Merhaba dostlarım bugün daha önceden belirlediğim programın dışına
çıkacağım. Bunun nedeni üniversite yıllarımdan arkadaşlarımın hayata geçirdiği
bir grubun ilk EP’sini yayınlaması oldu. Bilmiyorum daha önce denk geldiniz mi
ama TULPAR adı ile Çukurova’nın bereketli topraklarından peyda olan grubun EP’sinin
ismi ise “Ateş Zamanı”. Tulpar adını Türk mitolojisinde yer alan “Kanatlı At”tan
alıyormuş. Türk mitolojisi ne ola ki diye sordum kendime? Hani hepimiz biliriz
Yunan, Mısır, Aztek falan ama Türk olmama rağmen bir mitolojimizin olduğunu
bilmiyordum. Eğer Dede Korkut masallarını falan sayıyorsak o zaman olabilir.
Benim eksikliğim işte. Fakat o at Pegasus değil miydi? Neyse böyle sorularla çok
kafa bulandırmadan isterseniz EP’ye geçelim. Bakalım at ne kadar yüksekten
uçuyormuş.
Önceden beri böyle bir EP hazırlığında olduğunu biliyorum Tulpar’ın. Fakat ne yazık ki ülkemizde bir albüm yapmak özellikle bir Metal albümü yapmak istediğinizde önünüzde sürüsüne bereket engeller ve zorluklar oluyor. Öyle ya da böyle 2018 yılının ilk ayında bizler Ateş Zamanı’nı dinleyebiliyoruz artık. Grubun icra ettiği Metal türü için net bir şekilde Heavy Metal diyebiliriz. Yer yer Groove ve Thrash tınıları da duymak mümkün dostlarım. EP’yi bugün beşinci dinleyişim oluyor ve hala da dinliyorum. Açıkçası arkadaşlarımın yaptığı bir yapıt olunca daha bir heyecanla dinliyorum. İlk şarkıyı oynatmaya başladığımda açıkçası bir çıkış EP’si için böylesine iyi bir prodüksiyon beklemiyordum. Daha orta kararlı bir sounda sahip olur diye düşünmüştüm. Fakat sevgili uçan at ağzıma toynağını vurdu. Doğruyu söylemek gerekirse Türkçülük veya bunun gibi milliyetçilik kokan şarkıları pek seven biri değilim. Böyle bir şey yapılıyorsa da oldukça iyi besteler ile yapılması lazım. Öteki türlü bir azaba dönüşebiliyor birçoğumuz için. Bu milliyetçilik aslında özellikle İskandinav yöresinde oldukça yaygın bir şekilde sergileniyor. Malum grubun şimşek tanrıları, 8 başlı yaratıklarından falan bahsettiği şarkıları dinlemekten kusma geldiğini hepimiz biliyoruz. Bir bakıma mitolojiyi konu alan şarkı sözlerine sahip grupların anlatacakları hikâyeleri ne zamana kadar devam edecek bu da düşünülmesi gerekecek bir konu.
Bir başka konu ise Türkçe yazılan şarkı sözleri oluyor. Hepimiz şunu kabul edelim bizim ülkeden hiçbir zaman uluslararası arenalarda ana dil ile yapılan şarkılara sahip gruplar yer alamayacak. Çünkü biz ne bir Avrupa ülkesiyiz ne de Metal Müzik ihraç ederek ülke ekonomisine katkı sağlayan İskandinav ülkeleriyiz. O yüzden anadilde şarkı yazmak ne yazık ki sadece ülke içinde belli başlı bir kitleye hitap edecektir. Bunun örneklerini birçok grupla yaşadık diye düşünüyorum. Tulpar’ın bence Türkçe şarkılardan ziyade İngilizce sözlere sahip şarkılar üretmesi gerekmektedir. Hem böylelikle dünyadaki diğer Metal Müzik severler de “bu adamların derdi ne yahu” diyerek şöyle bir göz atabilir. Bunun ülkemizdeki en güçlü örneği “Thrown to The Sun”dı hiç şüphesiz ve şu anda da “Furtherial” bu konuda başı çekiyor. Benden dostlarıma bir öneri, Türkçe şarkı sözü yazmayı bu EP’den sonra bırakmaları yönünde olacak.
EP'nin oldukça kulak dolduran bir tınısı olduğunu söylemiştim. Güm güm yankılanıyor kulağınızda. Bütün enstrümanların kayıt kaliteleri beni oldukça mutlu etti. Oldukça üzerine düşülmüş orası belli. Tayfun’un (gitar) rifflerini çok beğendim. Adam Groove manyağı bir adamdı böylesi Heavy Metal riffleri ile bizleri selamlıyor olması çok güzel olmuş. Elbette arada Groove riffleri de kulaklarımıza geliyor. Bas gitar çalan Furkan dostuma bence biraz daha ihtiyatlı davranmalılar diye düşünüyorum. Zira kendisinin oldukça iyi işler çıkarabilecek bir potansiyele sahip olduğu duyuluyor. Davul konusunda Berk gayet iyi iş çıkarmış. Ben eminim ki bir sonraki albümde bu dostumuz davulu ile daha erotik ilişkiye girecek ve ortalığı yakacaktır. Geldik bu destansı şarkı sözlerini dile getiren solist dostumuz Berk’e. Berk’in sesinde ikilemde kaldım dostlarım. Çünkü brutal vokal yapıyor ve bu her şarkıda aynı şekilde kulaklara gelmiyor. Yani belli bir böğürmeden bahsedemiyorum. Aslında tam bir böğürme de değil. Öfkeli bir ses desek daha yerinde tabir olur sanırım. Değişik bir ses perdesine sahip ve ben bir kez daha yineliyorum, İngilizce yazılmış şarkı sözleri ile bu adam doruğa ulaşır. Daha bir rahatlama hissi veriyor bir defa İngilizce şarkı sözleri. EP 4 şarkıdan oluşuyor fakat süresi biraz kısa geldi bana. Sadece 17 dakika! Tam tadına varacakken EP sona eriyor. Bir de Ep’ye adını veren “Ateş Zamanı” adlı şarkılarında 03:06’ncı dakikada patlama bekliyordum ama başka bir şekilde devam etti şarkı ve hevesim kursağımda kaldı. Oraya biraz hız daha iyi yakışırdı.
Sadede gelecek olursam, ben gayet başarılı buldum EP’yi ve zevkle dinledim. Şu prodüktörlerin artık Metal Müzik’e olan bakış açıları daha iyi olursa Tulpar gibi nice gruplar çıkacak ve bizler de göğsümüzü gere gere bahsedeceğiz onlardan. Tulpar’ın Ateş Zamanı’nı iTunes’tan satın alabilirsiniz ki alın derim hem kulaklarınıza iyilik yapmış olursunuz hem de Tulpar’a destek olmuş olursunuz. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın. Sen de “Hoş Geldin” TULPAR!
Albüm Puanı: 8/10
Önceden beri böyle bir EP hazırlığında olduğunu biliyorum Tulpar’ın. Fakat ne yazık ki ülkemizde bir albüm yapmak özellikle bir Metal albümü yapmak istediğinizde önünüzde sürüsüne bereket engeller ve zorluklar oluyor. Öyle ya da böyle 2018 yılının ilk ayında bizler Ateş Zamanı’nı dinleyebiliyoruz artık. Grubun icra ettiği Metal türü için net bir şekilde Heavy Metal diyebiliriz. Yer yer Groove ve Thrash tınıları da duymak mümkün dostlarım. EP’yi bugün beşinci dinleyişim oluyor ve hala da dinliyorum. Açıkçası arkadaşlarımın yaptığı bir yapıt olunca daha bir heyecanla dinliyorum. İlk şarkıyı oynatmaya başladığımda açıkçası bir çıkış EP’si için böylesine iyi bir prodüksiyon beklemiyordum. Daha orta kararlı bir sounda sahip olur diye düşünmüştüm. Fakat sevgili uçan at ağzıma toynağını vurdu. Doğruyu söylemek gerekirse Türkçülük veya bunun gibi milliyetçilik kokan şarkıları pek seven biri değilim. Böyle bir şey yapılıyorsa da oldukça iyi besteler ile yapılması lazım. Öteki türlü bir azaba dönüşebiliyor birçoğumuz için. Bu milliyetçilik aslında özellikle İskandinav yöresinde oldukça yaygın bir şekilde sergileniyor. Malum grubun şimşek tanrıları, 8 başlı yaratıklarından falan bahsettiği şarkıları dinlemekten kusma geldiğini hepimiz biliyoruz. Bir bakıma mitolojiyi konu alan şarkı sözlerine sahip grupların anlatacakları hikâyeleri ne zamana kadar devam edecek bu da düşünülmesi gerekecek bir konu.
Bir başka konu ise Türkçe yazılan şarkı sözleri oluyor. Hepimiz şunu kabul edelim bizim ülkeden hiçbir zaman uluslararası arenalarda ana dil ile yapılan şarkılara sahip gruplar yer alamayacak. Çünkü biz ne bir Avrupa ülkesiyiz ne de Metal Müzik ihraç ederek ülke ekonomisine katkı sağlayan İskandinav ülkeleriyiz. O yüzden anadilde şarkı yazmak ne yazık ki sadece ülke içinde belli başlı bir kitleye hitap edecektir. Bunun örneklerini birçok grupla yaşadık diye düşünüyorum. Tulpar’ın bence Türkçe şarkılardan ziyade İngilizce sözlere sahip şarkılar üretmesi gerekmektedir. Hem böylelikle dünyadaki diğer Metal Müzik severler de “bu adamların derdi ne yahu” diyerek şöyle bir göz atabilir. Bunun ülkemizdeki en güçlü örneği “Thrown to The Sun”dı hiç şüphesiz ve şu anda da “Furtherial” bu konuda başı çekiyor. Benden dostlarıma bir öneri, Türkçe şarkı sözü yazmayı bu EP’den sonra bırakmaları yönünde olacak.
EP'nin oldukça kulak dolduran bir tınısı olduğunu söylemiştim. Güm güm yankılanıyor kulağınızda. Bütün enstrümanların kayıt kaliteleri beni oldukça mutlu etti. Oldukça üzerine düşülmüş orası belli. Tayfun’un (gitar) rifflerini çok beğendim. Adam Groove manyağı bir adamdı böylesi Heavy Metal riffleri ile bizleri selamlıyor olması çok güzel olmuş. Elbette arada Groove riffleri de kulaklarımıza geliyor. Bas gitar çalan Furkan dostuma bence biraz daha ihtiyatlı davranmalılar diye düşünüyorum. Zira kendisinin oldukça iyi işler çıkarabilecek bir potansiyele sahip olduğu duyuluyor. Davul konusunda Berk gayet iyi iş çıkarmış. Ben eminim ki bir sonraki albümde bu dostumuz davulu ile daha erotik ilişkiye girecek ve ortalığı yakacaktır. Geldik bu destansı şarkı sözlerini dile getiren solist dostumuz Berk’e. Berk’in sesinde ikilemde kaldım dostlarım. Çünkü brutal vokal yapıyor ve bu her şarkıda aynı şekilde kulaklara gelmiyor. Yani belli bir böğürmeden bahsedemiyorum. Aslında tam bir böğürme de değil. Öfkeli bir ses desek daha yerinde tabir olur sanırım. Değişik bir ses perdesine sahip ve ben bir kez daha yineliyorum, İngilizce yazılmış şarkı sözleri ile bu adam doruğa ulaşır. Daha bir rahatlama hissi veriyor bir defa İngilizce şarkı sözleri. EP 4 şarkıdan oluşuyor fakat süresi biraz kısa geldi bana. Sadece 17 dakika! Tam tadına varacakken EP sona eriyor. Bir de Ep’ye adını veren “Ateş Zamanı” adlı şarkılarında 03:06’ncı dakikada patlama bekliyordum ama başka bir şekilde devam etti şarkı ve hevesim kursağımda kaldı. Oraya biraz hız daha iyi yakışırdı.
Sadede gelecek olursam, ben gayet başarılı buldum EP’yi ve zevkle dinledim. Şu prodüktörlerin artık Metal Müzik’e olan bakış açıları daha iyi olursa Tulpar gibi nice gruplar çıkacak ve bizler de göğsümüzü gere gere bahsedeceğiz onlardan. Tulpar’ın Ateş Zamanı’nı iTunes’tan satın alabilirsiniz ki alın derim hem kulaklarınıza iyilik yapmış olursunuz hem de Tulpar’a destek olmuş olursunuz. Bir sonraki yazıda görüşene dek hoşça kalın. Sen de “Hoş Geldin” TULPAR!
Albüm Puanı: 8/10
Yorumlar
Yorum Gönder