Merhaba dostlarım karlı bir cumartesi gününden hepinizi
selamlıyorum. Dışarıda kar kış olabilir, ben içeride olduğum sürece sıkıntı
yok. Çünkü sizlere muhteşem bir albümden bahsetmek için klavyenin başına
oturmam gerekiyordu. Bunun için güzel bir yer buldum kendime ve şu anda büyük
bir gazla bu albüm incelemesini yazıyorum. 1990 yılından bu yana Metal
camiasında yer alan “HATE”i yeni keşfettiğim için yine bir utanç yaşıyorum.
Çünkü bu insan azmanları son zamanlarda dinlediğim en çarpıcı gruplardan biri
oldu. Dinledikçe Hate beni benden aldı desem yeridir. Bu yıl çıkardıkları “Tremendum”
adlı şaheserlerinden bahsedeceğim size grubun. Sağlam bir yere oturun. Zira bu
albüm balyoz etkisi yaratabilir.
Dün yazmış olduğum Left to the Wolves oldukça iyi bir grup olmasına rağmen yeni bir grup olmanın acemiliğine sahipti. Zaten kendilerinin daha gelişime açık olduğunu söylemiştim. Kendileri umut verici bir grup bundan yana hiç şüphe yok. Fakat Hate’e geldiğimiz zaman ise işler tam bir pislik yuvasına dönüşüyor. Adamlar zaten Black ve Death Metal’in bütün leş yanlarını iyice özümsemişler. Zaten Tremendum bunun en büyük kanıtı niteliğinde. Behemoth’tan sonra Polonya’nın bir başka şeytan tohumu grubu olan Hate’i dinledikçe bu sert müziğe neden bu kadar tutkulu olduğumu anlıyorum dostlarım. Çünkü Black ve Death Metal’de yaratılmak istenen bir atmosfer oluyor ve bu atmosferi çoğu grup öyle muhteşem bir şekilde albümlerinde veriyorlar ki dinleyenlerine, biz münafıklara sadece hayran olmak kalıyor.
Grubun 10. Albümü olan Tremendum harikulade bir prodüksiyona sahip. Bizlere vermek istedikleri o karanlık ve leş atmosferi sapına kadar veriyorlar. Üstelik bunları sadece gitarlar ve iblis bir vokal ile başarıyorlar. Yani ekstra enstrümanlara gerek duyulmadan da dehşeti tattırabiliyorlar bu Polonyalı kafirler. Ben Hate’de oldukça fazla Behemoth izleri gördüm ve duydum dostlarım. Memleketlisi diye galiba böyle benzerlikleri gösteriyorlar. Şaka bir yana Hate ve Behemoth tarz olarak oldukça fazla benziyorlar. Belki bundan dolayı da bu gruba hayran olmuş olabilirim. Zira Behemoth da benim için vazgeçilmez gruplar arasındadır. Tremendum muhteşem atmosferini elbette yine aynı muhteşemlikte yazılmış gitar rifflerine borçlu. Oldukça hırçın ve öfkeli gitar riffleri bu albümü bezemiş dostlarım. Böylelikle Hate bizlere nefretinin ne derece yoğun olduğunu tattırmış oluyor. Bu kadar sinir bünyeye zarar ama haberiniz olsun şeker abiler. Tremendum da en büyük patlamayı yapan bana göre davulun başındaki ahlaksızlık timsali “Pavulon” lakaplı dostumuz. Tam bir öküz bozması gibi davulunu çalıyor ve Tremendum’un çıtasını daha da yukarılara çıkarıyor. Vokal de yine beni mutlu eden bir başka unsur oldu Tremendum’da. Böğüren abileri genelde çok seviyorum zaten ve “ATF Sinner” lakabı ile ne kadar şirin bir insan olduğunu bir kez daha gözler önüne seren arkadaşımızın tok bir ses ile şarkıları böğürmesine hayran kaldım. Bu arada bu ATF Sinner lakaplı elemanın adı ise “Adam”. Hayır, yani Behemoth ile bu kadar da benzerlik olmaz ki (Nergal’in de adı Adam ondan dolayı)!
Hate'in Tremendum’u 10 şarkıdan oluşuyor (bonus tracksiz versiyonu) ve yaklaşık 50 dakikalık bir süresi var. Bu 50 dakikalık sürenin tek saniyesi bile sizleri mutsuz etmiyor. Ben albümü dinledikçe adeta kendimden geçtim. Resmen gözlerim ışıldadı bu ruhsuz kafirleri dinlerken. Hate, elinden gelenin en iyisini Tremendum’da yapmış. Bizim yapmamız gereken ise kulaklıklarımızı takıp bu karanlık diyarın yapıtını dinlemek oluyor. Mutlaka dinlemeniz gereken bir albüm olduğunu söyleyerek şimdilik sizlere veda ediyorum dostlarım. Hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Dün yazmış olduğum Left to the Wolves oldukça iyi bir grup olmasına rağmen yeni bir grup olmanın acemiliğine sahipti. Zaten kendilerinin daha gelişime açık olduğunu söylemiştim. Kendileri umut verici bir grup bundan yana hiç şüphe yok. Fakat Hate’e geldiğimiz zaman ise işler tam bir pislik yuvasına dönüşüyor. Adamlar zaten Black ve Death Metal’in bütün leş yanlarını iyice özümsemişler. Zaten Tremendum bunun en büyük kanıtı niteliğinde. Behemoth’tan sonra Polonya’nın bir başka şeytan tohumu grubu olan Hate’i dinledikçe bu sert müziğe neden bu kadar tutkulu olduğumu anlıyorum dostlarım. Çünkü Black ve Death Metal’de yaratılmak istenen bir atmosfer oluyor ve bu atmosferi çoğu grup öyle muhteşem bir şekilde albümlerinde veriyorlar ki dinleyenlerine, biz münafıklara sadece hayran olmak kalıyor.
Grubun 10. Albümü olan Tremendum harikulade bir prodüksiyona sahip. Bizlere vermek istedikleri o karanlık ve leş atmosferi sapına kadar veriyorlar. Üstelik bunları sadece gitarlar ve iblis bir vokal ile başarıyorlar. Yani ekstra enstrümanlara gerek duyulmadan da dehşeti tattırabiliyorlar bu Polonyalı kafirler. Ben Hate’de oldukça fazla Behemoth izleri gördüm ve duydum dostlarım. Memleketlisi diye galiba böyle benzerlikleri gösteriyorlar. Şaka bir yana Hate ve Behemoth tarz olarak oldukça fazla benziyorlar. Belki bundan dolayı da bu gruba hayran olmuş olabilirim. Zira Behemoth da benim için vazgeçilmez gruplar arasındadır. Tremendum muhteşem atmosferini elbette yine aynı muhteşemlikte yazılmış gitar rifflerine borçlu. Oldukça hırçın ve öfkeli gitar riffleri bu albümü bezemiş dostlarım. Böylelikle Hate bizlere nefretinin ne derece yoğun olduğunu tattırmış oluyor. Bu kadar sinir bünyeye zarar ama haberiniz olsun şeker abiler. Tremendum da en büyük patlamayı yapan bana göre davulun başındaki ahlaksızlık timsali “Pavulon” lakaplı dostumuz. Tam bir öküz bozması gibi davulunu çalıyor ve Tremendum’un çıtasını daha da yukarılara çıkarıyor. Vokal de yine beni mutlu eden bir başka unsur oldu Tremendum’da. Böğüren abileri genelde çok seviyorum zaten ve “ATF Sinner” lakabı ile ne kadar şirin bir insan olduğunu bir kez daha gözler önüne seren arkadaşımızın tok bir ses ile şarkıları böğürmesine hayran kaldım. Bu arada bu ATF Sinner lakaplı elemanın adı ise “Adam”. Hayır, yani Behemoth ile bu kadar da benzerlik olmaz ki (Nergal’in de adı Adam ondan dolayı)!
Hate'in Tremendum’u 10 şarkıdan oluşuyor (bonus tracksiz versiyonu) ve yaklaşık 50 dakikalık bir süresi var. Bu 50 dakikalık sürenin tek saniyesi bile sizleri mutsuz etmiyor. Ben albümü dinledikçe adeta kendimden geçtim. Resmen gözlerim ışıldadı bu ruhsuz kafirleri dinlerken. Hate, elinden gelenin en iyisini Tremendum’da yapmış. Bizim yapmamız gereken ise kulaklıklarımızı takıp bu karanlık diyarın yapıtını dinlemek oluyor. Mutlaka dinlemeniz gereken bir albüm olduğunu söyleyerek şimdilik sizlere veda ediyorum dostlarım. Hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder