Albüm Kritik 245 (Gorgoroth / Under The Sign of Hell)

Merhaba dostlarım, yeni bir haftaya daha giriş yaptık. Umarım hepimiz için güzel bir hafta olur. Dün sizlere Dark Funeral’ın “Attera Totus Sanctus” albümünden bahsetmiştim. Dark Funeral gibi köklü bir Black Metal grubunu sitede ağırladıktan sonra, bu köklü grupları ağırlama işine devam ediyorum. Hem de Black Metal camiasının en leş gruplarından biri olan “Gorgoroth” ile. Norveç’in en ünlü Black Metal oluşumlarından olan Gorgoroth’un bendeki yerinden yeri geldiği sürece bahsetmişimdir. Benim Black Metal’e yönelmemi sağlayan gruptur kendileri. Öyle ki, bu lanet adamlardan “Prosperity and Beauty”i dinlediğim andan itibaren Black Metal’e olan ön yargılarımın hepsi dağılmıştı. Bugün geldiğim noktada ise Black Metal benim en çok dinlediğim Metal türü olmuştur. Bugün sizlere grubun en iyi albümlerinden biri olan “Under The Sign of Hell”den sizlere bahsedeceğim.

Bu zamana kadar en çok dinlediğim Gorgoroth albümü “Ad Majorem Sathanas Gloriam” olmuştur. Çünkü bu albüm içinde barındırdığı efsanevi şarkılarla gerçekten Black Metal camiasının en iyi işlerinden biridir. Zaten benim Black Metal’e bağlanmamı sağlayan albümdür. Gorgoroth, kendisini hayranlıkla dinlettiren ekstrem gruplardan biridir. Şahsen benim için durum öyle. Arada sırada YouTube’dan canlı performanslarını izliyorum grubun ve gerçekten inanılmaz etkileyici konserler verdiklerini görüyorum. Şahsen o atmosferde ben de olmak isterdim. Ne yazık ki Gorgoroth’u görmek çok ütopik bir durum şu an için. 2015 yılında çıkardıkları “Instinctus Bestialis”te de yine oldukça iyi bir iş çıkarmıştı Norveçli günahkarlar. O albümü aldığım zamanki heyecanımı hala hissedebiliyorum. Fakat beni Ad Majorem Sathanas Gloriam kadar etkiledi desem yalan olur. Bu albümün yeri her zaman farklı olacaktır bende. Gorgoroth, saf Black Metal’i en iyi şekilde icra ediyor. Grubun kurucusu “Infernus” öylesine dolu bir adam ki, neler yaratması gerektiğini ve bu karanlık müziğin dinleyicisini nasıl tatmin edeceğini çok iyi biliyor. Gorgoroth’un bu zamana kadar değişmeyen tek adamıdır. Birçok isim grupta çalmış ve şarkı söylemiştir. Under The Sign of Hell albümünün kadrosu ise; Pest (Vokal), Infernus (Gitar, Basgitar), Grim (Davul) ve Ares (sadece ilk şarkıda Basgitar) şeklindedir. Grim ne yazık ki 1999 yılında hayatını kaybetmiştir.

1997 yılında çıkan Under The Sign of Hell öylesine şeytani bir atmosfere sahip ki, bu cehennem havasını tüm hücrelerinizde hissedebiliyorsunuz. Muazzam yazılmış Black Metal rifflerini dinlemek çok keyif veriyor. Albüm prodüksiyon olarak birinci dalga Black Metal gruplarının çıkış albümlerinde gördüğümüz o kalitesiz fakat ve gürültülü soundu bizlere sunuyor. Şahsen ben böyle olsa bile prodüksiyonu çok yakıştırdım albüme. Çünkü çalınan gitarların keskinliği öylesine muazzam olmuş ki, gerçek bir old-school Black Metal dinlediğinizi anlıyorsunuz. Özellikle davulun pat küt şeklindeki kayıt sesi ilk başta kulak tırmalayıcı gibi dursa da, yazılan rifflerin ve o süper distorsiyonun birleşimi ile kendisini beğendiriyor. Şahsen ben beğendim! Şeytanın müziğini en görkemli şekilde yapan grupların başında geliyor Gorgoroth ve bunu Infernus’un müthiş yeteneğine borçlu olduğunu biliyoruz. Gerçekten yaratıcılık konusunda Black Metal’in en önemli virtüözlerinden birisidir. Dinlediğim her Gorgoroth şarkısında Infernus’a özgü şeyleri duyabiliyorum. Bu da, bu nursuz herifin özgünlüğünün bir göstergesidir.

Albümün içinde yer alan şarkıların hepsi birer başyapıt skalasında yer alıyor. Her şarkı bizlere verilmek istenen o cehennemin kor alevlerini en ufak bir yumuşama olmadan veriyor. Olabildiğince sert ve tekinsiz şarkıları dinlemek Black Metal dinleyicisinin en mutlu olacağı şeydir sanırım. Grim’in klasik Black Metal davulculuğunu gayet iyi bir şekilde şarkılara yedirdiğini görüyoruz. Ekstra çeşitlemelerin yerine daha geleneksel bir şekilde davulunu çalmış adamımız. Bence gayet başarılı olmuş. Zaten bu albümün 1997 yılında çıktığını hesaba katarsak, o zamanın ana akımı da Grim’in davulculuğu yönündeydi. 1998 yılında Pest’in gidişi ile vokal görevi için “Gaahl” gelmiştir. Şahsen benim en sevdiğim Black Metal solistlerinden biridir. Fakat Pest de Gaahl’dan aşağı kalmıyor. Hatta kimilerine göre Gaahl’dan daha iyi olduğu da söyleniyor. Pest, 2008 yılına kadar Gorgoroth’a uğramamıştır. Ne zaman Gaahl Gorgoroth’u bıraktı, o zaman Pest tekrar yuvaya geri döndü. Under The Sign of Hell’deki vokal performansı yine takdire şayan olmuş. Adam brutal vokalin en iyilerinden biri olduğunu bu albümde de göstermiş.


Özetleyecek olursam, 1997 yılında çıkan ve hala günümüzde en iyi Black Metal albümlerinden biri olarak listeye alınan Under The Sign of Hell, benim de dinlediğim en süper albümlerden biri oldu. Gerek yazılan riffler, gerek haşin davul soundu gerekse de şarkıları iblis gibi yorumlayan Pest’in yorumu olsun her şeyi ile kusursuz bir albüm olmuş. Ben dinlemekten büyük zevk aldım. Sizlere de şiddetle öneriyorum Under The Sign of Hell’i. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar

  1. Güzel inceleme elinize sağlık fakat bir hatanız bulunuyor:

    "Zaten 2015 yılında çıkardıkları Instinctus Bestialis’in de şarkılarını yine Pest seslendirmiştir. Under The Sign of Hell’deki vokal performansı yine takdire şayan olmuş. Adam brutal vokalin en iyilerinden biri olduğunu bu albümde de göstermiş." Instinctus Bestialis albümün vokallerini Pest değil Atterigner yaptı. Pest en son 2009'da çıkan Quantos albümün vokallerini yaptı, 2012'de de ayrıldı. Yine de güzel kritik elinize sağlık. Hazır lafı geçmişken 2009'da çıkan 'Quantos Possunt ad Satanitatem Trahunt' albümünün de incelemesini yapabilir misiniz? Türkçe bir şekilde inceleyen hiçbir site bulunmuyor, sizin ağzınızdan okumak eğlenceli olur. Şimdiden teşekkürler. (Mayhem - Deathcrush incelemesindeki yorumu yazan kişiyim)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, çok teşekkür ederim hatalı yeri söylediğin için. Bazen yanlış bilgileri istemeden de olsa verebiliyorum, dikkatten kaçabiliyor. Düzeltip, yazıyı güncelleyeceğim. Diğer taraftan "Quantos Possunt ad Satanitatem Trahunt" albümünün de incelemesini yazmayı ben de epeydir istiyorum fakat bir türlü fırsat olmuyordu. Bu vesileyle o albümü de bu hafta sonuna yazacağım. Tekrar teşekkürler ilgin ve yorumların için.

      Sil

Yorum Gönder