Merhaba dostlarım, dün incelediğim “Bloody Hammers”ın “Lovely Sort of Death” albümünden sonra, yine bu grubun türüne yakın bir albümle yola devam ediyoruz. Daha önce adını hiç duymadığım, duysam da büyük ihtimalle unutacağım “A Pale Horse Named Death” adlı Gothic Metal ve Stoner Rock grubunun 2013 yılında çıkardığı “Lay My Soul to Waste” adlı albümlerinden bahsedeceğim sizlere. Bloody Hammers’tan sonra yine ağır tempolu bir albümü sizlerle paylaşıyorum. Benim için albümün temposundan ziyade, yazılan rifflerin ve davul çeşitlemelerinin önemi daha büyük. Zira bu türlerde bunlar da çok göz alıcı olmazsa, yavan albümler dinlemek zorunda kalıyoruz.
A Pale Horse Named Death ismini acaba çok aramışlar mıdır diye merak etmiyor değilim. Zira birkaç kelime daha ekleselermiş bir satırlık cümle olurmuş. Gotik bir grup olduğu için bu adamların da ana teması genellikle ölüm üzerine. Hayatın ve yaşamanın ne anlamı var ki diyorlar. Yaşasın ölüm ve yaşasın mezar yerleri! Garip bir slogan oldu ama bu adamların bir bakıma düşünceleri bu yöndedir. Yazılan bütün şarkıların konusu ölüm. Haliyle sizler de bir süre sonra "lanet olsun böyle hayata" moduna girebiliyorsunuz. Aman dikkat! Elbette diğer türlerde de yoğun olarak işlenen bir temadır ölüm. Fakat diğer türlerin temposu ve riff çeşitliliği daha yüksek olduğu için sizleri belli bir süre sonra baymıyor. Yani adı üstünde “Death Metal” dinleyip de “bu da ne sıkıcı yahu” diyen kişi sayısı çok azdır. Onlar da zaten gürültüden dolayı şikâyetçidir büyük ihtimalle. A Pale Horse Named Death, yine Amerika menşeili bir grubumuz dostlarım. Bu aralar Amerika’da uzunca bir süre kaldık. Ne zamanki ekstrem türlerden uzaklaşıp, daha herkesin dinleyebileceği türlere doğru yöneliyorum işte o zaman Amerikalı gruplar gün yüzüne çıkıyor. Grubumuz oldukça yeni bir grup dostlarım. 2011 yılında kurulmuş olan bu Stoner Rock’çıların ikinci stüdyo albümü Lay My Soul to Waste. Bu grubunda yine başından talihsiz olaylar geçmiş. Eğer merak ediyorsanız sizler araştırırsınız dostlarım.
Günümüzde Metal camiasında ekstrem grupların yükselişi devam ederken, Gotik ve Stoner türünde bir şeyler üreten gruplar da o denli azalmaktadır. Zira dinleyici kitlesi öylesine küçük kalmıştır ki, yeni yeni peyda olan grupların varlığından bile bir haber oluyoruz çoğunlukla. İşte A Pale Horse Named Death gibi denk gelecek ki biz de bilelim varlıklarını. A Pale Horse Named Death, beni çok fazla mutlu eden bir grup olmadı açıkçası. Zira albümlerini baştan sona dinlediğim her seferinde belki daha güzel bir şarkıya denk gelirim umuduyla bekledim. Albümde bulunan 11 şarkıyı birer birer dinleyip de umduğumu bulamayınca açıkçası biraz düş kırıklığına uğradım. Bana Gotik bir albümden daha çok Stoner Rock ezgilerini tattırdı bu albüm. Gotiklik sanırım şarkı sözlerinden ibaret kaldı. Albümde etkileyici bir atmosfer de yok ne yazık ki. Hatta albümde belli bir atmosfer yok desem yalan olmaz. Prodüksiyon açısında gayet iyi bir iş çıkarılmış. Daha önce bu türde albümler dinlediyseniz, aynı tok sound bu albümde de yer alıyor. Bildiğimiz Stoner Rock soundunu bu albümde de duyuyorsunuz yani. Basgitarın kulaklarda güzel tatlar bıraktığını söylememek olmaz. Fakat daha iyisi olabilir miydi? Kesinlikle olabilirdi. Sıradan şarkılardan oluşan bir albüm olmuş Lay My Soul to Waste. Bazı şarkıların içinde güzel riffler yok değil ama ne yazık ki bu tür güzel işleri çok nadir duyuyoruz. Davulcu dostumuz ve aynı zamanda grubun vokali olan (ilginç) “Sal Abruscato” iyi bir iş çıkarmış. Elinden geldiğince farklı şeyler denediğini duyuyorsunuz. Bu adam ayrıca grubun kurucusu unvanına sahip. Zaten iki kişinin yürüttüğü bir proje A Pale Horse Named Death. Bunlardan diğeri de “Matt Brown”dur.
Albüm genel olarak ortalama bir performans sergiliyor. Vokal performansı da diğer Stoner Rock gruplarında nasılsa burada da aynı şekilde. Yahu aynı adam sanki bütün gruplarda performans sergiliyor. Oldukça fazla benziyor birbirlerine sesleri. Benim bir daha dönüp de dinleyeceğim bir albüm değil maalesef Lay My Soul to Waste. Şimdilik bahsedeceklerim bu kadar bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 5,5/10
A Pale Horse Named Death ismini acaba çok aramışlar mıdır diye merak etmiyor değilim. Zira birkaç kelime daha ekleselermiş bir satırlık cümle olurmuş. Gotik bir grup olduğu için bu adamların da ana teması genellikle ölüm üzerine. Hayatın ve yaşamanın ne anlamı var ki diyorlar. Yaşasın ölüm ve yaşasın mezar yerleri! Garip bir slogan oldu ama bu adamların bir bakıma düşünceleri bu yöndedir. Yazılan bütün şarkıların konusu ölüm. Haliyle sizler de bir süre sonra "lanet olsun böyle hayata" moduna girebiliyorsunuz. Aman dikkat! Elbette diğer türlerde de yoğun olarak işlenen bir temadır ölüm. Fakat diğer türlerin temposu ve riff çeşitliliği daha yüksek olduğu için sizleri belli bir süre sonra baymıyor. Yani adı üstünde “Death Metal” dinleyip de “bu da ne sıkıcı yahu” diyen kişi sayısı çok azdır. Onlar da zaten gürültüden dolayı şikâyetçidir büyük ihtimalle. A Pale Horse Named Death, yine Amerika menşeili bir grubumuz dostlarım. Bu aralar Amerika’da uzunca bir süre kaldık. Ne zamanki ekstrem türlerden uzaklaşıp, daha herkesin dinleyebileceği türlere doğru yöneliyorum işte o zaman Amerikalı gruplar gün yüzüne çıkıyor. Grubumuz oldukça yeni bir grup dostlarım. 2011 yılında kurulmuş olan bu Stoner Rock’çıların ikinci stüdyo albümü Lay My Soul to Waste. Bu grubunda yine başından talihsiz olaylar geçmiş. Eğer merak ediyorsanız sizler araştırırsınız dostlarım.
Günümüzde Metal camiasında ekstrem grupların yükselişi devam ederken, Gotik ve Stoner türünde bir şeyler üreten gruplar da o denli azalmaktadır. Zira dinleyici kitlesi öylesine küçük kalmıştır ki, yeni yeni peyda olan grupların varlığından bile bir haber oluyoruz çoğunlukla. İşte A Pale Horse Named Death gibi denk gelecek ki biz de bilelim varlıklarını. A Pale Horse Named Death, beni çok fazla mutlu eden bir grup olmadı açıkçası. Zira albümlerini baştan sona dinlediğim her seferinde belki daha güzel bir şarkıya denk gelirim umuduyla bekledim. Albümde bulunan 11 şarkıyı birer birer dinleyip de umduğumu bulamayınca açıkçası biraz düş kırıklığına uğradım. Bana Gotik bir albümden daha çok Stoner Rock ezgilerini tattırdı bu albüm. Gotiklik sanırım şarkı sözlerinden ibaret kaldı. Albümde etkileyici bir atmosfer de yok ne yazık ki. Hatta albümde belli bir atmosfer yok desem yalan olmaz. Prodüksiyon açısında gayet iyi bir iş çıkarılmış. Daha önce bu türde albümler dinlediyseniz, aynı tok sound bu albümde de yer alıyor. Bildiğimiz Stoner Rock soundunu bu albümde de duyuyorsunuz yani. Basgitarın kulaklarda güzel tatlar bıraktığını söylememek olmaz. Fakat daha iyisi olabilir miydi? Kesinlikle olabilirdi. Sıradan şarkılardan oluşan bir albüm olmuş Lay My Soul to Waste. Bazı şarkıların içinde güzel riffler yok değil ama ne yazık ki bu tür güzel işleri çok nadir duyuyoruz. Davulcu dostumuz ve aynı zamanda grubun vokali olan (ilginç) “Sal Abruscato” iyi bir iş çıkarmış. Elinden geldiğince farklı şeyler denediğini duyuyorsunuz. Bu adam ayrıca grubun kurucusu unvanına sahip. Zaten iki kişinin yürüttüğü bir proje A Pale Horse Named Death. Bunlardan diğeri de “Matt Brown”dur.
Sal Abruscato / Matt Brown |
Albüm genel olarak ortalama bir performans sergiliyor. Vokal performansı da diğer Stoner Rock gruplarında nasılsa burada da aynı şekilde. Yahu aynı adam sanki bütün gruplarda performans sergiliyor. Oldukça fazla benziyor birbirlerine sesleri. Benim bir daha dönüp de dinleyeceğim bir albüm değil maalesef Lay My Soul to Waste. Şimdilik bahsedeceklerim bu kadar bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 5,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder