Dün gece yazdığım albüm değerlendirmesinin üzerinden çok geçmeden bir başka albümü daha yazmak için yine klavyenin başına oturdum. Ascension’ın albümü ne yazık ki beni çok tatmin edememişti. Şu ana kadar dinlediğim 2018 yılı menşeili albümler arasında belkide en mutsuz edeni “Under Ether” oldu. Bugün ise Almanya’dan ayrılıyor, çok fazla uzaklaşmadan yakınındaki Fransa’ya geçiş yapıyoruz. Yine daha önce hiç duymadığım bir grubu ve bu yıl çıkardıkları albümlerini siteye davet ediyorum. Grubun adının ilk duyduğumda İtalyan falan sandım. "Glorior Belli"eminim ki sizlere de İtalyan bir ismi anımsatıyordur. Yani öyle olmalı diye düşünüyorum. Fransa menşeili grubumuz da Black Metal’in şefkatli kollarını sevenlerden. Gerçi yaptıkları müzik bildiğimiz Black Metal karakterinde bir müzik değil. Biraz bunlardan bahsederek yavaş yavaş “The Apostates”in içine dalış yapalım.
Klasik bir Black Metal albümü değil demiştim az evvel The Apostates için. Uzun zamandır dinlemediğim ve dinlemeyi de hiç düşünmediğim “Kvelertak”ın tarzına biraz benzettim ben. İçinde Punk ve Heavy Metal öğeleri de yer alıyor. Fakat Kvelertak gibi bunu aşırıya kaçarak yapmıyor grubumuz. Daha rafine bir müzik dinlettiriyor Glorior Belli. Ve ben açıkçası heyecan duydum dinlediğim müzikten. Ne kadar uzun soluklu bir grup olur benim için bilmiyorum ama dinlediğim süre boyunca gayet oturaklı bir albüm yapmış olduklarını hissettirdiler bana. 2002 yılında kurulan Glorior Belli’nin o yıldan bu yıla değişmeyen tek adamı “Billy Bayou”dur. Aslında Belli bir solo-grup projesidir temelde. Çünkü bütün şarkı yazımları ve enstrüman çalımları Bayou’ya aittir. Bu adamın gerçekten oldukça ilginç ve geniş bir müzik vizyonu var. Black Metal’i iyi bilmesinin yanında diğer türlere de oldukça hakim ve bu hakimiyet de ortaya Glorior Belli’nin karakteristik müziğini çıkarıyor. Punk ve Black Metal’i iyi bir şekilde harmanlayıp önümüze kapkaranlık bir müzik koymak yerine, siyahın içinde küçük küçük de olsa sırıtan renklere de yer veriyorlar.
Şeytandan böyle şeker şeker bahseden gruplar artık giderek daha da fazlalaşıyor. Aslında günümüzde buna “Ghost” etkisi deniyor. Her ne kadar Belli Ghost’tan daha eski bir grup olsa da, Ghost’un hayvan gibi yükselen popülaritesinden dolayı bu etkinin ismi de Ghost etkisi olarak adlandırılıyor. Elbette Ghost’tan daha sert bir müzik yapıyor Fransız dostlarımız. Fakat Glorior Belli de benim için uzun soluklu olabilecek bir grup gibi durmuyor. Evet, yazılan riffler güzel, yaratıcı işler yok değil ama Black Metal’i hayvan gibi sert ve kasvetli seven ben ve benim gibiler için öyle çok ilgi çekici bir grup olamıyor ne yazık ki. Prodüksiyon açısından her hangi bir kusuru yok albümün. Gayet temiz ve berrak bir sounda sahip. Bas gitarın o tokluğu ve arkada yaptığı ufak tefek hınzırlıklar da gayet net bir şekilde kulaklarınızda çınlıyor. Davul ise bildiğiniz Black Metal davulculuğundan uzak doğal olarak. Çünkü yazılan besteler buna olanak vermiyor. Zaten Glorior Belli’de klasik işler yapmak gibi bir niyette değil. Daha çok Heavy Metal ve Hard Rock davulculuğunda gördüğümüz çeşitlemeler ile şarkılar süslenmiş. Vokal kısmında ise en azından brutal olarak yola devam edilmiş. Albüm toplam paket olarak aslında gayet iyi hissettiren bir albüm olmuş. Dediğim gibi Norveçli Kvelertak’tan daha fazla mutlu etti beni Fransız ahbaplarımız.
Albümde benim için öne çıkan bir şarkı yok. Hepsini aynı düzeyde buldum. Her şarkı bana aynı düzeyde his verdi. Yani şu şarkı süper heyecanlandırdı beni diyemem. Genel olarak şarkı yazımları başarılı fakat yukarıda dediğim gibi ben Black Metal’in karanlık, kaotik, kasvetli ve ürpertici olanını seviyorum. Böyle Punkçı asi gençliğin Black Metal’e de gönül vermesi beni çok heyecanlandırmıyor. Fakat kendi kategorisinde gayet iyi bir albüm olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Albüm 9 şarkıdan oluşuyor ve 47 dakikalık bir süreye sahip. Albümü ilk dinlediğimde sıkılmasam da, ikinci kez baştan sona kadar dinlediğimde 4. şarkıdan sonra “meeh” dedirtti. Sizlerin de bir kulak vermenizi tavsiye ederim. Belki de sizler için bu tür aradığınız bir türdür. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
Albüm Puanı: 7,5/10
Klasik bir Black Metal albümü değil demiştim az evvel The Apostates için. Uzun zamandır dinlemediğim ve dinlemeyi de hiç düşünmediğim “Kvelertak”ın tarzına biraz benzettim ben. İçinde Punk ve Heavy Metal öğeleri de yer alıyor. Fakat Kvelertak gibi bunu aşırıya kaçarak yapmıyor grubumuz. Daha rafine bir müzik dinlettiriyor Glorior Belli. Ve ben açıkçası heyecan duydum dinlediğim müzikten. Ne kadar uzun soluklu bir grup olur benim için bilmiyorum ama dinlediğim süre boyunca gayet oturaklı bir albüm yapmış olduklarını hissettirdiler bana. 2002 yılında kurulan Glorior Belli’nin o yıldan bu yıla değişmeyen tek adamı “Billy Bayou”dur. Aslında Belli bir solo-grup projesidir temelde. Çünkü bütün şarkı yazımları ve enstrüman çalımları Bayou’ya aittir. Bu adamın gerçekten oldukça ilginç ve geniş bir müzik vizyonu var. Black Metal’i iyi bilmesinin yanında diğer türlere de oldukça hakim ve bu hakimiyet de ortaya Glorior Belli’nin karakteristik müziğini çıkarıyor. Punk ve Black Metal’i iyi bir şekilde harmanlayıp önümüze kapkaranlık bir müzik koymak yerine, siyahın içinde küçük küçük de olsa sırıtan renklere de yer veriyorlar.
Şeytandan böyle şeker şeker bahseden gruplar artık giderek daha da fazlalaşıyor. Aslında günümüzde buna “Ghost” etkisi deniyor. Her ne kadar Belli Ghost’tan daha eski bir grup olsa da, Ghost’un hayvan gibi yükselen popülaritesinden dolayı bu etkinin ismi de Ghost etkisi olarak adlandırılıyor. Elbette Ghost’tan daha sert bir müzik yapıyor Fransız dostlarımız. Fakat Glorior Belli de benim için uzun soluklu olabilecek bir grup gibi durmuyor. Evet, yazılan riffler güzel, yaratıcı işler yok değil ama Black Metal’i hayvan gibi sert ve kasvetli seven ben ve benim gibiler için öyle çok ilgi çekici bir grup olamıyor ne yazık ki. Prodüksiyon açısından her hangi bir kusuru yok albümün. Gayet temiz ve berrak bir sounda sahip. Bas gitarın o tokluğu ve arkada yaptığı ufak tefek hınzırlıklar da gayet net bir şekilde kulaklarınızda çınlıyor. Davul ise bildiğiniz Black Metal davulculuğundan uzak doğal olarak. Çünkü yazılan besteler buna olanak vermiyor. Zaten Glorior Belli’de klasik işler yapmak gibi bir niyette değil. Daha çok Heavy Metal ve Hard Rock davulculuğunda gördüğümüz çeşitlemeler ile şarkılar süslenmiş. Vokal kısmında ise en azından brutal olarak yola devam edilmiş. Albüm toplam paket olarak aslında gayet iyi hissettiren bir albüm olmuş. Dediğim gibi Norveçli Kvelertak’tan daha fazla mutlu etti beni Fransız ahbaplarımız.
Albümde benim için öne çıkan bir şarkı yok. Hepsini aynı düzeyde buldum. Her şarkı bana aynı düzeyde his verdi. Yani şu şarkı süper heyecanlandırdı beni diyemem. Genel olarak şarkı yazımları başarılı fakat yukarıda dediğim gibi ben Black Metal’in karanlık, kaotik, kasvetli ve ürpertici olanını seviyorum. Böyle Punkçı asi gençliğin Black Metal’e de gönül vermesi beni çok heyecanlandırmıyor. Fakat kendi kategorisinde gayet iyi bir albüm olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Albüm 9 şarkıdan oluşuyor ve 47 dakikalık bir süreye sahip. Albümü ilk dinlediğimde sıkılmasam da, ikinci kez baştan sona kadar dinlediğimde 4. şarkıdan sonra “meeh” dedirtti. Sizlerin de bir kulak vermenizi tavsiye ederim. Belki de sizler için bu tür aradığınız bir türdür. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşça kalın.
Albüm Puanı: 7,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder