Albüm Kritik 223 (Autopsy / Puncturing The Grotesque)

Merhaba sevgili dostlarım, güzel bir günü daha geride bıraktık. Albüm incelemelerine tüm hızımla devam ediyorum. Albüm inceleme planıma Primordial için ara vermiştim. Primordial’ın “Exile Amongst The Ruins” adlı yeni çıkan albümünü araya kaynatmıştım. Fakat o albümün tam bir hayal kırıklığı olmasından dolayı baya üzüldüm. Neyse bu yıl Primordial’ın yılı değilmiş demek ki. Şimdi gelelim listemize devam etmeye. Artık yavaş yavaş ekstrem türlere tekrar dönüyoruz dostlarım. Bir Death Metal grubu olan “Autopsy”nin 2017 yılında çıkardığı “Puncturing The Grotesque” adlı EP’sinden sizlere bahsedeceğim bugün. Daha önce adını hiç duymadığım bir grup olan Autopsy’i, yine adından dolayı listeye ekledim. Oldukça çarpıcı bir grup olduğunu düşündüm. Bildiğiniz üzere benim yöntemim genellikle bu şekilde oluyor. Deneme yanılma yöntemi ile! Yani bir Nikola Tesla değilim maalesef.

Autopsy'i sizler de benim gibi daha önce duymadıysanız kısa bir bilgilendirme yapmakta fayda var diye düşünüyorum. Bu grubu daha önce duymadım fakat adamlar 1987 yılından beri bu öküz türü icra ediyorlarmış. Amerika'nın bağlarından kopmuş gelmiş olan grup, belli aralar müzikal etkinliklerini durdursalar da devam etme kararı almışlar. Özellikle 1995 yılından 2009 yılına kadar oldukça uzun bir süre ara vermişlerdir. Daha doğrusu grup dağılmıştır dostlarım. Fakat sonradan Autopsy’i yaşatma kararı almışlardır (bu da çok ilginç bir cümle olmadı mı sizce de). Doğrusunu söylemek gerekirse bu grubu önceden bilmeyi isterdim. Zira bu EP’si ile değerlendirmek pekiyi olmayacak grup için. Fakat şunu bilmenizi istiyorum, ben sadece bu EP’yi baz alarak eleştirilerimi yapacağım. Daha önceden bilenleriniz hemen beni topa tutmasın o yüzden. Zaten topa tutacak bir şey de yok. Sadece EP’yi değerlendireceğim, grubu değil! Autopsy’nin Puncturing The Grotesque’ini dinlerken baya bir Bloodbath esintileri hissettim dostlarım. Grubun yaptığı müzik için safkan Death Metal demek çok da yanlış olmaz.

Pouncturing The Grotesque’i dinlediğim süreçte ben de yarım yamalak hisler bıraktı. Yani bu EP’yi dinlemek beni öyle çok hoşnut etmedi. Bunun en büyük nedenlerinden biri prodüksiyonun ne yazık ki sınıfta kalmasıdır. Böylesine güçlü bir grubun böylesine zayıf bir prodüksiyon ile geliyor olması açıkçası şaşırtıcı. Death Metal albümlerinin genellikle daha modern bir sounda sahip olmalarına alıştığım için Puncturing The Grotesque’in soundu beni pek tatmin etmedi. Gitarların sesleri basın arkasında kalıyor çoğunlukla. Bence bu hiç de kabul edilebilir bir şey değil. Gitarların daha iyi bir distorsiyonla ve daha yüksek bir sesle kaydedilmeleri gerektiğini savunuyorum. Bir diğer unsur ise, gitar rifflerinin çok sıradan olmasıdır. Yani bu grubun yapmak istediğini açıkçası ben pek anlayamadım bu EP’de. Belli ki bir potansiyel var ama bunu kullanmak yerine daha sıradan işleri tercih etmişler. Önceki yazım olan Primordial’in albümünde de aynı şeyden şikâyetçiydim. Şarkılarda pek fazla riff çeşitliliği yok zaten. Bari daha iyi riffler yazılsaydı en azından bu durum çok göze batmazdı. Bloodbath’ten esindiklerini söyledim ama Bloodbath kadar efsanevi işler yok elbette bu EP’de. Özellikle “Gorecrow” adlı şarkıyı dinlemek benim için resmen bir zulüm oldu. Bitmek bilmeyen süresi ve bu süre zarfında ortada doğru düzgün bir şey olmaması haliyle size bıkkınlık getiriyor. Tek iyi şey bu şarkı için; gitar soloları!


Bu EP’ye hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Yani tek bir etkileyici şarkı yok dostlarım. Hani şu şarkı EP’yi kurtarıyor diyemiyorum ne yazık ki. Bir şeyler vadeden tek şarkı “The Sick Get Sicker” diye düşünüyorsunuz fakat o da ilerledikçe sizleri bayıyor ne yazık ki. Bir EP ancak bu kadar sıkıcı bir hale getirilebilirdi. Bu gruptan ve Puncturing The Grotesque’ten oldukça umutluydum. Ne yazık ki yine bir hayal kırıklığı yaşadım dostlarım. Grubu bir kenarda unutmayacağım. Yukarıda da dediğim gibi oldukça eski bir grup Autopsy. Fakat Puncturing The Grotesque ne yazık ki hemen unutmak istediğim bir EP olmuş. 7 şarkının var olduğu EP’nin toplam süresi yaklaşık 24 dakika kadar. Bu kısa süresine rağmen dinlemesi gerçekten üzen bir EP olmuş. Şarkıları söyleyen “Eric Cutler”ın sesi de ortalamanın altında ne yazık ki. Uzun süre sonra üst üste iki hayal kırıklığı albüm ile karşılaşmak beni baya bir sarstı. Bir sonraki albüm umarım beni kendime getirir. Şimdilik hoşça
kalın!

Albüm Puanı: 5,5/10





Yorumlar