Albüm Kritik 308 (Queen / A Night At The Opera)


Bu albüm değerlendirmesi “Bohemian Rhapsody” filminin etkisi ile yazılmamıştır. Yaklaşık 7 ay önce yazılacaklar listesine alınmıştır. Fakat köklere iniş yazı serisine yeni başladığım için Bhomeian Rhapsody filmi ile denk düşmüştür.

Yukarıdaki açıklamayı yapmazsam olmazdı. Çünkü Bohemian Rhapsody filmi öylesine başarılı oldu ki, tüm zamanların en çok gişe yapan biyografi filmi olarak lanse ediliyor. Queen’i tanımayan, daha önce hiç şarkısını dinlememiş insanlar da filmin popülaritesinden dolayı merak edip gitmişlerdir. Ben de bir Queen hayranı olarak elbette filmi izledim. Film, bir müzikal biyografi filmi için gerçekten başarılı olmuş. Filmi beğenenlerdenim yani. Fakat burada oturup sizlere filmden bahsedecek değilim. Konumuz Queen’in dördüncü stüdyo albümü olan ve çıktığı dönem için sadece Rock Müzik camiasını değil, tüm müzik piyasasını sarsıntıya uğratan “A Night At The Opera”dan sizlere bahsedeceğim. Evet, bugün köklere dönüşün üçüncü grubu ve albümünü huzurlarınıza sunuyorum.

Queen dediğimiz zaman elbette aklımızda direkt “Freddy Mercury” ismi beliriyor. Zaten böylesine efsaneleşmiş grupların her zaman baskın bir grup elemanı olur. Queen için de o isim Freddy Mercury’den başkası olamazdı. Mercury’nin sahne duruşu, aşırılıkları ve harikulade müzikal yeteneği Queen’i bugün “efsane” olarak lanse edilmesindeki en önemli etkenlerdir. Queen’i hepiniz gibi “We Will Rock You” adlı şarkısı ile tanıdım. Hadi hepiniz demeyeyim, birçoğunuz diyeyim. Böylesine güçlü, gaz ve müzikal açıdan oldukça sağlam bir şarkı yapan grubu merak etmemek diye bir şey olamazdı benim için. Zaten dinlediğim her şeyi çok merak ettiğim için böyle bir siteye ihtiyaç duydum. Merak ettiğim ve keşfettiğim şeyleri sizlerle paylaşmak için. Queen’in A Night At The Opera adlı albümünü 7 ay önce listeye almamdaki en büyük etken “Bhomeian Rhapsody” şarkısının bu albümde var olmasıdır. Kim ne derse desin Bohemian Rhapsody gelmiş geçmiş en etkileyici müzik ürününden biridir. Bir baş yapıttır. Bir şarkıda müzikal açıdan her türden biraz bir şeyler bulmamız nasıl mümkün olurun oldukça kallavi bir cevabıdır. O zamanlar Bohemian Rhapsody’i sabah-akşam aklıma estikçe dinliyordum. Özellikle o giriş kısmındaki iki-üç notalık besteyi ki şarkının ana bestesini oluşturuyor aynı zamanda, duyduğumda “vay arkadaş” dedim hep. Her defasında bunu demişimdir herhalde. Bir şarkıdan böylesine etkilenip, bulunduğu albümün nasıl olduğunu elbette merak edecektim. A Night At The Opera’nın ismini gördüğüm de hiçte şaşırmamıştım. Zira Queen’in deneysel bir şeyler yapmak istediği o dönem için, Mercury’nin operayı Rock müzik ile birleştirme gibi radikal bir fikir ile çıka gelmesi oldukça anlaşılır geliyor. Zaten opera ile Rock müziğin sentezi çokta tuhaf değil aslına bakarsanız. Evet, 1975 yılı için “ne lan bu” dedirtecek bir şey olsa da günümüzde Rock müzikten ziyade Metal’in içinde bolca denk geldiğimiz bir olaydır.


A Night At The Opera, sadece müzikal radikallikle değil aynı zamanda kayıt tekniği açısından da oldukça anarşist bir albümdür aslında. Belli başlı kuralları yıkıyor Queen bu albümde. Tek kanallı müzik döneminden oldukça sıkılan Queen'in, çift kanallı kayıt teknolojisinin gözüne gözüne vurduğu albüm A Night At The Opera olmuştur. Sağlı sollu vokal ve enstrüman kayıtları ile dinleyenleri bir miktar deliliğe itmiştir aslına bakarsanız. Evet, stereo teknolojisini ilk defa Queen kullanmamıştır ama en yoğun şekilde kullanan Queen olmuştur. Özellikle albümde yer alan “The Prophet’s Song” adlı şarkı da kafayı yemenize ramak kalıyor. Zaten albüm baştan sona opera vokalleri ile yankılanıyor. Mercury ve arkadaşlarının her şarkı da olabildiğince vokal partisyonlarına yüklenmesinden mütevellit kulaklarınızda sürekli bir haykırma duyuyorsunuz. Açıkçası ben bu şarkıda biraz rahatsız oldum bundan. Bu kadar abartılmasaymış iyiymiş. Fakat az önce de belirttim, bu albüm aşırılıkların ve kural yıkmanın albümü olmuş. Albüm prodüksiyon açısından o dönem için öylesine insanı tüketen bir albüm ki, sadece kısa bir beyin fırtınası ile “arkadaş ne çektirmişler prodüktöre” diyebiliyorsunuz. Opera bölümleri, enstrümantal yoğunluk, gitar soloları, atmosfer yaratma çabaları, farklı sesleri şarkılara eklemeleri gibi bitmek bilmeyen bir liste var. O dönemin teknolojisini düşünürseniz gerçekten insanı çıldırtacak şeyler bunlar. Peki, bütün bunlarla albüm istenilen mükemmelliğe ulaşmış mı?

Cevabım yüzde yüz evet değil. Fakat büyük oranda gerçekten başarılı bir albüm sunmuş bizlere Queen. Sadece Rock müziği koruyarak operayı da dahil etmemişler. İşin içinde birçok tını var. Blues, jazz hatta country müzik de yine bu albümde kendine yer bulmuş. Belli bir şeye bağlı kalmak yerine yaratıcılıklarını sonuna kadar kullanmayı tercih etmişler. Albümün açılış şarkısı “Death on the Two Legs” bana göre albümün en iyi ikinci şarkısı olmuş. Albümün açılışı için gerçekten çok iyi bir seçim olmuş. Fakat bunun yanı sıra “Roger Taylor”ın bizzat yazıp, söylediği “I’m in Love With My Car” şarkısı gerçekten çok vasat bir şarkı dostlarım. Hatta filmde de bunun geyiği yapılmıştı. Yani dünyanın en absürt şarkılarından birisi bana göre. Onun hemen arkasından da “Metallica”nın “Fuel” şarkısı geliyor. Gerçekten hiç anlam veremediğim iki şarkı bunlar. Fuel en azından müzikal açıdan sağlam bir şarkı. I’m in Love With My Car hem söz açısından hem de beste açısından dinlenmesi zaman kaybı olan bir şarkı gerçekten.


12 şarkıdan oluşan A Night At The Opera albümü bütünsel olarak inanılmaz bir albüm olmuş. Evet, arada sizi sıkacak birkaç şarkı var ama diğer şarkılar öylesine güzel önüne geçiyor ki onların, albümün tamamı size kusursuzmuş gibi geliyor. Bohemian Rhapsody şarkısının sondan bir önceki şarkı olması birazcık can sıkıcı olmuş bana sorarsanız. Zira o şarkının orada olduğunu bilip, albümü baştan sona dinlemek insanı sabırsız bir hale getiriyor. A Night At The Opera kesinlikle bir baş yapıt albüm dostlarım. Zaten her yer bu şekilde lanse ediyor albümü. Anarşik, müzikal kalitesi yüksek ve ileri görüşlü bir albüm olmuş. Ben dinlemekten zevk aldım. Bir başka yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 9,5/10



Yorumlar