Albüm Kritik 255 (Melechesh / Enki)


Merhaba sevgili dostlarım, yeni bir yazı ile daha sizlerleyim. Albüm incelemelerine devam ediyorum. Bugün ise bambaşka bir yöreye gidiyoruz ve daha farklı tatlar arayışı içine giriyoruz. Geçen ay keşfettiğim ve dinlemeye yeni başladığım muhteşem bir grup ile sizleri tanıştıracağım. Ne İskandinavya Yarımadası’ndan, ne Avrupa ne de Amerika kıtasından bir grup dinleyeceksiniz bu defa. Biraz daha bize yakın coğrafyaya geliyoruz. İsrail’in Kudüs şehrinde kurulmuş bir Black Metal grubundan ve onların çok çarpıcı albümlerinden sizlere bahsedeceğim. Sizce de oldukça ilgi çekici değil mi? Orta Doğu’dan çıkan gruplara ayrı bir yelpaze açmayı düşünüyorum. Beni böyle düşünceye iten “Melechesh” isimli azman grubu oldu. Grubu dinlemeden önce Orta Doğu kültürünün otantik tınılarını da şarkılarına bezeyeceklerini tahmin ediyordum. Tahminim de yanılmadım. Fakat beni esas endişelendiren bu otantik tınıları ne kadar başarılı bir şekilde Black Metal’in agresif riffleri ile buluşturacakları idi. Melechesh’in 2015 yılında çıkardıkları “Enki” adlı albümlerinden sizlere söz edeceğim.

Aslına bakarsanız Orta Doğu coğrafyasında böylesine ekstrem grupların çıkmasına çok seviniyorum. Çünkü bu tür Avrupai yaklaşımlara genellikle sıcak yaklaşmayan bir coğrafyadır Orta Doğu. Çok uzaklara gitmeye gerek yok, biz de bir Orta Doğu ülkesi olduğumuz için (görünüşte Avrupa deseler de) bizde de bu tür ekstrem gruplar kendilerine pek şans bulamıyorlar. Her şeyden önce müzik şirketleri ön yargılı yaklaşıyor. Toplumun genel anlayışına ters olduğunu belirterek, bu türde bir şeyler icra etmek isteyen insanların heveslerini kırıyorlar ve onların var olmasına fırsat bile vermiyorlar. Bazı gruplar bu ön yargılardan ve yaklaşımlardan dolayı ne yazık ki ülkesini terk ediyor ve soluğu Avrupa’da alıyor. Arabesk kültürünü dibine kadar yaşan toplumlara böylesine bir müzik ile gelmek çok sivrilmek manasına geliyor. Sanki arabesk kültürü çok iç açıcı bir şeymiş gibi. Melechesh de ilk başta solo grup projesi olarak Kudüs’te başlıyor. “Ashmedi” tarafından hayata geçirilen Black Metal grubu, Avrupa’daki gibi bir Black Metal yapmak yerine topraklarında var olan otantik tınıları da şarkılarına katıyor. Böylelikle oldukça dikkat çekici bir tür yaratmış oluyorlar. Hatta Ashmedi yarattığı bu türü “Mezopotamya Metal” demeyi tercih ediyor. Gerçekten de bu isimlendirme daha makul geliyor bana da. 1993 yılında hayata geçen Melechesh projesi 1 yıl sonra solo-grup projesi olmaktan çıkıyor ve “Moloch” (gitarist) ve “Lord Curse” (davul) adında iki müzisyeni daha bünyesine katıyor. Melechesh de yukarıda dediğim gibi oldukça sert ithamlara maruz kalıyor ve Ashmedi grubun etkinliğine Hollanda’da devam etme kararı alıyor. Yani yine Orta Doğu bağnazlığını bir kez daha göstermiş oluyor. Bu göç sonrası Melechesh öylesine bir yükselişe geçiyor ki, tüm Metal camiasının dikkatini çekmeyi başarıyor. Öyle ki bütün yazılı ve görsel basın Melechesh’in çığır aşan, farklı müziğinden bahseder oluyor. Bu kadar övgü olmayı inanın hak ediyorlar. Grubun son albümünü dinlemeye tercih ettim ilk olarak. Öyle çok büyük bir umudum yoktu fakat resmen Enki’ye eridim bittim.

Meleches'in inanılmaz bir vizyona sahip olduğunu daha ilk şarkıdan anladım. Daha ilk riff girdiğinde “işte olması gereken otantik ve Black Metal uyumu bu lan” diye böğürdüm resmen. Öylesine şahane riffler yazmış ki Ashmedi, adamı herhangi bir yerde görsem önünde eğilir “hacı büyüksün” derim. Rifflerin muhteşemliğine bir kapıldınız mı, başka hiçbir şey sizin dikkatinizi çekemiyor. Bunun en büyük nedeni bu coğrafyanın tınılarına çok iyi hakim olmaları. Adamlar neyi nasıl kullanacaklarını ve şarkılara nasıl ekleyeceklerini çok iyi çözmüşler. Enki, dehşet ve mitolojik bir atmosfere sahip. Yaratılan her şarkı öylesine ruhani ki, dinledikçe tüyleriniz diken diken oluyor. Ashmedi denen zat-ı muhterem, sadece muhteşem riffler yazma işini üstlenmiyor. Albümde duyduğunuz bütün muhteşem seslerin yaratıcısı da yine kendisi oluyor. Saz, klavye, esraj gibi çalgıları da çalarak şarkıları şenlendiriyor. Yani albümde Avrupa çalgılarının yanı sıra Orta Doğu ve Asya çalgılarına da denk geliyorsunuz. Çok kozmopolit değiller mi? İsrail, böylesine muhteşem bir gruba arkasını dönüyor ve şu an Avrupa’da adamlar inanılmaz bir saygınlığa sahipler. Bizim ülkemizde de aynı şeyleri görüyoruz. Hatta bizim ülkemizden giden ve Avrupa’da şahane işler yapılan grup veya kişilerden bir haber oluyoruz.


Albüm prodüksiyon açısından kusursuz olmuş. Cayır cayır bir sounda sahip Enki. Dinledikçe damarlarınızda adeta alev yağmuru geziyor. Ashmedi’nin ne kadar dehşet işler yaptığından yukarıda epeyce bahsettiğim için biraz da diğer müzisyenlere yer vermek istiyorum. Moloch, gitarın yanı sıra saz çalarak da albüme katkı sağlıyor. Aynı zamanda arka vokallik de yapıyor (Türkçe ’ye çevirince esprisi kayboluyor tabi ki). “Scorpions” adındaki şirin dostumuz da basgitarın hakkını sağlam bir şekilde veriyor. Perküsyon ve Ağız Kopuzu denen bir çalgıyı da çalarak ekstraya çıkıyor resmen. Arkadaş adamlar bildiğiniz bütün otantik çalgılara hükmediyorlar. Scorpions da yine arka vokalde yer alıyor. Davulu parçalayan masum adamımızın isimi de “Samuel Santiago” imiş. Bütün müzisyenler Enki’ye çok iyi bir şekilde katkı sağlıyorlar.

Albümdeki her şarkıyı beğendim fakat “Lost Tribes (ki bu şarkıda Max Cavalera da vokallik yapmış) ve Multiple Truths” diğer şarkılara nazaran biraz daha zayıf olmuş. Diğerleri hayvanlığın son noktası olduğu için bu iki şarkı çok çabuk ayırt ediliyor. 9 şarkılık albümün süresi 62 dakikadan birazcık fazla dostlarım. Kesinlikle dinlemeniz gereken bir albüm Enki ve Melechesh ise aklınızı alacak mükemmel bir grup. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 9/10



Yorumlar