Merhaba sevgili dostlarım, Haziran’ın ilk gününden ve haftanın son gününden herkese selamlar. Bildiğiniz üzere bugün sadece yaz mevsiminin başlangıcı değil, İsveç’in en popüler Heavy Metal ve Hard Rock grubu olan “Ghost”un yeni albümünün tüm dünyada yayınlanmasının tarihi. Ghost’u ne kadar çok sevdiğimi ve takdir ettiğimi bunca zamandır siteyi takip edenler bilir. Ghost’un yeni albümü “Prequelle”den sizlere söz edeceğim. Ghost, bu defa da bizleri mutlu etti mi ve her albümü ile farklı hazlar yaratan grup bu defa neler sunuyor bizlere?
Ritual'ı ilk dinlediğim anı hala hatırlarım. 2011 yılıydı, o zamanlar Spotify falan benim için henüz bilinmeyen şeylerdi. YouTube’da takılıyordum yeni bir şeyler bulmak adına. Metal Blade Records’un sayfasında yeşiller içinde, bir şatonun üstünde yükselen hayaleti görünce bir dinleyeyim bakalım neymiş bu Ghost dedim. Ritual’ın daha ilk saniyelerinde oldukça şaşırmıştım. Albüm kapağının hardcoreluğundan dolayı daha ekstrem bir şeyler bekliyordum. Fakat oldukça soft bir riffin giriş yapması beni çok şaşırtmıştı. Şarkı ilerledikçe beni kendisine öyle çekmişti ki, bir baktım sekizinci dinleyişim falan olmuş. Özellikle nakarat kısmı ve bitiş solosu muhteşem olan bir şarkıydı Ritual. Daha sonra “Opus Eponymous” albümlerini baştan sona dinledim. Bütün günümü o albüme vermiştim. Arada yemek yiyordum ve sonra Opus Eponymous’u dinlemeye devam ediyordum. Böylesine güzel bir albüm dinlediğim için öylesine mutlu hissediyordum ki kendimi, bu mutluluk içinde bir yandan da grubu araştırıyordum. Papa Emeritus adındaki şeytani liderleri sadece isimlendirme ile değil, giyimi ile de kiliseyi tiye alıyordu. Fakat arkadaki karanlık müzisyenler de Ghost’un böylesine ürkütücü görünmelerindeki en önemli etkenlerdi. O zamanlar bu adamların ne adını biliyorduk, ne de neye benzediklerini biliyorduk. Tamamen bir bilinmezlik içindeydi grup. Gel zaman, git zaman Ghost’un büyük hayranı oldum. Ağzıma dolanan şarkılarının yanı sıra, öyle derinlemesine araştırmalar yapıyordum ki grup hakkında, kendimi Ghost uzmanı falan ilan edebilirdim. Şu an da öyleyimdir ayıptır söylemesi. Benim için Ghost’un esas dünyaya hükmettiği albümü “Infestissumam” olmuştur. Herkes Opus Eponymous gibi bir albüm beklerken, Ghost nasıl manyaklardan oluşan bir grup olduğunu gözler önüne sermişti. Opus Eponymous, şeytan tohumu deccalin habercisiydi ve Infestissumam ise deccali bizlere getiren albüm oldu. Baştan sona kusursuz bir albüm olan Infestissumam, Opus Eponymous gibi görece sert rifflerden oluşmuyordu ama öylesine şeytani bir atmosferi vardı ki, bir anda herkesin dinlediği albüm haline gelmişti. Hangimiz “Secular Haze”in o kilise orgu ile girişine eriyip bitmedik ki, hangimiz “Year Zero” ile şeytana tapınmadık! Araya “If You Have Ghost” diye bir EP de yerleştirdi Ghost. Bu defa da Ghost’un kendi tarzında eski pop-rock şarkılarını nasıl daha sert bir şekilde coverladığını gördük. 2015 yılında ise Ghost’un yapmış olduğu en bol riffli albümünü dinliyorduk. “Meliora” kimileri için Ghost’un en iyi albümü, kimileri için de Ghost’un en kötü albümü olmuştu. Şu bir gerçekti, Ghost asla kendini tekrar eden bir grup olmadı. Her albümle bambaşka şeyler dinlettirdi bizlere ve bunların hepsi de güzeldi. Ben bu üç albümü de çok sevdim. Meliora’dan sonra bir EP daha geldi ve “Popestar” adlı Ep bana göre If You Have Ghost” Ep’sinden daha zayıf olmasına rağmen, Ghost’un bu EP için yazdığı “Square Hammer” ise başka bir başyapıttı. Ödüllerden falan bahsetmeyeceğim burada zira tonla ödül aldığı için Ghost, yazı daha da uzayacak.
Her şey böylesine kusursuz giderken Ghost’un lideri “Tobias Forge”un bütün Nameless Ghoul’ları kovmasından sonra Ghost’un yeni albümde neler yapabileceği büyük bir soru işareti olmuştu. Grup elemanları ile davalık olan Forge’un şahsım nezdinde biraz antipatik olmaya başladığını da belirtmek istiyorum. Özellikle bunca zaman birlikte mükemmel albümler yapmış ve mükemmel konserler verdikten sonra Ghost’un sadece solo grup projesi olduğunu dile getirmiştir Forge. Öyle ya da böyle zaman geçti ve Ghost yeni albümü Prequelle’i yayınladı. Albüm yayınlanmadan önce her zamanki gibi Papa’nın neye benzeyeceği ve yeni Ghoul’ların nasıl görüneceği merak konusu olmuştu. Bu durum da kısa süre önce nihayete kavuştu. Artık Papa Emeritus devri bitmiş ve “Cardinal Copia” adında bir lider ile yola devam etme kararı almıştı ruhban sınıfı. Nameless Ghoul’lar ise hemen hemen aynı görünüyordu. Ufak tefek rötuşlar vardı sadece maske ve giysilerinde. Daha sonra “Rats” adlı çıkış şarkılarını yayınladı grup. Açıkçası bu şarkı beni öylesine heyecanlandırmıştı ki, Ghost’un çok güzel bir albüm daha sunacağına neredeyse emindim. Fakat erken sevinmişim. Rats’i bilmem kaç kere dinleyip, bu tarzda hardcore şarkılar beklerken “Dance Macabre” adlı bir şarkı ile bütün hayallerimi başıma yıktı grup. Rats’in Heavy Metal yapısından sonra Dance Macabre tam bir pop şarkısı idi. Dünden beri albümü dinliyorum ve albüm ne yazık ki pop-rock ağırlıklı bir albüm olmuş. Ghost’un çok sert bir grup olmadığını biliyorum fakat böylesine yumuşak bir albümle gelmesi beni resmen dumura uğrattı. Albüm tema olarak orta çağın o karanlık ve hastalıklı tarafını anlatıyor. İnsanların pislik içinde yaşadığı ve Avrupa’da yayılan veba salgınını konu alıyor. Şeytani figürlerin daha az olduğu bir albüm olmuş Prequelle. Meliora’da da durum böyleydi ama Meliora sahip olduğu seksi rifflerle kendisini Metal albüm kataloğuna yerleştirmişti.
Açıkçası Ghost’un bu denli yumuşama sevdasına anlam veremiyorum. Önceki 2 albümde de soft şarkılar vardı fakat o şarkılar bile bizlere pop şarkısı havası vermiyordu. Hangimiz “Cirice” için pop şarkı diyebiliriz ki? Prequelle daha çok ağıt albümü olmuş. Öylesine duygu yüklü şarkılardan oluşuyor ki, albümde sizi harekete geçirecek tek şarkının “Rats” olduğunu fark ediyorsunuz. Bir de gitar rifflerinin baya bir kısılmış olduğunu fark ettim. Onun yerine klavyeye daha fazla ağırlık verilmiş. Bu arada yeni gitaristlerin oldukça yetenekli adamlar olduğu da belli. Gitar soloları gerçekten albümdeki en çok sevdiğim şeylerden oldu. Benim için albümün en kıymetli şarkısı “Pro Memoria” adlı şaheserdir. Bu şarkı Infestissumam ile birlikte gelseydi hiç sırıtmazdı. Zaten şarkının açılışı “Lucifer, whispering…” şeklinde olması bile sizin dikkatinizi çekiyor. İşte bu şarkıdaki klavye bestesine şapka çıkarırım. Öyle çok karmaşık bir beste değil, tam tersine birkaç notaya basıyor sadece klavyeci “Ghuleh” (klavyecimiz artık 2 tane ve ikisi de kadın) ve ortaya muazzam bir şarkı çıkıyor. Pro Memoria, sofistike havası ile albümdeki diğer şarkıların havasında olsa da, barındırdığı ruh diğer şarkıların birkaç adım ötesinde bana göre. Bir de Rats’ten sonraki albümdeki en sert şarkı ise “Faith”. Şarkı güzel ama benim öyle eriyip bittiğim bir şarkı değil. Mesela bir “From The Pinnacle To The Pit” değil. Fakat diğerlerine nazaran daha yoğun gitar soundunun olduğu bir şarkı.
Prequelle, benim için hayal kırıklığı oldu. Çok kötü bir albüm diyemem. Müzikal açıdan gerçekten çok iyi işlerin olduğu bir albüm olmuş. Fakat benim gibi Ghost’u ilk albümünden bu yana takip eden birisi için doyurucu bir albüm değil. Rats, Pro Memoria, Faith, Life Eternal ve See The Light benim için en çok öne çıkan şarkılar oldu. İlk defa bir Ghost albümünde beğendiğim şarkıları sıralamak zorunda kaldım. Çünkü çıkan her Ghost albümündeki şarkıların hepsine bayılırdım. Özellikle “Miasma” çok başarısız bir enstrümantal şarkı olmuş. Konserlerinde de çalıyorlar bu şarkıyı ve sonlara doğru “Papa Nihil” saksafonu ile şarkıya eşlik ediyor. Ghost, prodüksiyon olarak gayet güzel bir iş çıkarmış. Parayı bayılıp her şeyi üst düzey kalitede kaydetmiş. Kilise korosu ve klavye tınılarının albümün temasına yaptığı katkı görmezden gelinemez. Cardinal Copia’nın vokal performansı bir başka seviyeye çıkmış. Çok beğendim. Gerçi çok sert şarkılar olmadığı için onun vokal aralığını yoracak bir şeyler de olmuyor. Prequelle’i dinlemek çok mutlu etmedi beni. Bende albümün 10 şarkıdan oluşan normal versiyonu var. Bir de “It’s A Sin ve Avalanche” adlı iki şarkının daha yer aldığı farklı bir versiyonu daha var. O iki şarkıyı henüz dinlemedim. Dinlediğim zaman onlardan da sizlere bahsederim. Ghost, 3 senelik bekleyişin ardından Prequelle’i bizlere sundu. Bir Metal albümünden bahsedemeyiz, hatta sağlam bir Rock albümünden bahsetmek de zor. Fakat Ghost, böyle bir albümü bizlere sunmayı tercih etmiş. Albümün en vurucu şeyi kapak resmi diyerek bitiriyorum. Hoşça kalın!
Albüm Puanı: 7/10
Yorumlar
Yorum Gönder