Birkaç günlük aradan sonra tekrar MMSP’nin başına geçtim dostlarım. Aslına bakarsanız bu birkaç günlük ara benim için hem tatil oldu hem de Ghost’un yaşattığı büyük hayal kırıklığını unutmam için ideal bir ara oldu. “Prequelle”, Ghost’un şu ana kadar yapmış olduğu en kötü albüm oldu. Albüm değerlendirmesinde bundan detaylı bir şekilde bahsetmiştim zaten. Fakat 7 puan yerine 6 puan vermenin şu an daha uygun olduğunu düşünüyorum. Zira albüm öylesine pop albümü olmuş ki, kulaklarım işkence çekti dinlerken. Dance Macabre’yı duyduğum an baş ağrım tutuyor, o derece! Neyse böylelikle 2018 yılı için Ghost ve yeni albümü Prequelle’i kapatmış olduk. Önceki albüm ve EP’ler ile Ghost’u yâd edeceğiz biz de. Bugün ise Prequelle’in aksine oldukça başarılı bir albümden sizlere söz edeceğim. İsveç’ten ayrılıyor, komşu ülke Norveç’e geçiyoruz. “Iskald” adlı Melodic Black Metal grubunun 2014 yılında çıkardığı albümleri “Nedom Og Nord”dan sizlere söz edeceğim.
Black Metal, beni en mutlu eden tür oluyor. Kötü albümler de elbette denk geliyor fakat bunu orana vurduğumuz zaman iyi albümlerin daha yüksek bir orana sahip olduğunu görüyorum. İyi ki böylesine bir tür var da, diğer türlerde yaşadığım hayal kırıklıklarını telafi edebiliyorum. Şeytanın sesinin en yüksek duyulduğu Black Metal’i melodik tınılarla bezeyen grup sayısı gittikçe artıyor. Iskald da bu gruplardan bir tanesi dostlarım. 2005 yılından bu yana bu karanlık ve melodik müziği icra ediyorlar. Dolayısıyla yeni akım Black Metal’e daha yakın bir grup diyebiliriz. Her hangi bir old-school şarkısı yazmamış grubumuz. Genellikle melodilerin gücünden yararlanıyorlar ve bunu dinlediğim albümleri Nedom Og Nord’da çok iyi bir şekilde başardıklarını görüyorum. Klasik Black Metal gruplarının temasını oluşturan iblis ve türevleri Iskald’ın temasında yer bulamıyor kendisine. Dolaylı yoldan belki var oluyorlar fakat bütün albümün teması kötülüklerin efendisi üzerine kurulu değil. Daha çok İskandinav mitolojisinden faydalanıyor grubumuz. Açıkçası oldukça dar bir tema olsa da, Iskald’ın anlattığı hikâyeler oldukça özele indirgenmiş durumda. Bu da her bir karakterin özelliklerine derinlemesine inildiğini ve seçilen destanların da oldukça özel olduklarını gösteriyor. Iskald ile tanışmam bu albüm sayesinde oldu. Dinlemeye başladığım andan itibaren beni oldukça mutlu etti. Böylesine güzel bir albüme denk geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Yaptıkları türde önemli olan ilk şey melodilerin ne kadar kuvvetli olduğu ve yazılan rifflerle nasıl uyum sağladığıdır. Çünkü yazılan melodiler yetersiz olursa, Melodic Black Metal albümlerini dinlemek çileye dönüşüyor. Iskald, gerek yazdığı melodiler, gerekse de güzel ve dengeli riff yazımları ile bu işi çok iyi yerine getirmiş. Melodiler gerçekten çok güzel olmuş dostlarım. Uzun zaman sonra böylesine estetik anlayışına sahip bir Black Metal grubuna denk gelmemiştim. “Alcest”i belki sayabiliriz fakat Iskald ile Alcest her ne kadar melodi yönünden ortak paydada buluşuyor gibi görünse de, farklılıkları oldukça fazla. Iskald, albümünde tek bir atmosfer yaratmak yerine 3 farklı atmosfer yaratarak nasıl harikulade bir vizyona sahip olduklarını göstermişler. Mistik, depresif ve agresif durumların hepsi sadece 6 şarkıdan oluşan bu albümün her yerinde kol geziyor adeta. Bunu böylesine başarılı icra etmelerindeki en büyük neden ise; yazılan melodilerin çok fazla olması ve tek bir şarkıda olan 5-6 melodik rifflerin geçişleri ortaya böylesine güzel bir atmosfer çıkarıyor. Dinlediğim her şarkı beni derinden ihya etti. Albümü baştan sona dinleyip durdum gün boyunca. Zira benim için vazgeçilmez albümlerden birine dönüştü adeta. Her dinleyişim de yeni şeyler keşfettim. Böylesine yelpazesi geniş bir albüm nasıl insanı mutsuz edebilir ki?
İşin daha da zirveye ulaştığı nokta ise; sadece iki kişiden oluşan Iskald’ın böylesine dehşet işler yapıyor olması oldu. Grubun beyni olan “Simon Larsen”, şarkıları yazan, besteleri yapan, şarkıları seslendiren, gitar, bas ve klavye çalan manyağın teki dostlarım. Davulu çalan dostumuzun ismi “Aage André Krekling” imiş. Bu iki süper adamın yaptığı Nedom Og Nord benim için kusursuz bir albüm konumundadır. Prodüksiyon açısından da gayet başarılı olmuş albüm. Yazılan bütün riffler ve melodiler berrak bir şekilde kulaklarınızda yankılanıyor. Çok iyi bir soundu var albümün. Melodic Black Metal albümlerinde basgitarın çok fazla ön planda olmadığını görürüz. Nedom Og Nord’da bu durum değişmiş. Basgitarın arkada neler yaptığını duyunca ayrı bir sevgi beslemeye başladım Iskald’a. Bütün enstrümanları çok aktif biçimde albüme barındırıyor grubumuz. Davul performansı da genellikle Melodik Black Metal gruplarından duymaya alışık olduğumuz gibi hem hızlı performanslar var hem de düşük tempolu.
Nedom Og Nord, 6 şarkıdan oluşuyor. Fakat şarkıların süresi 10 dakikayı bulabiliyor. Böylesine uzun süreye sahip olmaları kesinlikle olumsuzluk yaratmıyor. Tam tersine insanı kendisine bağlıyor her şarkı. Çünkü o kadar fazla değişken var ki tek bir şarkıda, haliyle sıkılmaya vakit bulamıyorsunuz. Iskald’ı böylesine sağlam bir albüme imza attıkları için yürekten kutluyorum. Yaklaşık 49 dakikalık bir başyapıt dinliyorsunuz ve her saniyesi ile gönlünüzü fethediyor. Ağustos sonunda grubun yeni albümü çıkacakmış. O albümü de burada incelemek için sabırsızlanıyorum. Hoşça kalın dostlarım!
Albüm Puanı: 10/10
Black Metal, beni en mutlu eden tür oluyor. Kötü albümler de elbette denk geliyor fakat bunu orana vurduğumuz zaman iyi albümlerin daha yüksek bir orana sahip olduğunu görüyorum. İyi ki böylesine bir tür var da, diğer türlerde yaşadığım hayal kırıklıklarını telafi edebiliyorum. Şeytanın sesinin en yüksek duyulduğu Black Metal’i melodik tınılarla bezeyen grup sayısı gittikçe artıyor. Iskald da bu gruplardan bir tanesi dostlarım. 2005 yılından bu yana bu karanlık ve melodik müziği icra ediyorlar. Dolayısıyla yeni akım Black Metal’e daha yakın bir grup diyebiliriz. Her hangi bir old-school şarkısı yazmamış grubumuz. Genellikle melodilerin gücünden yararlanıyorlar ve bunu dinlediğim albümleri Nedom Og Nord’da çok iyi bir şekilde başardıklarını görüyorum. Klasik Black Metal gruplarının temasını oluşturan iblis ve türevleri Iskald’ın temasında yer bulamıyor kendisine. Dolaylı yoldan belki var oluyorlar fakat bütün albümün teması kötülüklerin efendisi üzerine kurulu değil. Daha çok İskandinav mitolojisinden faydalanıyor grubumuz. Açıkçası oldukça dar bir tema olsa da, Iskald’ın anlattığı hikâyeler oldukça özele indirgenmiş durumda. Bu da her bir karakterin özelliklerine derinlemesine inildiğini ve seçilen destanların da oldukça özel olduklarını gösteriyor. Iskald ile tanışmam bu albüm sayesinde oldu. Dinlemeye başladığım andan itibaren beni oldukça mutlu etti. Böylesine güzel bir albüme denk geldiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Yaptıkları türde önemli olan ilk şey melodilerin ne kadar kuvvetli olduğu ve yazılan rifflerle nasıl uyum sağladığıdır. Çünkü yazılan melodiler yetersiz olursa, Melodic Black Metal albümlerini dinlemek çileye dönüşüyor. Iskald, gerek yazdığı melodiler, gerekse de güzel ve dengeli riff yazımları ile bu işi çok iyi yerine getirmiş. Melodiler gerçekten çok güzel olmuş dostlarım. Uzun zaman sonra böylesine estetik anlayışına sahip bir Black Metal grubuna denk gelmemiştim. “Alcest”i belki sayabiliriz fakat Iskald ile Alcest her ne kadar melodi yönünden ortak paydada buluşuyor gibi görünse de, farklılıkları oldukça fazla. Iskald, albümünde tek bir atmosfer yaratmak yerine 3 farklı atmosfer yaratarak nasıl harikulade bir vizyona sahip olduklarını göstermişler. Mistik, depresif ve agresif durumların hepsi sadece 6 şarkıdan oluşan bu albümün her yerinde kol geziyor adeta. Bunu böylesine başarılı icra etmelerindeki en büyük neden ise; yazılan melodilerin çok fazla olması ve tek bir şarkıda olan 5-6 melodik rifflerin geçişleri ortaya böylesine güzel bir atmosfer çıkarıyor. Dinlediğim her şarkı beni derinden ihya etti. Albümü baştan sona dinleyip durdum gün boyunca. Zira benim için vazgeçilmez albümlerden birine dönüştü adeta. Her dinleyişim de yeni şeyler keşfettim. Böylesine yelpazesi geniş bir albüm nasıl insanı mutsuz edebilir ki?
İşin daha da zirveye ulaştığı nokta ise; sadece iki kişiden oluşan Iskald’ın böylesine dehşet işler yapıyor olması oldu. Grubun beyni olan “Simon Larsen”, şarkıları yazan, besteleri yapan, şarkıları seslendiren, gitar, bas ve klavye çalan manyağın teki dostlarım. Davulu çalan dostumuzun ismi “Aage André Krekling” imiş. Bu iki süper adamın yaptığı Nedom Og Nord benim için kusursuz bir albüm konumundadır. Prodüksiyon açısından da gayet başarılı olmuş albüm. Yazılan bütün riffler ve melodiler berrak bir şekilde kulaklarınızda yankılanıyor. Çok iyi bir soundu var albümün. Melodic Black Metal albümlerinde basgitarın çok fazla ön planda olmadığını görürüz. Nedom Og Nord’da bu durum değişmiş. Basgitarın arkada neler yaptığını duyunca ayrı bir sevgi beslemeye başladım Iskald’a. Bütün enstrümanları çok aktif biçimde albüme barındırıyor grubumuz. Davul performansı da genellikle Melodik Black Metal gruplarından duymaya alışık olduğumuz gibi hem hızlı performanslar var hem de düşük tempolu.
Nedom Og Nord, 6 şarkıdan oluşuyor. Fakat şarkıların süresi 10 dakikayı bulabiliyor. Böylesine uzun süreye sahip olmaları kesinlikle olumsuzluk yaratmıyor. Tam tersine insanı kendisine bağlıyor her şarkı. Çünkü o kadar fazla değişken var ki tek bir şarkıda, haliyle sıkılmaya vakit bulamıyorsunuz. Iskald’ı böylesine sağlam bir albüme imza attıkları için yürekten kutluyorum. Yaklaşık 49 dakikalık bir başyapıt dinliyorsunuz ve her saniyesi ile gönlünüzü fethediyor. Ağustos sonunda grubun yeni albümü çıkacakmış. O albümü de burada incelemek için sabırsızlanıyorum. Hoşça kalın dostlarım!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder