Merhaba dostlarım, dünkü Inquisition süperliğinden sonra bugün de Black Metal’e doyacağımız, Black Metal’in tüm ihtişamını hissedeceğimiz bir grupla daha birlikteyiz. Daha önce de sitede ağırladığım ve oldukça fazla övgü ile bahsettiğim “Iskald”ın bu yıl çıkan yeni albümü “Innhøstinga”dan sizlere bahsedeceğim. 2014 yılında çıkan “Nedom Og Nord” albümlerini dinlemekten büyük bir zevk almıştım grubun ve ne güzeldir ki bu yıl yeni bir albümü bizlere sundular. Güzel güzel dinleyeceğiniz bir Black Metal albümü daha var. Ben şahsen kendi adıma oldukça sevindim. Iskald’ın Innhøstinga‘da neler yaptığına geçelim isterseniz.
Iskald'ı ilk dinlediğim zaman bu grubun oldukça iyi işler yapacağını tahmin etmiştim. Tahmin demeyelim de hissetmiştim. Nedom Og Nord karanlık ve güçlü rifflerle bezeli bir albüm olmasının yanında, melodik partisyonlarıyla da oldukça etkili bir müzik sunmuştu bizlere. O albümü dinlemek gerçekten bana apayrı bir mutluluk veriyor. Severek dinlediğim birçok Black Metal grubundan enstantaneler duyabiliyorum. Hal böyle olunca açıkçası ben de hemen hemen bu doğrultuda bir şeyler gelir diye düşünüyordum. Fakat Iskald beni çok şaşırttı. Nitekim albüm baştan sona öylesine hardcore ilerliyor ki, sanki başka bir grubun albümünü dinliyormuşum hissine kapıldım. Iskald, sert bir Black Metal grubu olsa da Nedom Og Nord ile bana o hayvansı sertliği hissettirememişti. Daha dengeli ve daha işini bilen bir havada bir albüm olmuştu. Melodilerin yazımı ve yaratılan çeşitli atmosferlerin birbiri ile olan muhteşem sevişmelerine tanıklık etmek büyük bir ayrıcalıktı. Iskald’ın çok sert bir albüm ile çıkageleceğini nereden bilebilirdim ki?
Iskald'ı her ne kadar beğeniyor olsam da, grubun Innhøstinga ile birlike şu ana kadar 2 albümünü dinledim. Daha önceki albümlerinde neler yaptılar, ettiler bir fikrim olmadığı için sürekli Nedom Og Nord ile kıyaslıyorum grubun albümleri içerisinde. Öncelikle Innhøstinga ile sertlik dozajını bir hayli yükselten Iskald’a teşekkürü bir borç biliyorum. Her ne kadar melodik partisyonları da başarılı bir şekilde yazıyor olsa da grubumuz, yazılan sert riffler beni daha çok mesut ve bahtiyar ediyor. Çünkü bizler sert müzikten daha fazla haz ediyoruz. Öyle değil mi? Günümüz Black Metal’i bana göre en üst düzey müzik türlerinden biri haline geldi. Çünkü yaratılan atmosferler, yazılan efsanevi riffler, öküz gibi davul çeşitlemeleri ve perküsyon çeşitlemeleri ve melodik yaratıcılığın değme akustik müzisyenlerin dimağının yetmeyeceği seviyede olması bu müziğin nasıl bir ruh hastalık örneği olduğunu bizlere gösteriyor. Iskald, Innhøstinga‘da öylesine muazzam riffler yazmış ki, resmen gözlerim ışıl ışıl oldu dinlerken. Norveçli lanetli tipler çok ama çok iddialı bir albüm ile 2018’i n son çeyreğine giriş yapmış. Benim içinde işler iyice karışmaya başladı. Yıl sonunda en iyi albüm seçimi bir hayli zor olacak.
Prodüksiyon açısından her hangi bir sorunu yok albümün. Her şey gayet net ve berrak bir şekilde kulaklarınıza ulaşıyor. Tok ve tiz seslerin dengesi öylesine muazzam ayarlanmış ki, bu albüm için ideal bir sounda sahip demem yanlış olmaz sanırım. Fakat benim gönlümden geçen elbette böylesine sert rifflerin daha çiğ bir gitar tonu ile kaydedilmiş olmasıdır. Black Metal’i tiz gitar sesi ile daha vurucu ve daha yok edici buluyorum. Death Metal daha doğrusu Blackened Death Metal’den ayırıcı en önemli teknik faktörlerden biri de işte o çiğ gitar tonları oluyor. Bas gitarın çok bir öne çıkan tarafı yok. Klasik, bildiğimiz Black Metal albümlerinde nasıl bir performans gösteriyorsa bas gitar, Innhøstinga‘da da aynı şekilde bir performans sergiliyor. Ben daha fazla yaratıcılık bekliyorum artık bas gitardan. Bunu yapan karanlık müzik grupları var ve onların zaten bambaşka noktada olduklarını biliyoruz. Albüm melodi açısından oldukça fazla törpülenmiş. Daha sert bir Iskald ile karşı karşıya olduğumuzu en başlarda dile getirmiştim. Ben bu Iskald’ı da sevdim. Çünkü işini çok iyi yapmış. Yaratıcılık sınırlarını yine sonuna kadar zorlamış ve ortaya benim için muazzam bir albüm çıkarmış. Eminim ki birçoğunuz için de muazzam bir albüm olacaktır veya olmuştur.
Albümde yer alan en duygusal şarkı “Lysene som forsvant” bile hardcore rifflerle bezeli bir şarkı olmuş. Anlaşılan o ki Iskald distorsiyona çok fazla karışmak istememiş. Bırak sert olsun diye bir karar almışlar. “Simon Larsen” yani grubun beyni olan ve davul hariç şarkılarda yer alan bütün enstrümanları kullanan bu adamın hayranı oldum. Özellikle böylesine muazzam bir vizyona sahip olması, şarkılarda nasıl uç noktalara gelinebileceğini kanıtlar nitelikte. Innhøstinga, dinlemesi oldukça mutlu eden ve Black Metal için gerçekten büyük kazanım bir albüm olmuş. Sertliğin daha fazla ön planda olduğu bir Iskald albümünü dinlemek de güzel oldu. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 9/10
Iskald'ı ilk dinlediğim zaman bu grubun oldukça iyi işler yapacağını tahmin etmiştim. Tahmin demeyelim de hissetmiştim. Nedom Og Nord karanlık ve güçlü rifflerle bezeli bir albüm olmasının yanında, melodik partisyonlarıyla da oldukça etkili bir müzik sunmuştu bizlere. O albümü dinlemek gerçekten bana apayrı bir mutluluk veriyor. Severek dinlediğim birçok Black Metal grubundan enstantaneler duyabiliyorum. Hal böyle olunca açıkçası ben de hemen hemen bu doğrultuda bir şeyler gelir diye düşünüyordum. Fakat Iskald beni çok şaşırttı. Nitekim albüm baştan sona öylesine hardcore ilerliyor ki, sanki başka bir grubun albümünü dinliyormuşum hissine kapıldım. Iskald, sert bir Black Metal grubu olsa da Nedom Og Nord ile bana o hayvansı sertliği hissettirememişti. Daha dengeli ve daha işini bilen bir havada bir albüm olmuştu. Melodilerin yazımı ve yaratılan çeşitli atmosferlerin birbiri ile olan muhteşem sevişmelerine tanıklık etmek büyük bir ayrıcalıktı. Iskald’ın çok sert bir albüm ile çıkageleceğini nereden bilebilirdim ki?
Iskald'ı her ne kadar beğeniyor olsam da, grubun Innhøstinga ile birlike şu ana kadar 2 albümünü dinledim. Daha önceki albümlerinde neler yaptılar, ettiler bir fikrim olmadığı için sürekli Nedom Og Nord ile kıyaslıyorum grubun albümleri içerisinde. Öncelikle Innhøstinga ile sertlik dozajını bir hayli yükselten Iskald’a teşekkürü bir borç biliyorum. Her ne kadar melodik partisyonları da başarılı bir şekilde yazıyor olsa da grubumuz, yazılan sert riffler beni daha çok mesut ve bahtiyar ediyor. Çünkü bizler sert müzikten daha fazla haz ediyoruz. Öyle değil mi? Günümüz Black Metal’i bana göre en üst düzey müzik türlerinden biri haline geldi. Çünkü yaratılan atmosferler, yazılan efsanevi riffler, öküz gibi davul çeşitlemeleri ve perküsyon çeşitlemeleri ve melodik yaratıcılığın değme akustik müzisyenlerin dimağının yetmeyeceği seviyede olması bu müziğin nasıl bir ruh hastalık örneği olduğunu bizlere gösteriyor. Iskald, Innhøstinga‘da öylesine muazzam riffler yazmış ki, resmen gözlerim ışıl ışıl oldu dinlerken. Norveçli lanetli tipler çok ama çok iddialı bir albüm ile 2018’i n son çeyreğine giriş yapmış. Benim içinde işler iyice karışmaya başladı. Yıl sonunda en iyi albüm seçimi bir hayli zor olacak.
Prodüksiyon açısından her hangi bir sorunu yok albümün. Her şey gayet net ve berrak bir şekilde kulaklarınıza ulaşıyor. Tok ve tiz seslerin dengesi öylesine muazzam ayarlanmış ki, bu albüm için ideal bir sounda sahip demem yanlış olmaz sanırım. Fakat benim gönlümden geçen elbette böylesine sert rifflerin daha çiğ bir gitar tonu ile kaydedilmiş olmasıdır. Black Metal’i tiz gitar sesi ile daha vurucu ve daha yok edici buluyorum. Death Metal daha doğrusu Blackened Death Metal’den ayırıcı en önemli teknik faktörlerden biri de işte o çiğ gitar tonları oluyor. Bas gitarın çok bir öne çıkan tarafı yok. Klasik, bildiğimiz Black Metal albümlerinde nasıl bir performans gösteriyorsa bas gitar, Innhøstinga‘da da aynı şekilde bir performans sergiliyor. Ben daha fazla yaratıcılık bekliyorum artık bas gitardan. Bunu yapan karanlık müzik grupları var ve onların zaten bambaşka noktada olduklarını biliyoruz. Albüm melodi açısından oldukça fazla törpülenmiş. Daha sert bir Iskald ile karşı karşıya olduğumuzu en başlarda dile getirmiştim. Ben bu Iskald’ı da sevdim. Çünkü işini çok iyi yapmış. Yaratıcılık sınırlarını yine sonuna kadar zorlamış ve ortaya benim için muazzam bir albüm çıkarmış. Eminim ki birçoğunuz için de muazzam bir albüm olacaktır veya olmuştur.
Albümde yer alan en duygusal şarkı “Lysene som forsvant” bile hardcore rifflerle bezeli bir şarkı olmuş. Anlaşılan o ki Iskald distorsiyona çok fazla karışmak istememiş. Bırak sert olsun diye bir karar almışlar. “Simon Larsen” yani grubun beyni olan ve davul hariç şarkılarda yer alan bütün enstrümanları kullanan bu adamın hayranı oldum. Özellikle böylesine muazzam bir vizyona sahip olması, şarkılarda nasıl uç noktalara gelinebileceğini kanıtlar nitelikte. Innhøstinga, dinlemesi oldukça mutlu eden ve Black Metal için gerçekten büyük kazanım bir albüm olmuş. Sertliğin daha fazla ön planda olduğu bir Iskald albümünü dinlemek de güzel oldu. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 9/10
Yorumlar
Yorum Gönder