Merhaba dostlarım bugün size yeni bir albümden bahsedeceğim. Benim
çok severek dinlediğim Satyricon’un merakla beklediğim albümü “Deep Calleth
Upon Deep” 3 gündür ellerimde ve her boş vaktimde albümü kulaklarıma misafir
ettim. Satyricon’un yaptığı Black Metal aslına bakarsanız pek alışık olduğumuz
bir Black Metal türü olmamaya başladı. Ne zamandan itibaren? Bana göre kendi
adlarını verdikleri Satyricon albümünden itibaren. Orada daha bir melodik
tabanlı ve aynı zamanda daha depresif bir albüme tanıklık ettik. Peki, Deep
Calleth Upon Deep nasıl bir albüm?
Öncelikle albüm kapağından başlamak istiyorum. Gördüğüm en berbat albüm kapaklarından biri de Satyricon’un Deep Calleth Upon Deep’i için seçtikleri resim oldu. Ben gerçekten anlayamıyorum, gözlerinde mi bir bozukluk oluyor ne oluyor bazı grupların. Israrla berbat albüm kapakları ile taçlandırıyorlar albümlerini. Ben de artık şöyle bir varsayım da oluşmaya başladı, albüm kapak resmi çirkin albümün içeriği de çok etkileyici olmaz diye kendi kendime hüküm veriyorum. Fakat işin garibi bu zamana kadar öyle düşündüğüm albümlerin içleri de gerçekten o derece çirkin oldu. Deep Calleth Upon Deep ise geleneği bozmuyor maalesef. Satyricon’un stüdyoya kapanma sürecinden bu yana dehşet bir merakla Satyr’in neler ortaya çıkaracağını düşündüm. Frost için pek bir şey düşünmeye gerek yok zaten adam hayvan gibi çalıyor davulunu. Grup 1 ay önce albümden bir şarkı yayınladı. Albüme adını verdikleri şarkıyı yayınladılar hem de. Hemen kulaklıklarımı kulağıma geçirdim ve oynat tuşuna bastım. Herhalde yakın zamanda hiçbir grupta böylesine hayal kırıklığına uğradığımı sanmıyorum. Slayer’ın Repentless’ını da hemen almıştım ve aynı düş kırıklığını Slayer’da da yaşamıştım.
Evet, Satyricon 2013 yılında çıkardığı Satyricon adlı albümlerinde belli bir şekilde melodikleşmeyi seçmiş ve albümün hepsine onu yaymıştı. Fakat albümün içinde en azından bir iki şarkı sizleri yakalıyordu. Örneğin bir “Noctrunal Flare”i dinlerken kafa sallayabiliyordunuz. Deep Calleth Upon Deep’de ise öylesine düşük bir tempo seçmiş ki grup gerçekten neden diye sorup duruyorsunuz. Now, Diabolical Now gibi bir albümle gelmelerini çok isterdim grubun açıkçası. Önceki albümleri gibi çok agresif bir albümle gelmeyeceklerini biliyordum ama böylesine bayık bir albümün kollarına bizleri atacağını da düşünmüyordum dostlarım. Bir de ben şunu fark ettim, Satyr bu albüm için sanki riff bulamamış gibi bir hava estiriyor dostlarım. Yani yazdığı riffler öylesine cılız ki “ne lan bu” diyorsunuz. Olabildiğince gamlara yüklenmiş. Böylelikle “bakın ben nasıl yetenekli adamım” demeyi mi amaçlamış acaba. Melodi olarak evet olabildiğince bir şeyler yapmaya çalışmış fakat ne yazık ki Satyr’in şu ana kadar yarattığı en kötü riffler silsilesi olmuş.
Hayır, bir de albümde 8 şarkı var. Yani öyle oldukça çok şarkıdan oluşan bir albümde değil. Hatta albümün süresi 43 dakika. Yani süre olarak da ortalama bir süreye sahip. Açıkçası bana zorlama bir albüm olmuş gibi geldi dostlarım. Neredeyse 5 yıl olacak yeni albüm yapmayalı deyip yapılmış bir albüm edası taşıyor Deep Calleth Upon Deep. Albümü her dinlediğimde bu defa en azından 1 şarkıyı seveceğim diye kendimi şartlamama rağmen ne yazık ki sevemedim dostlarım. Bir de stüdyo kalitesi olarak da öyle efsane değil. Özellikle davul kayıtları beni pek mutlu etmedi. Frost’un sevdiği bir tını aslında bu kayıt tınısı fakat en azından bu albüm için olmamış. Satyricon albümlerinde kulağı çok tırmalamıyordu en azından. Satyricon’un sesi ise normal düzeyde dostlarım. Zaten Satyr’in sesi hiçbir zaman öyle üst düzey ekstrem bir çığırtkan ses olmadı. Bir de şarkıların bir kaçında “aaaağğğğ” diye ağıt yakan dayı var. Olmamış abi olmamış o! Norveç Korosu ile gerçekleştirdiği efsane konserdeki gibi bir şeyler yapmak istemiş ama 1 kişi ile o iş olur mu hiç?
Albümün maalesef bana göre hiç elle tutulur bir yanı yok. Deep Calleth Upon Deep de yine benim boşuna para verdiğim bir albüm oldu. Olsun. Bir de Dissonant adlı şarkılarının introsunda 8 saniyelik bir saksafonun introya eşlik ettiği bir bölüm var. Hah işte ona denk geldiğinizde mutlaka gülün. Ben çok güldüm. Söyleyeceklerim bu kadar dostlarım. Satyr’in hatrına değil tamamen Frost’un hatrına albüme aşağıdaki puanı verdim dostlarım. Hoşça kalın!
Albüm Puanı: 5/10
Öncelikle albüm kapağından başlamak istiyorum. Gördüğüm en berbat albüm kapaklarından biri de Satyricon’un Deep Calleth Upon Deep’i için seçtikleri resim oldu. Ben gerçekten anlayamıyorum, gözlerinde mi bir bozukluk oluyor ne oluyor bazı grupların. Israrla berbat albüm kapakları ile taçlandırıyorlar albümlerini. Ben de artık şöyle bir varsayım da oluşmaya başladı, albüm kapak resmi çirkin albümün içeriği de çok etkileyici olmaz diye kendi kendime hüküm veriyorum. Fakat işin garibi bu zamana kadar öyle düşündüğüm albümlerin içleri de gerçekten o derece çirkin oldu. Deep Calleth Upon Deep ise geleneği bozmuyor maalesef. Satyricon’un stüdyoya kapanma sürecinden bu yana dehşet bir merakla Satyr’in neler ortaya çıkaracağını düşündüm. Frost için pek bir şey düşünmeye gerek yok zaten adam hayvan gibi çalıyor davulunu. Grup 1 ay önce albümden bir şarkı yayınladı. Albüme adını verdikleri şarkıyı yayınladılar hem de. Hemen kulaklıklarımı kulağıma geçirdim ve oynat tuşuna bastım. Herhalde yakın zamanda hiçbir grupta böylesine hayal kırıklığına uğradığımı sanmıyorum. Slayer’ın Repentless’ını da hemen almıştım ve aynı düş kırıklığını Slayer’da da yaşamıştım.
Evet, Satyricon 2013 yılında çıkardığı Satyricon adlı albümlerinde belli bir şekilde melodikleşmeyi seçmiş ve albümün hepsine onu yaymıştı. Fakat albümün içinde en azından bir iki şarkı sizleri yakalıyordu. Örneğin bir “Noctrunal Flare”i dinlerken kafa sallayabiliyordunuz. Deep Calleth Upon Deep’de ise öylesine düşük bir tempo seçmiş ki grup gerçekten neden diye sorup duruyorsunuz. Now, Diabolical Now gibi bir albümle gelmelerini çok isterdim grubun açıkçası. Önceki albümleri gibi çok agresif bir albümle gelmeyeceklerini biliyordum ama böylesine bayık bir albümün kollarına bizleri atacağını da düşünmüyordum dostlarım. Bir de ben şunu fark ettim, Satyr bu albüm için sanki riff bulamamış gibi bir hava estiriyor dostlarım. Yani yazdığı riffler öylesine cılız ki “ne lan bu” diyorsunuz. Olabildiğince gamlara yüklenmiş. Böylelikle “bakın ben nasıl yetenekli adamım” demeyi mi amaçlamış acaba. Melodi olarak evet olabildiğince bir şeyler yapmaya çalışmış fakat ne yazık ki Satyr’in şu ana kadar yarattığı en kötü riffler silsilesi olmuş.
Hayır, bir de albümde 8 şarkı var. Yani öyle oldukça çok şarkıdan oluşan bir albümde değil. Hatta albümün süresi 43 dakika. Yani süre olarak da ortalama bir süreye sahip. Açıkçası bana zorlama bir albüm olmuş gibi geldi dostlarım. Neredeyse 5 yıl olacak yeni albüm yapmayalı deyip yapılmış bir albüm edası taşıyor Deep Calleth Upon Deep. Albümü her dinlediğimde bu defa en azından 1 şarkıyı seveceğim diye kendimi şartlamama rağmen ne yazık ki sevemedim dostlarım. Bir de stüdyo kalitesi olarak da öyle efsane değil. Özellikle davul kayıtları beni pek mutlu etmedi. Frost’un sevdiği bir tını aslında bu kayıt tınısı fakat en azından bu albüm için olmamış. Satyricon albümlerinde kulağı çok tırmalamıyordu en azından. Satyricon’un sesi ise normal düzeyde dostlarım. Zaten Satyr’in sesi hiçbir zaman öyle üst düzey ekstrem bir çığırtkan ses olmadı. Bir de şarkıların bir kaçında “aaaağğğğ” diye ağıt yakan dayı var. Olmamış abi olmamış o! Norveç Korosu ile gerçekleştirdiği efsane konserdeki gibi bir şeyler yapmak istemiş ama 1 kişi ile o iş olur mu hiç?
Albümün maalesef bana göre hiç elle tutulur bir yanı yok. Deep Calleth Upon Deep de yine benim boşuna para verdiğim bir albüm oldu. Olsun. Bir de Dissonant adlı şarkılarının introsunda 8 saniyelik bir saksafonun introya eşlik ettiği bir bölüm var. Hah işte ona denk geldiğinizde mutlaka gülün. Ben çok güldüm. Söyleyeceklerim bu kadar dostlarım. Satyr’in hatrına değil tamamen Frost’un hatrına albüme aşağıdaki puanı verdim dostlarım. Hoşça kalın!
Albüm Puanı: 5/10
Yorumlar
Yorum Gönder