Bir albümden etkilendiğim zaman belli bir süre kendime gelemiyorum. Sürekli o albümü düşünüyorum. Nasıl yaratılmış olabilir böylesine efsane bir yapıt diye kafayı sıyırıyorum resmen. Olanaksız gibi görünüyor çünkü bana. Fakat bazı insanüstü yaratıklar ellerine enstrümanları alıyorlar ve bu dünyanın müziğini icra etmek yerine, yerin yedi kat dibindeki lanetli tınıları gün yüzüne çıkarıyorlar. Resmen deccalın dünyaya gelişini simgeliyor bu tür albümler. Gitarları çalarken ellerinin kanadığını falan düşünüyorum adamların. Ya da ayinsel bir atmosferde bir araya gelip, gizli bir örgüt gibi dini ritüellerini yerine getiriyorlar gibi bir izlenime kapılıyorum. Bu hissettiklerimi elbette mükemmel bir Black Metal albümü dinlediğimde yaşıyorum. Fransa’ya gidiyoruz tekrar dostlarım. Çünkü Fransa’nın yer altında yatan iblis sayısı oldukça fazla ve bu iblisler harikulade müzik yapıyorlar. 2002 yılından bu yana kâfirliğin bir başka boyutu olan “Aosoth”un 2017 yılında çıkmış olan ve benim kanımı donduran albümü “V: The Inside Scriptures”u huzurunuza sunuyorum.
Black Metal albümlerinin içinde barındırdıkları doğaüstü atmosferler her daim dinleyicisini kendisine hayran bıraktıran en önemli unsurlardan biri olmuştur. Genellikle belli bir tema üzerine yazılan albüm, bazı konularda aydınlanmanızı sağlayabilecek türlü türlü bilgilere ev sahipliği yapar. Zaten Black Metal albümlerinin içinde yer alan sözler genellikle karanlık felsefeye ait sözlerdir. Yaradılıştan tutunda, günahlardan arınmaya kadar dini konulara, insanlığın var oluşundan, günümüzdeki son formuna ulaşım sürecini irdeleyen antropolojik konulara ve doğanın bizlere sunduğu nimetlerin değerinden, insanların küstahlığına kadar sosyolojik konulara sürekli yer vermiştir şarkılarında Black Metal albümleri. Bunların yanında elbette tarih boyunca dillere pelesenk olmuş karanlık öyküleri ve mitolojik ögeleri de bünyesinde barındırıyor. Aosoth’un şarkı sözleri ise birçok Black Metal grubunun da tercih ettiği yeraltı dünyasından geliyor dostlarım. Satanizm propagandasının yanında, yine yaradılış öykülerine ve tanrının acizliğine de dem vuruyor. Avant-garde yapısı ile de bir kez daha gönlümü fetheden Aosoth, benim bundan sonra keyifle dinleyeceğim gruplar arasına şimdiden girdi. Daha bir albümlerini dinlememe rağmen, hemencecik şefkatli kollarımla kucakladım bu Fransız tanrı tanımazları. Peki, ama neden?
Bir defa yaptıkları Avant-garde Black Metal benim tam istediğim kıvama sahip dostlarım. Kulaklara şenlik etkileyici rifflerin içinde kendinizi bulmak paha biçilemez bir haz doğrusu. Oldukça çetrefilli bir Black Metal türü olan Avant-garde, kusursuz bir şekilde icra edilince dinlemesi öylesine mutluluk veriyor ki anlatamam. Bunu yazıya dökmek çok zor olur zaten. Bu müziği oldukça fazla dinleyen biri olarak, kafada çözümleme yapmayı artık rahatça yapabiliyorum. Çünkü alışık olmadığımız rifflere ve davul manyaklıklarına sahip oluyor genelde. V: The Inside Scriptures’u ilk dinlediğimde harikulade prodüksiyonu benim oldukça beğenimi kazandı. Zira enstrümanların sesleri böylesine karma karışık rifflere rağmen oldukça net bir şekilde kulaklarınıza geliyor. Albümün açılış şarkısı “A Heart to Judge”ın girişi zaten nasıl kasvetli bir şarkının geleceğinin habercisi gibi dostlarım. Fakat kasvetten ziyade, benim aklımı oynatmama neden olan şey davul çeşitlemeleri idi dostlarım. Davul ile neler yapılabileceğini bizlerin ağzına vura vura göstermiş Aosoth. Bu arada bu grup normalde tek kişinin yürüttüğü bir proje olmakla birlikte, bu albümde gitarda “BST” ve bas gitarda “INRVI” denilen iki adamla kayıt yapılmış. Grubun kurucusu ise “MkM” denilen ruhsuz bir adam. Büyük ihtimal davulu da yine bu psikopat çalmıştır diye düşünüyorum. Albümde 6 şarkı yer alıyor ve bu 6 şarkı bitmesin diye tanrıya adaklar adayabilirsiniz dostlarım. Fakat o da işe yaramaz sanırım. Sen hem tanrının işlerine karış, adaletsizliklerinden falan bahset ve karşısına şeytanı koy ondan sonra böyle… öhömm neyse daha fazla uçmayayım ben en iyisi.
V: The Inside Scriptures’a çok özenildiği belli dostlarım. Her şarkıda inanılmaz işler duyuyorsunuz. Müthiş riffler sizlerin ağzınızdan tükürük akıtıyor (benim başıma geldi). Gözlerinizde bile “ulan öyle bir albüm dinliyorum ki” bakışını çok rahat bir şekilde veriyorsunuz. Bu müziği seven her insanın içinde alevler yaratabilecek bir albümü dinlemek gibisi var mı? Her şeyi ile kusursuz bir albüm yaratmış Aosoth. Fransızların yükselişi tam gaz devam ediyor ve eminim ki bunu hiçbir güç engelleyemeyecek. Bence İskandinavya biraz tedirgin olsa iyi olur. Zira Avrupa’nın göbeğinde akıl almaz albümler yapılıyor ve diğer ülkeler sadece ağzı açık bir şekilde bu albümleri dinliyor. Acaba deccal Fransa’da mı şu anda? İblisin yeni yuvası orası mı? Çünkü insanüstü müziklerin iyice arttığı bir ülkeden bahsediyoruz. “La vie en rose” devri çoktan bitti. Fransızlar karanlığın yükselişine alışsalar şimdiden iyi olacak. Zira yerin dibinden alışılmadık sesler yükseliyor. Artık gökyüzü, yeryüzünden endişe duyabilir. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Black Metal albümlerinin içinde barındırdıkları doğaüstü atmosferler her daim dinleyicisini kendisine hayran bıraktıran en önemli unsurlardan biri olmuştur. Genellikle belli bir tema üzerine yazılan albüm, bazı konularda aydınlanmanızı sağlayabilecek türlü türlü bilgilere ev sahipliği yapar. Zaten Black Metal albümlerinin içinde yer alan sözler genellikle karanlık felsefeye ait sözlerdir. Yaradılıştan tutunda, günahlardan arınmaya kadar dini konulara, insanlığın var oluşundan, günümüzdeki son formuna ulaşım sürecini irdeleyen antropolojik konulara ve doğanın bizlere sunduğu nimetlerin değerinden, insanların küstahlığına kadar sosyolojik konulara sürekli yer vermiştir şarkılarında Black Metal albümleri. Bunların yanında elbette tarih boyunca dillere pelesenk olmuş karanlık öyküleri ve mitolojik ögeleri de bünyesinde barındırıyor. Aosoth’un şarkı sözleri ise birçok Black Metal grubunun da tercih ettiği yeraltı dünyasından geliyor dostlarım. Satanizm propagandasının yanında, yine yaradılış öykülerine ve tanrının acizliğine de dem vuruyor. Avant-garde yapısı ile de bir kez daha gönlümü fetheden Aosoth, benim bundan sonra keyifle dinleyeceğim gruplar arasına şimdiden girdi. Daha bir albümlerini dinlememe rağmen, hemencecik şefkatli kollarımla kucakladım bu Fransız tanrı tanımazları. Peki, ama neden?
Bir defa yaptıkları Avant-garde Black Metal benim tam istediğim kıvama sahip dostlarım. Kulaklara şenlik etkileyici rifflerin içinde kendinizi bulmak paha biçilemez bir haz doğrusu. Oldukça çetrefilli bir Black Metal türü olan Avant-garde, kusursuz bir şekilde icra edilince dinlemesi öylesine mutluluk veriyor ki anlatamam. Bunu yazıya dökmek çok zor olur zaten. Bu müziği oldukça fazla dinleyen biri olarak, kafada çözümleme yapmayı artık rahatça yapabiliyorum. Çünkü alışık olmadığımız rifflere ve davul manyaklıklarına sahip oluyor genelde. V: The Inside Scriptures’u ilk dinlediğimde harikulade prodüksiyonu benim oldukça beğenimi kazandı. Zira enstrümanların sesleri böylesine karma karışık rifflere rağmen oldukça net bir şekilde kulaklarınıza geliyor. Albümün açılış şarkısı “A Heart to Judge”ın girişi zaten nasıl kasvetli bir şarkının geleceğinin habercisi gibi dostlarım. Fakat kasvetten ziyade, benim aklımı oynatmama neden olan şey davul çeşitlemeleri idi dostlarım. Davul ile neler yapılabileceğini bizlerin ağzına vura vura göstermiş Aosoth. Bu arada bu grup normalde tek kişinin yürüttüğü bir proje olmakla birlikte, bu albümde gitarda “BST” ve bas gitarda “INRVI” denilen iki adamla kayıt yapılmış. Grubun kurucusu ise “MkM” denilen ruhsuz bir adam. Büyük ihtimal davulu da yine bu psikopat çalmıştır diye düşünüyorum. Albümde 6 şarkı yer alıyor ve bu 6 şarkı bitmesin diye tanrıya adaklar adayabilirsiniz dostlarım. Fakat o da işe yaramaz sanırım. Sen hem tanrının işlerine karış, adaletsizliklerinden falan bahset ve karşısına şeytanı koy ondan sonra böyle… öhömm neyse daha fazla uçmayayım ben en iyisi.
V: The Inside Scriptures’a çok özenildiği belli dostlarım. Her şarkıda inanılmaz işler duyuyorsunuz. Müthiş riffler sizlerin ağzınızdan tükürük akıtıyor (benim başıma geldi). Gözlerinizde bile “ulan öyle bir albüm dinliyorum ki” bakışını çok rahat bir şekilde veriyorsunuz. Bu müziği seven her insanın içinde alevler yaratabilecek bir albümü dinlemek gibisi var mı? Her şeyi ile kusursuz bir albüm yaratmış Aosoth. Fransızların yükselişi tam gaz devam ediyor ve eminim ki bunu hiçbir güç engelleyemeyecek. Bence İskandinavya biraz tedirgin olsa iyi olur. Zira Avrupa’nın göbeğinde akıl almaz albümler yapılıyor ve diğer ülkeler sadece ağzı açık bir şekilde bu albümleri dinliyor. Acaba deccal Fransa’da mı şu anda? İblisin yeni yuvası orası mı? Çünkü insanüstü müziklerin iyice arttığı bir ülkeden bahsediyoruz. “La vie en rose” devri çoktan bitti. Fransızlar karanlığın yükselişine alışsalar şimdiden iyi olacak. Zira yerin dibinden alışılmadık sesler yükseliyor. Artık gökyüzü, yeryüzünden endişe duyabilir. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder