Merhaba dostlarım bugün sizlerle Black Sabbath albüm inceleme
serisine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Black Sabbath serisi de biraz
kendini ağırdan satan bir seri oldu. Albüm incelemelerinin aralarındaki süreler
oldukça uzun, bunu biliyorum. Fakat böyle sanki daha iyi oluyor. Düşünsenize
haftanın 3 günü Black Sabbath albümlerini sitede görüyorsunuz. Sıkıcı olur bir
defa. Böyle de zeytinyağı gibi üste çıkarım. Aranızdan bir babayiğit çıkıp “sensin
sıkıcı” diyebilir. Haklı zaten o konuda. Lafı daha fazla uzatmadan isterseniz
şimdi inceleyeceğim albüm olan “Never Say Die” adlı Black Sabbath şaheserine
geçelim.
Yukarıda şaheser dedim ya onu çok fazla dikkate almayın. Başka bir kelime bulamadım. İki defa albüm kelimesinin bir cümlede geçmesini istemediğimden onu yazdım. Black Sabbath’ın albümüne geçmeden önce sizle küçük bir dramımı paylaşmak istiyorum. 28 Eylül 2017 tarihinde Black Sabbath’ın The End adlı Belgesel ve Konser sentezli filmi özel gösterim olarak 3 Büyük şehirde gösterime girdi. Yani geçtiğimiz Perşembe Black Sabbath belli sinemalarda özel gösterimde vizyondaydı. Ben de bunu unutup günlük hayatıma devam ettim. Şu an öylesine bedbaht bir haldeyim ki bu albümü yazarken tahmin dahi edemezsiniz dostlarım. Telafisi olmayan bir unutkanlıktan sonra albümün içine inelim.
Never Say Die albümü Black Sabbath’ın tarzının Heavy Metal’den Occult Rock ve Psychedelic Rock’a kaydığı curcunadan olan bir albümü dostlarım. Yani grubun farklı şeyler deneyerek yollarına devam ettiği dönemde kayda alınmış bir albüm dostlarım. Özellikle klavye kullanımının oldukça yoğun olduğu albümlerinden biridir Never Say Die. Bu yoğun klavye kullanımının yanında daha melodik bir albümdür kendileri. Zaten Black Sabbath’ın diskografisine şöyle bir göz atarsanız albümlerin git gide daha soft olduğunu görürsünüz, duyarsınız. 1978 yılında piyasaya çıkmış olan Never Say Die grubun kuruluşundan bu yana aynı kadro ile yarattıkları son albümleri olmuştur. Hatta Ozzy 2013 yılına kadar (13 albümü ile geri dönmüştü) Black Sabbath’ın yanına yöresine uğramamıştır. Bunun esas nedeni tabi ki Ozzy’nin ele avuca sığmaz pisliğin teki olmasıdır.
Never Say Die, bana göre ortalama bir kalitede olan Black Sabbath albümüdür dostlarım. Heavy Metal ilahlarının git gide tarzlarını oldukça yumuşatmaları hatta Rock tarzında şarkılar duyduğumuzda sevinmemize yol açtığı albümlerinden biri de Never Say Die albümüdür dostlarım. Evet, Rock ve Hard Rock albümünden bahsediyoruz burada ondan yana bir sıkıntı yok. Albümün zaten genel havası da o yönde. Fakat ister inanın ister inanmayın ben Never Say Die’ı dinlerken “Blues ve Jazz” tınıları da duyuyorum dostlarım. Bunu duymak elbette bu albümü kötü yapmaz fakat bilirsiniz dostlarım Paranoid ve Black Sabbath albümlerine tapan biri olarak en azından biraz da bu albümlerin tarzına doğru kayılmasını isterdi gönül. Albümde yer alan 9 şarkı da oldukça keyifli şarkılar dostlarım. Her ne kadar sert şarkı duyamazsanız da, Black Sabbath eseri dinliyor olmak bile insanda başka bir haz yaratıyor.
Albümü prodüksiyon açısından çok fazla ele almaya gerek olmadığını düşünüyorum dostlarım. Malum yıl 1978 ve elde olanın en iyisini zaten Sabbath kulanıyordur o dönemde. Malum adamlar Tanrı ile eş değer görülüyor Rock camiasında. Iommi ise yine harikulade rifflere imza atmış dostlarım. Zaten Sabbath’ın böylesine yıkıcı olmasının en büyük nedeni de bu adam değil mi? Gezeer’ın bas performansını en çok beğendiğim albümlerinden biri oldu Black Sabbath’ın. Kulaklarım bayram etti. Ozzy’nin sesine diyecek bir laf yok zaten. Benim için gelmiş geçmiş en iyi vokallerden biridir hala kendisi. Nitekim 13 albümünde de o yaşına ve kullandığı, içtiği onca zerzevata rağmen muhteşem bir vokal performansı sergilemiştir. Never Say Die için söyleyeceğim şeyler bu kadar dostlarım. Bir de unutmadan bu albümleri de yine milyonlar satmış ve platin albüm ödüllerini toplamıştır grubun. Şaşırdık mı? Hoşça kalın dostlarım!
Albüm Puanı: 8/10
Yukarıda şaheser dedim ya onu çok fazla dikkate almayın. Başka bir kelime bulamadım. İki defa albüm kelimesinin bir cümlede geçmesini istemediğimden onu yazdım. Black Sabbath’ın albümüne geçmeden önce sizle küçük bir dramımı paylaşmak istiyorum. 28 Eylül 2017 tarihinde Black Sabbath’ın The End adlı Belgesel ve Konser sentezli filmi özel gösterim olarak 3 Büyük şehirde gösterime girdi. Yani geçtiğimiz Perşembe Black Sabbath belli sinemalarda özel gösterimde vizyondaydı. Ben de bunu unutup günlük hayatıma devam ettim. Şu an öylesine bedbaht bir haldeyim ki bu albümü yazarken tahmin dahi edemezsiniz dostlarım. Telafisi olmayan bir unutkanlıktan sonra albümün içine inelim.
Never Say Die albümü Black Sabbath’ın tarzının Heavy Metal’den Occult Rock ve Psychedelic Rock’a kaydığı curcunadan olan bir albümü dostlarım. Yani grubun farklı şeyler deneyerek yollarına devam ettiği dönemde kayda alınmış bir albüm dostlarım. Özellikle klavye kullanımının oldukça yoğun olduğu albümlerinden biridir Never Say Die. Bu yoğun klavye kullanımının yanında daha melodik bir albümdür kendileri. Zaten Black Sabbath’ın diskografisine şöyle bir göz atarsanız albümlerin git gide daha soft olduğunu görürsünüz, duyarsınız. 1978 yılında piyasaya çıkmış olan Never Say Die grubun kuruluşundan bu yana aynı kadro ile yarattıkları son albümleri olmuştur. Hatta Ozzy 2013 yılına kadar (13 albümü ile geri dönmüştü) Black Sabbath’ın yanına yöresine uğramamıştır. Bunun esas nedeni tabi ki Ozzy’nin ele avuca sığmaz pisliğin teki olmasıdır.
Never Say Die, bana göre ortalama bir kalitede olan Black Sabbath albümüdür dostlarım. Heavy Metal ilahlarının git gide tarzlarını oldukça yumuşatmaları hatta Rock tarzında şarkılar duyduğumuzda sevinmemize yol açtığı albümlerinden biri de Never Say Die albümüdür dostlarım. Evet, Rock ve Hard Rock albümünden bahsediyoruz burada ondan yana bir sıkıntı yok. Albümün zaten genel havası da o yönde. Fakat ister inanın ister inanmayın ben Never Say Die’ı dinlerken “Blues ve Jazz” tınıları da duyuyorum dostlarım. Bunu duymak elbette bu albümü kötü yapmaz fakat bilirsiniz dostlarım Paranoid ve Black Sabbath albümlerine tapan biri olarak en azından biraz da bu albümlerin tarzına doğru kayılmasını isterdi gönül. Albümde yer alan 9 şarkı da oldukça keyifli şarkılar dostlarım. Her ne kadar sert şarkı duyamazsanız da, Black Sabbath eseri dinliyor olmak bile insanda başka bir haz yaratıyor.
Albümü prodüksiyon açısından çok fazla ele almaya gerek olmadığını düşünüyorum dostlarım. Malum yıl 1978 ve elde olanın en iyisini zaten Sabbath kulanıyordur o dönemde. Malum adamlar Tanrı ile eş değer görülüyor Rock camiasında. Iommi ise yine harikulade rifflere imza atmış dostlarım. Zaten Sabbath’ın böylesine yıkıcı olmasının en büyük nedeni de bu adam değil mi? Gezeer’ın bas performansını en çok beğendiğim albümlerinden biri oldu Black Sabbath’ın. Kulaklarım bayram etti. Ozzy’nin sesine diyecek bir laf yok zaten. Benim için gelmiş geçmiş en iyi vokallerden biridir hala kendisi. Nitekim 13 albümünde de o yaşına ve kullandığı, içtiği onca zerzevata rağmen muhteşem bir vokal performansı sergilemiştir. Never Say Die için söyleyeceğim şeyler bu kadar dostlarım. Bir de unutmadan bu albümleri de yine milyonlar satmış ve platin albüm ödüllerini toplamıştır grubun. Şaşırdık mı? Hoşça kalın dostlarım!
Albüm Puanı: 8/10
Yorumlar
Yorum Gönder