Albüm Kritik 312 (Kriegsmaschine / Enemy of Man)


Bu dünya kurak ve çorak! Bu dünya hiçliğin esiri. Var olmayana inanların pis sığınağı. Ruhların sömürüldüğü, gökyüzünün sahiplenildiği bir dünya. Hayallerin zincire vurulduğu, bağnazlığın kral koltuğuna oturduğu bir dünya. Gözlerin duyduğu, kulakların gördüğü bir dünya. Alimlerin yakıldığı, dervişlerin gömüldüğü bir dünya. Çocuk çığlıklarının senfonisi ile harmanlanan, kutsal ev denilen yerlerde çocukların kanayarak büyüdüğü bir dünya. İblisin tahtını yerinden edecek insanların var olduğu, “kaybedenin” havarilerinin kol gezdiği bir dünya! Kriegsmaschine ve olağanüstü EP’si “Enemy of Man” bugün siteyi yerle bir ediyor. Hayatınızda dinleyebileceğiniz en muazzam albümlerden birinin değerlendirmesini okuyacaksınız. Haddim olmadan birkaç şey söyleyeceğim.

Yukarıdaki ilk cümle “Bu dünya kurak ve çorak!” EP’nin açılış şarkısı “None Shall See Redemption”ın ilk cümlesi aynı zamanda. Diğer yazılanlar ise bu cümleden yola çıkarak benim karaladığım birkaç şeyden ibaret. Kriegsmaschine, "Mgla" ile aynı anda yürütülen bir Black Metal projesi. “M. ve Darkside” ikilisinin bu camianın efendileri olduklarını insanların gözüne gözüne soktuğu iki muazzam proje bunlar. Mgla’yı zaten daha önce biliyordum ve hunharca dinliyordum. Kriegsmaschine ise benim için yeni tanıdığım bir grup oldu. Hatırlarsanız geçtiğimiz haftalarda 2018 yılında çıkardıkları “Apocalypticists” bu yıl çıkan en iyi albümlerden biri zaten. Hatta en iyisi bile diyebilirim. Birçok süper albüm dinledim ama Apocalypticists içlerinde en görkemli olanıydı. Bundan yana en ufak bir soru işareti bile yok. Nihilist bir grubun yaptığı müziği dinlemek benim için oldukça ilgi çekici dostlarım. Çünkü nihilizm oldukça derin bir konu ve benim de merakla okuduğum bir alan felsefede. Kriegsmaschine’nin yaptığı müziğin bu derece görkemli olmasının en büyük nedenlerinden biri de böylesine derin bir felsefi konu ile bestelere yoğunlaşmalarıdır. Zaten yazılan besteleri dinlediğinizde, bir anda kendinizi gecenin bir yarısında, ıssız bir çölde hissediyorsunuz. Rehberiniz yukarıda parlayan yıldızlar ve kirlenmeye müsait ruhunuz. Her şarkıda içinizde bir endişe yaşıyorsunuz. Neden bu böyle sorusunu sormaktan kendinizi alamasanız da cevabı koca bir HİÇ! oluyor.

Enemy of Man’de duyduğunuz her tını inanılmaz değerli dostlarım. Atmosfer arayanlarınız varsa, bu zamana kadar duyduğunuz en etkili atmosfere sahip albümü düşünün ve Enemy of Man’i öyle dinleyin. Bu albümdeki atmosferin, sizin o en etkili olduğunu düşündüğünüz atmosferi ikiye katlayacağına hiç şüphem yok. Bunu yaparken gitar ve dehşet vokal partisyonlarına yükleniyor sadece Kriegsmaschine. Fakat esas olayın çirkinleştiği nokta kesinlikle davul çeşitlemelerinde oluyor. Apocalypticists’te de söylemiştim, Darkside’ın çaldığı davul inanılmaz dostlarım. Adam resmen davulu ile insafsız bir ilişki yaşıyor. Bu kadar fazla çeşitlemelerin olduğu bir başka Black Metal davulculuğunu ben daha duymadım. Bakın “Deathspell Omega” da bile bu yok. Öyle klasik Black Metal davulculuğuna sığınarak bir şeyler yapmak Darkside’ın tercih edeceği türden bir şey değil. Bunu gerek Mgla, gerekse de Kriegsmaschine de görüyorsunuz. Yazılan gitar riffleri o kadar tekinsiz ve karanlık ki resmen kanınız çekiliyor. Bu şarkıları yaratım süreci nasıl geçiyor gerçekten çok merak ediyorum. Bakın, normal insanların yapacağı türden besteler değil bunlar. Çerçeveyi öyle geniş alıyorlar ki, nerede neye denk geleceğinizi bilemiyorsunuz. Uzun süreli şarkıların bir saniyesinde sıkıldım deme gibi bir şansınız yok. Hatta o bir saniyeyi kaçırdığınıza pişman oluyorsunuz.

2014 yılında çıkan Enemy of Man’i ben daha yeni dinliyorum. Zaten yukarıda da dediğim gibi Kriegsmaschine’i yeni dinlemeye başladım. Zaten şu sıralar dinlediğim gruplar bir elin 5 parmağını geçmiyor. Birçok grup dinliyorum elbette ama son bir haftadır “Mgla, Kriegsmaschine, Deathspell Omega, Inquisition ve Ignis Haereticum” dinliyorum. Başa sarıp sarıp dinliyorum. Ruhumu, yaşayabileceği en yüksek hazza çıkarıyorum. Enemy of Man’i dinlemek bana göre hayatımın en önemli anlarından biri oldu. Albüme adını veren “Enemy of Man” şarkısının introsunda “tamam artık ben, tamamım” diye haykırdığımı biliyorum. Resmen gözlerim doldu dostlarım. Hiçliğin en muazzam halini var edebilen Kriegsmaschine önünde secde etmeye hazırım. Sanatın en görkemli halini bizlere sundukları için bu adamların elini, eteğini öpmeye hazırım. Ben artık tamamıyla hiçliğin eseriyim!


Yaşayan karanlık bir gelgit. Aklın silinmesi. Sessizliğe geçiş. 
Her parçalanmış rüya için, her kırılmış umut için, kolaylık yoktur! Ancak mahkûmiyet vardır! (Farewell to Grace)

Yukarıdaki iki satır için bile sayfalarca yazı yazılabilir. Kriegsmaschine, Enemy of Man EP’sinde kendilerinin ne kadar edebi yönü yüksek insanlar olduklarını da kanıtlamışlardır. Felsefi boyutları zaten arşa değen adamların, bu düşüncelerini muazzam bir şekilde yazıya dökmeleri de ayrı bir taktir konusu. Biz, yıkık insanlığa böylesine göz doldurucu bir sanat eserini bağışladıkları için minnettarım. İyi ki varsın M. ve Darkside! İyi ki varsın Mgla! İyi ki varsın Kriegsmaschine!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar