Albüm Kritik 305 (The Beatles / Beatles for Sale)

Merhaba sevgili dostlarım, köklere inmeye devam ediyoruz. Bugün ise birçok insan için ilah olarak kabul edilen ve Rock müziğin doğuşunu simgeleyen grup olarak gösterilen “The Beatles”ın “Beatles For Sale” adlı albümlerinden söz edeceğim. Benim için oldukça zor bir yazı olacak. Bunu daha yazının başında belirtmek istedim. Zira albümü dinlediğim şu 3 gün bile oldukça sancılı geçti benim için. Neden olduğundan bahsedeceğim. Şimdi derin bir nefes alıyorum ve hemen aşağıda sizlere içimi döküyorum.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. The Beatles nasıl oluyor da böylesine göklere çıkarılıyor? Gerçekten Beatles for Sale albümünü dinlediğim günden beri bunu kendime sorup duruyorum. Evet, 1960lar için oldukça sıra dışı bir düşünce ve müzik ile ortaya çıkıyorlar. Fakat yaptıkları müziği o dönemde var olan Country, Jazz, Blues, Fusion ve türevleri gibi türler ile kıyaslarsak eğer öyle aman aman bir fark olmadığını da görüyoruz. En son yazdığım “Yes” albümünde durum baştan aşağıya bir devrim iken, The Beatles’ın müziği birçok müziğin etkileşiminden peyda olan bir karma tür olmaktan öteye gidemiyor bana göre. Bunları yazıyor olmam belki bazılarınız için oldukça rahatsız edici olacak fakat The Beatles’ı dinlediğim şu 3 günde inanın bunları hissettim. Evet, o yıllarda İngiltere’de müzikal açıdan bir reform söz konusu ve bu reformun baş gruplarından biri de The Beatles. Fakat ben bu adamlar için Rock müziğin babaları tabirini ne yazık ki söyleyemeyeceğim. Çünkü Rock’ın içinde barındırdığı o asilik ve anarşik yapı müzikal anlamda bu adamlarda yok. Her şey önceden belirlenmiş kurallara göre oynanıyor. Ne farklı riffler duyuyorsunuz önceki türlere nazaran, ne de davul çeşitlemelerinde sizleri mest edecek şeyler duyuyorsunuz. Bunları yazarken 2018 yılı kafasıyla düşünmüyorum. Öyle bir mantalitem olsaydı Yes albümünü de bambaşka şekilde değerlendirirdim. Rock N’ Roll’un önünü açan The Beatles ise, bu müzik gerçekten çok büyük evrim geçirmiş.

Beatles for Sale, bir albüm için verilecek oldukça etkileyici isimlerden biri olmuş bana göre. Albümün adında bir anarşik durum seziyorsunuz. Belli yapılara karşı olan sert bir tutuşu dinleyeceksiniz dedirttiriyor. Fakat daha albümün ilk şarkısını oynatmaya başladığınızda akustik bir şarkı ile karşılaşıyor ve içinizde tuttuğunuz patlama şevki yine içinizde patlıyor. The Beatles’ın daha önce birkaç şarkısını dinlemiştim. O zaman da beni pek sarmamıştı. 1960ların tatlı-sert bir grubundan başka bir şey değildi benim için. Şimdi grubun bir albümünü baştan sona dinliyorum ve durum yine aynı seyrinde devam ediyor. Beatles for Sale’ı seçmemin özel bir nedeni yok. Tamamen kura yöntemi ile denk geldi. Kuraya grubun ilk 5 albümünü dahil etmiştim. Çünkü The Beatles’ın ilk zamanlarında neler yaptığını merak ediyordum. Akustik tınıların ağırlıkla olduğu bir albüm Beatles for Sale. Albümün teması genel olarak sevgi üzerine kurulmuş. The Beatles için şarkı sözlerinin aslında oldukça yoğun metaforlarla dolu olduğunu söylerler. Sorun sanırım bende dostlarım. Zira ne bir metafor sezdim ne de bir taşlama var şarkı sözlerinde.

Albümü prodüksiyon açısından değerlendirmek istemesem de birkaç bir şey söylemeden edemeyeceğim. Ben “remastered” versiyonunu dinliyorum dostlarım. O yüzden ne kadar farklılık vardır orijinali ile bilmiyorum. Zira orijinalinin mono bir ses tekniği ile kaydedildiğini biliyorum. Remastered versiyonunu baya stereo olarak dinledim ve dinliyorum. Davulun kaydedilişinde çoklu mikrofon sistemi kullanılmamış doğal olarak. Bu yüzden kickler duyulmuyor. Fakat o dönem çıkan birçok Rock albümünde aynı şey söz konusu. Bu nedenle onu bir eksiklik olarak değerlendirmeyeceğim. Yazılan gitar riffleri için ne desem bilemiyorum. Çünkü rifflerden ziyade bolca akort var. Elektrik gitar sadece solo veya birkaç melodik tınılarda devreye giriyor. Albüm çoğunlukla akustik şarkılardan oluşuyor. Albümün içinde yer alan en hareketli şarkı “Rock and Roll Music” de The Beatles şarkısı değil ne yazık ki. Zira bu şarkı en azından albümün o ağır aksak ilerleyişine bir süreliğine ara veriyor. “Chuck Berry”nin şarkısını gayet güzel bir şekilde çalmışlar ve “John Lennon” başarılı bir şekilde söylemiş. The Beatles’ta da yine birden fazla vokal olduğunu görüyoruz. Lennon ve McCartney ikilisi ya ayrı ayrı ya da birlikte şarkıları söylüyorlar. Yes’i değerlendirdiğim yazıda da söylemiştim, o zamanın modası birden fazla vokal ile grupların var olması imiş demek ki.


Beatles for Sale, iyi bir Pre-Rock albümü dostlarım. Pre-Rock kalıbını da ben uydurdum. Tam anlamı ile bir Rock albümü olduğunu söyleyemiyorum çünkü. Fakat Rock müziğe de açık bir şekilde göz kırptığı da belli olduğu için Pre-Rock diyesim geldi. Benim bir daha dönüp dinleyeceğim türden bir albüm değil kesinlikle. Bir başka yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 7/10





Yorumlar