Albüm Kritik 222 (Primordial / Exile Amongst The Ruins)

Merhaba dostlarım, sizleri güneşli bir Pazartesi gününden selamlıyor olmak öylesine mutlu ediyor ki beni. Her ne kadar şu saatlerde güneş batıyor olsa da (yazıyı yazmaya başladığım saati baz aldım), güzel bir gün ile haftaya başladık. Elbette farklı şehirlerde hava durumları pekiyi olmayabilir ama yavaş yavaş sıcaklık kendini hissettirmeye başladı. Nisan ayı geldi, o kadar da olsun. Bugün albüm kritik programımı yarıda bırakıp ve yeni çıkan “Primordial” albümü “Exile Amongst The Ruins”ten bahsetmek istiyorum. Primordial ile “Where Greater Men Have Fallen” albümleri ile tanışmıştım. O da zaten Exile Amongst The Ruins’ten önce çıkardıkları stüdyo albümleri idi. Where Greater Men Have Fallen’ı orta kararda bir albüm olarak değerlendirsem de, sonradan kanım daha fazla ısınmıştı. Elbette hala süper bir albüm diyemiyorum ama dinlenilesi güzel bir albüm olduğunu göğsümü gere gere söyleyebilirim. Peki, Exile Amongst The Ruins’te durumlar nasıl?

Primordial'ın yaptığı müzik türü için Celtic Metal dendiğini Where Greater Men Have Fallen adlı albümlerinde söylemiştim. Açıkçası bunun çok zorlama bir isimlendirme olduğunu düşünüyorum. Primordial, Black Metal grubu ama en depresif olanından. Zira oldukça duygu yüklü melodilere imza atıyor İrlandalı grubumuz. Primordial’ı dinlerken içim parçalanıyor resmen. Zaten “Nemtheanga”nın sesi öylesine yanıksı ki, duygulanmamanız elde değil. Exile Amongst The Ruins’i oldukça merakla bekleyenler arasındaydım ben de. Zira bu adamların potansiyelini gördükten sonra ister istemez yapacakları albümü de merakla bekler oldum. Where Greater Men Have Fallen’ın güzel bir bütünlüğe sahip olması ve özellikle albüme adını veren şarkının süper bir güfte ve beste uyumunun olması, gelecek Primordial albümünden de beklentilerimi arttırmıştı. Benim istediğim daha iyi bir prodüksiyon ile daha kallavi riff yazımları idi sadece. Daha iyi bir prodüksiyonu Exile Amongst The Ruins’te duydum fakat daha iyi riff yazımına gelince… İşte durumlar burada biraz sarpa sarıyor.

Primordial'ın yaptığı türden dolayı genellikle daha basit ve uzun melodik riffler tercih etmeyi sevdiğini biliyoruz. Bu durumu anlıyorum ve çok fazla bir şey de demek istemiyorum. Melodi yazımı konusunda gayet başarılı olduklarını da söyleyebilirim. Fakat böylesine güzel melodiler yazabilen bir grubun, bu melodilerin yanına daha iyi riffler yazmasını beklemem sizce saçma mı? Her şey öylesine vokale dönük yazılmış ki bu albümde açıkçası bu benim hiç hoşuma gitmedi. Güftenin besteyi belirliyor olması açıkçası çok saçma geliyor bana. Bu adamlar çok daha iyilerini yapabilecekken bu albümde de yine kolay yoldan gitmeyi seçmişler. Yukarıda da dediğim gibi genellikle duygusal melodileri yazıyor Primordial. Fakat bu duygusal melodilere en azından bir, iki şarkıda ara verebilirlerdi. Albümde enerjimizi biraz da olsun yerine getirecek bir şarkıya ihtiyaç var. Where Greater Men Have Fallen’da mesela albüme adını veren şarkı öyle çok hareketli bir şarkı olmamasına rağmen, diğer şarkılardan biraz daha yüksek tempoya sahip olması nedeniyle oldukça göze çarpıyordu. Exile Amongst The Ruins ise ne yazık ki oldukça durağan bir albüm olmuş. Bir tane diğer şarkılara nazaran temposu yüksek şarkı var; “To Hell or the Hangman”. Fakat bu şarkı grubun yaptığı en vasıfsız şarkılardan biri olarak tarihe geçmiş olabilir. Hiç yakıştıramadım Primordial’a gerçekten.


Albüm yayınlanmadan önce “Stolen Years”ı yayınlamıştı grup. O şarkıyı birkaç kez dinlemek benim için ne yazık ki mümkün olmadı. Öylesine baydı ki beni anlatamam dostlarım. Bu gruba ne olmuş açıkçası ben anlayamadım. Bir önceki albümlerinin üzerine katacakları yerde her şeyi darma dağın etmişler. Benim için büyük hayal kırıklığı oldu ne yazık ki. Böylesine umutla beklediğim bir albüm resmen fiyasko çıktı. Belki biraz ağır oldu ama ne yazık ki duygularım bu yönde. Albümde benim beğenimi kazanan 2 şarkı oldu. Bunlar; “Upon Our Spiritual Deathbed” ve “Last Call”. Özellikle Last Call içinde barındırdığı güzel melodiler ve güzel geçişlerle albümdeki diğer şarkılardan kendini biraz da olsa ayırt edilebilir kılıyor. Albümde 8 şarkı bulunuyor ve yaklaşık 66 dakikalık bir süreye sahip.

Evet, dostlarım Primordial beni üzdü ama belki siz seveceksiniz bu albümlerini. Exile Amongst The Ruins’te her hangi bir gelişme görmek şöyle dursun, geriye gidiş gördüm. Yukarıda saydığım iki şarkı dışında da albümden her hangi bir şarkıyı bir daha dinleyebileceğimi sanmıyorum. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!

Albüm Puanı: 6/10



Yorumlar