Ross Jennings (Vokal), Richard Henshal (gitar, klavye ve geri
vokal), Charlie Girffiths (gitar ve geri vokal), Thomas MacLean (Bas gitar ve
geri vokal), Diego Tejeida (klavye, ses dizaynı ve 8. Şarkıda 2. Ses), Raymond
Hearne (davul, perküsyon, geri vokal, cimasso ve tuba) ve albüme ayrıca katkıda
bulunan Joey ‘Dah Liz’ Ryan (Fransız kornosu), Matthew Lewis (Trombon) ve Barry
Clements (bas trombon) yer aldığı muhteşem oluşum, tam bir sanat abidesi olan “HAKEN”in
“The Mountain” albümünü sizler için inceliyorum bugün.
Bugün çok kalabalık bir ekip geldi siteye dostlarım. Yukarıda adamların isimlerini ve çaldıkları enstrümanları yazarken yoruldum resmen. Arkadaş bu nasıl bir grupmuş böyle yahu dedim. The Mountain’ı dinlediğimde oldukça fazla enstrüman sesini elbette fark ettim fakat bir çoğunun klavye ile verilmiş olabileceğini düşünmüştüm. Gelin görün ki adamlar hemen hemen bütün enstrümanları albüme dâhil etmişler. İnsan bir kötü oluyor dostlarım. Böylesine süper yetenekli insanları dinleyince “ayıp ama” diyorsunuz. Şahsen sadece gitar çaldığım için bir kötü oldum, bir kötü oldum anlatamam. Başka bir şeylere daha yönelmeliyim bence. İşin daha da üzücü tarafı her bir adam 2 den aşağı enstrüman çalmıyor. Belki daha fazlası vardır. Dostlarım, muhteşem bir albümü sizlere anlatacağım için öylesine heyecanlıyım ki biraz saçmalayabiliyorum. Beni mazur görün olur mu? Bu zamana kadar öyle süper albümler dinledim ki her biri beni benden aldı ve her birine ayrı taptım. Fakat Haken bambaşka yerden vurdu bu defa. Adamlar multi-enstrüman kullanımını öylesine üst seviyeye çıkarmışlar ki ağzınız açık kalıyor dinlerken. Yıllar önce buna benzer Ihsahn’ın “Seelenbrechen” adlı albümlerini incelemiştim. Fakat elbette o albümde böylesine fazla enstrüman kullanımı ve akapella yaratıcılıkları yoktu. O da gayet iyi bir albümdü ama Haken bambaşka bir konumda yer alıyor dostlarım.
Bu albümün değerlendirmesi nasıl yapılır inanın bilemiyorum dostlarım. Yani albüm tam bir başyapıt konumunda, hani ben kim oluyorum da eleştiriyorum noktasındayım şu an. Şaka bir yana albüm için söyleyecek en ufak kötü lafım yok. Albüm için ter döken bütün elemanlar üstlerine düşen görevi oldukça iyi bir şekilde yerine getirmişler. Haken’in yaptığı tür ise Progressive Metal dostlarım. Fakat Progressive Metal’in zirvesi diyebiliriz. Hatta sadece Metal demek de yetmez. Çünkü içinde blues ve caz öğelerini bile barındırıyor The Mountain. Gerek yaratılan atmosfer gerekse de her bir enstrümanın albüme katkıları gerçekten bambaşka düzeyde olmuş. The Mountain’ın çıkış tarihi 2013 yılını gösteriyor. İngiliz grubun döktürdüğü bu albümde her telden her şeyi bulabiliyorsunuz dostlarım. Özellikle vokal konusu bence en çok öne çıkan unsur olmuş. Çünkü bütün virtüözler hem çalıp hem de aynı zamanda da baş vokal olan Ross Jennings’e eşlik ettikleri için ve bu eşlikleri de olabildiğince farklı şekillerde gerçekleştirdiklerinden, ortaya muazzam bir vokal performansı çıkmış. Bir diğer güzellik ise hiç şüphesiz klavye tınıları dostlarım. Gerek atmosfer yaratmada, gerek sololarda gerekse de klasik piyano besteleri ile The Mountain’ın ayrı bir muhteşemliği olmuş.
İyi hoşta bu bir Metal albümü ise gitar riffleri ve davul ve bas ne alemde diye sorduğunuzu duyar gibiyim? Her şeyi ile dört dörtlük bir albüm olduğunu hemen hemen her paragrafta dile getirmiştim dostlarım. Gerek melodik riffler gerekse de hardcore rifflerde oldukça yaratıcı işler ortaya konulmuş. O riffleri dinlemek öylesine mutlu ediyor ki insanları çünkü işin içinde disiplini ve yaratıcılığı sonuna kadar hissediyorsunuz. Davulcu psikopat Raymond ise gerek Metal gerekse de caz davulculuğu ile “alın lan” demiş. Perküsyondaki şımarıklarını saymıyorum bile. Basçı MacLean ise olabildiğince bas gitarıyla aşk yaşamış ve bu aşkı da bizim kulaklarımızda inletmiş! Dostlarım her bir çalgıcıyı ayrı ayrı değerlendirmeye kalkarsam bu yazı zaten bitmez. O yüzden bu çalgıcıların mükemmelliklerinden daha fazla bahsetmeye gerek yok.
The Mountain'da 9 şarkı yer alıyor (normal versiyonu için) ve bu 9 şarkının toplam süresi yaklaşık 63 dakikacık kadar. Hiç bitmesini istemeyeceğiniz bir 63 dakika olduğunun da altını çizmek istiyorum. Yedinci şarkı hariç diğer şarkıların hepsinin bestesi Henshall denen hayvan herife ait. Gerçekten insan utanır ama kime diyorum ki ben! The Mountain’ı mutlaka dinlemelisiniz dostlarım. Özellikle farklı şeyler arayanlar için bir numaralı tercih olarak gösterebilirim. Dinlemekten çok keyif aldım Haken ve başyapıtları The Mountain’ı. Özellikle “Cockroach King” beni benden aldı dostlarım. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Bugün çok kalabalık bir ekip geldi siteye dostlarım. Yukarıda adamların isimlerini ve çaldıkları enstrümanları yazarken yoruldum resmen. Arkadaş bu nasıl bir grupmuş böyle yahu dedim. The Mountain’ı dinlediğimde oldukça fazla enstrüman sesini elbette fark ettim fakat bir çoğunun klavye ile verilmiş olabileceğini düşünmüştüm. Gelin görün ki adamlar hemen hemen bütün enstrümanları albüme dâhil etmişler. İnsan bir kötü oluyor dostlarım. Böylesine süper yetenekli insanları dinleyince “ayıp ama” diyorsunuz. Şahsen sadece gitar çaldığım için bir kötü oldum, bir kötü oldum anlatamam. Başka bir şeylere daha yönelmeliyim bence. İşin daha da üzücü tarafı her bir adam 2 den aşağı enstrüman çalmıyor. Belki daha fazlası vardır. Dostlarım, muhteşem bir albümü sizlere anlatacağım için öylesine heyecanlıyım ki biraz saçmalayabiliyorum. Beni mazur görün olur mu? Bu zamana kadar öyle süper albümler dinledim ki her biri beni benden aldı ve her birine ayrı taptım. Fakat Haken bambaşka yerden vurdu bu defa. Adamlar multi-enstrüman kullanımını öylesine üst seviyeye çıkarmışlar ki ağzınız açık kalıyor dinlerken. Yıllar önce buna benzer Ihsahn’ın “Seelenbrechen” adlı albümlerini incelemiştim. Fakat elbette o albümde böylesine fazla enstrüman kullanımı ve akapella yaratıcılıkları yoktu. O da gayet iyi bir albümdü ama Haken bambaşka bir konumda yer alıyor dostlarım.
Bu albümün değerlendirmesi nasıl yapılır inanın bilemiyorum dostlarım. Yani albüm tam bir başyapıt konumunda, hani ben kim oluyorum da eleştiriyorum noktasındayım şu an. Şaka bir yana albüm için söyleyecek en ufak kötü lafım yok. Albüm için ter döken bütün elemanlar üstlerine düşen görevi oldukça iyi bir şekilde yerine getirmişler. Haken’in yaptığı tür ise Progressive Metal dostlarım. Fakat Progressive Metal’in zirvesi diyebiliriz. Hatta sadece Metal demek de yetmez. Çünkü içinde blues ve caz öğelerini bile barındırıyor The Mountain. Gerek yaratılan atmosfer gerekse de her bir enstrümanın albüme katkıları gerçekten bambaşka düzeyde olmuş. The Mountain’ın çıkış tarihi 2013 yılını gösteriyor. İngiliz grubun döktürdüğü bu albümde her telden her şeyi bulabiliyorsunuz dostlarım. Özellikle vokal konusu bence en çok öne çıkan unsur olmuş. Çünkü bütün virtüözler hem çalıp hem de aynı zamanda da baş vokal olan Ross Jennings’e eşlik ettikleri için ve bu eşlikleri de olabildiğince farklı şekillerde gerçekleştirdiklerinden, ortaya muazzam bir vokal performansı çıkmış. Bir diğer güzellik ise hiç şüphesiz klavye tınıları dostlarım. Gerek atmosfer yaratmada, gerek sololarda gerekse de klasik piyano besteleri ile The Mountain’ın ayrı bir muhteşemliği olmuş.
İyi hoşta bu bir Metal albümü ise gitar riffleri ve davul ve bas ne alemde diye sorduğunuzu duyar gibiyim? Her şeyi ile dört dörtlük bir albüm olduğunu hemen hemen her paragrafta dile getirmiştim dostlarım. Gerek melodik riffler gerekse de hardcore rifflerde oldukça yaratıcı işler ortaya konulmuş. O riffleri dinlemek öylesine mutlu ediyor ki insanları çünkü işin içinde disiplini ve yaratıcılığı sonuna kadar hissediyorsunuz. Davulcu psikopat Raymond ise gerek Metal gerekse de caz davulculuğu ile “alın lan” demiş. Perküsyondaki şımarıklarını saymıyorum bile. Basçı MacLean ise olabildiğince bas gitarıyla aşk yaşamış ve bu aşkı da bizim kulaklarımızda inletmiş! Dostlarım her bir çalgıcıyı ayrı ayrı değerlendirmeye kalkarsam bu yazı zaten bitmez. O yüzden bu çalgıcıların mükemmelliklerinden daha fazla bahsetmeye gerek yok.
The Mountain'da 9 şarkı yer alıyor (normal versiyonu için) ve bu 9 şarkının toplam süresi yaklaşık 63 dakikacık kadar. Hiç bitmesini istemeyeceğiniz bir 63 dakika olduğunun da altını çizmek istiyorum. Yedinci şarkı hariç diğer şarkıların hepsinin bestesi Henshall denen hayvan herife ait. Gerçekten insan utanır ama kime diyorum ki ben! The Mountain’ı mutlaka dinlemelisiniz dostlarım. Özellikle farklı şeyler arayanlar için bir numaralı tercih olarak gösterebilirim. Dinlemekten çok keyif aldım Haken ve başyapıtları The Mountain’ı. Özellikle “Cockroach King” beni benden aldı dostlarım. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder