Habis Kıssa


Hikaye kitaplarını okumayı sever misiniz? Şahsen ben seviyorum. Hayatımın önemli bir bölümünü meşgul ediyorlar diyemem. Çünkü ben daha çok salt bilgi veren, felsefe, psikoloji, antropoloji gibi türlerde kitaplar okuyorum. Bu türlerde kitaplar okuyunca haliyle bir süre sonra kafanızın içinde büyük bir ağırlık hissediyorsunuz. Hissetmiyorsanız sorun var demektir haberiniz olsun. Bu ağırlığı gevşetme işini de aralara hikaye kitapları serpiştirerek yapıyorum. Romanları da sayabiliriz elbette. Özellikle son 3 kitabım “George Bataille”ın eserleriydi ve bu da haliyle beynin hararet yapmasına neden oluyor. Neyse ben hikaye kitaplarına geri döneyim. Aslına bakarsanız dünyayı kasıp kavuran 4 büyük hikaye kitabı var. Bunları sizler de biliyorsunuz. Belki de içinizden bazıları okumuştur. Burada isim vermeyeceğim. Zaten aşırı bir protest duruşum var. Fakat o 4 kitap öylesine güzel masallarla dolu ki, tüm dünyayı etkisi altına almayı başarmış. Fakat bu etkisi altına alma durumu sevgiden, saygıdan ziyade tamamen korkudan dolayı oluyor. Ne kadar kudretli kitaplar değil mi? Yazarları da belli değil kitapların. Aslında birkaç isim zikrediyorlar fakat beni inanasım pek gelmiyor. Geçenlerde okültizm ile ilgili karanlık bir kitap okumuştum. O kitabı yazan adam her ne kadar kötü bir dille yazmış olsa da, vermek istediği mesajlar anlaşılıyordu. Yakında güneş sonsuza dek batacak!

Yukarıdaki bir girişi kesinlikle önceden tasarlamadım. Zaten ben düşüncelerimi genellikle klavye başına geçtiğimde direkt olarak yazıyorum. Çok nadir yazılarda daha önceden düşüncelerimi tasarlayıp yazıya dökmüşümdür. Çok uzun zaman önce sitede ilk kitap değerlendirmem olan “Risale-i Punk”ı yazmıştım. Ardından bir daha da kitap incelemesi yazmadım. Çünkü burası öyle bir mecra değil. Risale-i Punk, rock müzik ile ilgili olduğu için sitede yer vermek istedim. Sonuçta burası sert müziğin yazılara döküldüğü mecra olma özelliği taşıyor. 1 ay önce Instagram’da gezinirken “Habis Kıssa” adında bir kitabın fotoğrafını gördüm. Kapkara bir kitap, üstünde altın yaldızlı pentagram ve hemen altında kitabın adı yer alıyordu. Hangi yayınevinin kitabı bu diye direkt kitapçıların internet sitesine yöneldim. Fakat hiçbir kitapçıda bu isimde bir kitap yoktu. Biri kendisi için özel bir şey yapmış herhalde dedim. Daha sonra “Cihan Gülbudak” adlı arkadaşa ait olduğunu öğrendim. Hemen kendisi ile iletişime geçtim. Bu karanlık kitabı mutlaka almalıydım. Kısa bir yazışmanın sonucunda, kitabı kendisinin bizzat bastığını öğrendim. Sadece 666 tane basılacak olan (ya da hazırlanacak olan diyelim) bu kitaptan mutlaka almalıydım. Siparişi verdim ve 3 gün sonra “34” numaralı baskı elime ulaştı.

Kitap gerçekten öylesine özenle hazırlanmış ki, yukarıda bahsettiğim 4 büyük hikaye kitabından birini elinize almışsınız gibi hissediyorsunuz. Şahsen ben öyle hissettim. Zaten sert kartondan koruma kabı ile geliyor kitap. Ondan ayırıp kitabın içine bakmaya başladığınızda ise işler daha da güzelleşiyor. Harikulade çizimlerle bezeli muhteşem bir kitabı okuyacağım için bayağı heyecanlanmıştım. Kitabın içinde bir de yazarın notu çıkıyor. Kitabın yazılmaya karar verme aşaması ve neden kendi elleriyle hazırladığından söz ediyor. Burada o yazıyı veya kitaptan herhangi bir yazılı sayfayı paylaşacak değilim. Emeğe saygı demeliyiz değil mi? Kitabı okumaya başladım ve oldukça ilginç bir başlangıç olduğunu söylemem gerekiyor. İlk insan olarak kabul edilen Adem’den giriş yapıyor kitap ve daha sonra bu yaradılış hikayesi üzerinden farklı kapılar açılıyor. Kitabın içinde binlerce kapalı kapı var ve her birinin arkasında farklı şeyler var. İlk başlarda oldukça ılımlı odalara açılıyor olsalar da, diğer kapılara yöneldikçe karanlığın ta kendisi sizi içine çekiyor. Kitabın başkahramanı Boncuk’un (evet Boncuk) kudretli maceralarına tanık oluyorsunuz. Çok kısa süre sonra işler çirkinleşmeye başlıyor. Azazel tüm heybeti ile beliriyor. Aslında Azazel olarak ilan edilen kişi de sizleri şaşırtıyor. Şeytan kitabın her sayfasında dolanıyor ve emin olun şeytana acıma duygunuz oluşuyor. Özellikle Adem ile Şeytan’ın arasında geçen ve kesinlikle Şeytan’ın haklı olduğu sidik yarıştırma davasında bu duyguyu daha derinden hissediyorsunuz. Aslında kendimi zor tutuyorum kitaptan anekdotlar paylaşmamak için.

Dostlarım, Cihan gerçekten hatırı sayılır bir kitap meydana getirmiş. Özenle hazırlandığı ve sıradan olmadığı için “Habis Kıssa” kesinlikle okunası bir kitap. Özellikle bizim gibi karanlık müziği sevenlerin mutlaka kitaplığında olması gerekiyor. Sizler de kesinlikle okumalısınız ve Boncuk’un dehşet verici macerasına şahit olmalısınız. Cihan dostuma buradan bir kez daha teşekkür ediyorum bu güzide eser için. Cihan’ın iletişim bilgilerini aşağıda paylaşacağım. Görüşmek üzere hoşça kalın!


Cihan Gülbudak (Instagram): https://www.instagram.com/cihangulbudak/

Cihan Gülbudak (Twitter): https://twitter.com/meczuperform

ÖNERİ: Kitabı okurken "Deathspell Omega, Inquisition, Satyricon, Aosoth ve Tribulation" dinlemek oldukça güzel bir atmosfer yakalamanıza yardımcı olabilir. Ben bunları dinleyerek arşa eriştim. Bilginize...


Yorumlar