Merhabalar dostlarım güzel bir günden herkesi selamlıyorum. Bugün
sizler için 2 albüm kritiği yazısı yayınlayacağım onlardan ilki işte tam
burada. “Svart Crown” adlı Fransız Black ve Death Metal grubunun bu yıl
piyasaya sürdüğü albümü olan “Abreaction” bugünkü ilk konuğum oluyor. Black
Metal albümleri ile dolu bir hafta geçiriyorum. Bundan dolayı oldukça memnunum
dostlarım. Sizler de seviyorsunuz biliyorum. Hadi hadi itiraf edin sessizce.
Bugün yayınlayacağım 2 albüm kritiğinden sonra birkaç gün daha siteye yazı yazamayacağım dostlarım. Bundan dolayı oldukça yoğun bir şekilde yazdım bu hafta. Sizlere dinlediğim güzel albümlerden bahsetmek her zaman beni çok mutlu ediyor. Şimdi isterseniz gelin Svart Crown’u nasıl bulduğum ile başlayalım hikayeye. Aslında benim keşif hikayelerim genellikle benzer oluyor birbirleriyle. Tahmin edeceğiniz üzere bu albümü de yine çevrimiçi müzik platformunda gezinirken keşfettim dostlarım. Dinlemeye değer bulduğum için de sizlerle paylaşmak istedim. Özellikle Fransız olmaları da benim gönlümü çalan bir diğer etken oldu. Fransızların Metal dünyasındaki inanılmaz yükselişi gerçekten hayret verici dostlarım. Özellikle Black Metal konusunda bu ülkenin grupları bu türün oldukça fazla hakkını veriyor dostlarım. Ben üniversitedeyken böylesine yoğun bir Fransız Metal gruplarının akımını bilmiyordum. Fransızca Öğretmenliği mezunu olmama rağmen hem de. Gerçi bunda bizlere Fransız pop şarkıcılarından sürekli bahsediliyor olmasının etkisi var elbette. Hal böyle olunca siz de demek ki Fransa’dan öyle çok Metal grubu çıkmıyor diye düşünüyorsunuz. En bilinenlerden biri olan Gojira’yı biliyordum ben de işte. Neyse yine çenem düştü. Şimdi Svart Crown’un Abreaction albümüne bir göz atalım.
2004 yılından bu yana gürültülü müzik icra eden Svart Crown benim beğenimi kazanan bir başka Black Metal gruplarından biri oldu dostlarım. Black Metal’i hafif Avant-garde tınılarla da bezendirmeleri tabi ki benim kalbimi çalmalarında önemli bir rol oynadı. Malumunuz ölümüne Deathspell Omega hayranı olduğumdan onlar gibi müzik icra etmeye çalışanları gözlerim parlayarak dinliyorum. Abreaction ise benim oldukça yeterli bulduğum albümlerden biri oldu dostlarım. Öyle üst düzey bir albüm olduğunu söyleyemem ama dinleyene oldukça yeterli gelecek bir albüm olduğunu gönül rahatlığı ile ifade edebilirim. Albüm prodüksiyon olarak benim için oldukça yeterli geldi. Evet, çok iyi bir prodüksiyon ile kaydedildiğini söyleyemem sizlere ama öyle kötü bir işin de ortada olduğu söylenemez. Prodüksiyon açısından da yine yeterli bir albüm Abreaction. Black Metal’de var olan o gürültüyü oldukça fazla hissediyorsunuz. Ben bu yönünü açıkçası beğendim. Adamlar açık açık belli etmiş bizden herhangi bir yumuşak tını beklemeyin diye. Albüm için yazılan riffler ise esas albümün vurucu noktalarından biri dostlarım. Önceki albümlerde bahsettiğim tek düzelik bu albüm de yok işte. Oldukça kompleks rifflere de yer verilmiş olması Abreaction’unun insana daha fazla haz veren bir albüm olmasını sağlamış. Bunun en büyük nedenlerinden biri yukarıda da bahsettiğim o Avant-garde tınılar işte dostlarım. Davul, bas ve gitarların muazzam birlikteliğine tanıklık ettim ben bu albümde. Eminim ki sizler de bu harikulade senteze şahitlik edeceksiniz benim gibi. Vokal konusunda da yine benim oldukça beğenimi kazandı Svart Crown. Jean-Baptiste Le Bail’in o güçlü sesini çok beğendim dostlarım. Balyoz gibi sesi var adamın. Kulaklarınızda çınlıyor böğürmesi.
Albümde beğenmediğim daha doğrusu daha az beğendiğim nokta kayıt kalitesi oldu işte dostlarım. Evet, gürültülü kayıtları severim ama bunda sanki çok iyi olmamış. Bence bir tık daha iyi bir prodüksiyon ayarlaması yapılsaydı işte o zaman Abreaction tam puanlık bir albüm olurdu. Bunun yanı sıra albümde yaratılmak istenen o muhteşem atmosfer de çok iyi bir şekilde yaratılmış dostlarım. Öyle boş bir albüm dinletmiyoruz size diyor Svart Crown. Özellikle “Tentacion” adlı enstrümantal şarkıları bana sorarsanız albümdeki atmosferin özeti niteliğinde. Albümde 11 şarkı yer alıyor ve albümün toplam süresi ise yaklaşık 55 dakika dostlarım. Yani oldukça dinlenebilirliği yüksek bir albüm Abreaction. Zaten albümü baştan sona ben 4 kere dinledim ve hiç birinde de sıkılmadım dostlarım. Açık bir şekilde görülen Deathspell Omega benzerliğinden dolayı beni baya sardı albüm dostlarım. Sizlere de şiddetle tavsiye edeceğim albümlerden biri oldu bu albüm. Mutlaka kulak vermelisiniz dostlarım. Dinlemezseniz pişman olabilirsiniz. Benim müzik kütüphanemdeki yerini çoktan aldı bile dostlarım. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar bir sonraki albüm kritik yazısında görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 9/10
Bugün yayınlayacağım 2 albüm kritiğinden sonra birkaç gün daha siteye yazı yazamayacağım dostlarım. Bundan dolayı oldukça yoğun bir şekilde yazdım bu hafta. Sizlere dinlediğim güzel albümlerden bahsetmek her zaman beni çok mutlu ediyor. Şimdi isterseniz gelin Svart Crown’u nasıl bulduğum ile başlayalım hikayeye. Aslında benim keşif hikayelerim genellikle benzer oluyor birbirleriyle. Tahmin edeceğiniz üzere bu albümü de yine çevrimiçi müzik platformunda gezinirken keşfettim dostlarım. Dinlemeye değer bulduğum için de sizlerle paylaşmak istedim. Özellikle Fransız olmaları da benim gönlümü çalan bir diğer etken oldu. Fransızların Metal dünyasındaki inanılmaz yükselişi gerçekten hayret verici dostlarım. Özellikle Black Metal konusunda bu ülkenin grupları bu türün oldukça fazla hakkını veriyor dostlarım. Ben üniversitedeyken böylesine yoğun bir Fransız Metal gruplarının akımını bilmiyordum. Fransızca Öğretmenliği mezunu olmama rağmen hem de. Gerçi bunda bizlere Fransız pop şarkıcılarından sürekli bahsediliyor olmasının etkisi var elbette. Hal böyle olunca siz de demek ki Fransa’dan öyle çok Metal grubu çıkmıyor diye düşünüyorsunuz. En bilinenlerden biri olan Gojira’yı biliyordum ben de işte. Neyse yine çenem düştü. Şimdi Svart Crown’un Abreaction albümüne bir göz atalım.
2004 yılından bu yana gürültülü müzik icra eden Svart Crown benim beğenimi kazanan bir başka Black Metal gruplarından biri oldu dostlarım. Black Metal’i hafif Avant-garde tınılarla da bezendirmeleri tabi ki benim kalbimi çalmalarında önemli bir rol oynadı. Malumunuz ölümüne Deathspell Omega hayranı olduğumdan onlar gibi müzik icra etmeye çalışanları gözlerim parlayarak dinliyorum. Abreaction ise benim oldukça yeterli bulduğum albümlerden biri oldu dostlarım. Öyle üst düzey bir albüm olduğunu söyleyemem ama dinleyene oldukça yeterli gelecek bir albüm olduğunu gönül rahatlığı ile ifade edebilirim. Albüm prodüksiyon olarak benim için oldukça yeterli geldi. Evet, çok iyi bir prodüksiyon ile kaydedildiğini söyleyemem sizlere ama öyle kötü bir işin de ortada olduğu söylenemez. Prodüksiyon açısından da yine yeterli bir albüm Abreaction. Black Metal’de var olan o gürültüyü oldukça fazla hissediyorsunuz. Ben bu yönünü açıkçası beğendim. Adamlar açık açık belli etmiş bizden herhangi bir yumuşak tını beklemeyin diye. Albüm için yazılan riffler ise esas albümün vurucu noktalarından biri dostlarım. Önceki albümlerde bahsettiğim tek düzelik bu albüm de yok işte. Oldukça kompleks rifflere de yer verilmiş olması Abreaction’unun insana daha fazla haz veren bir albüm olmasını sağlamış. Bunun en büyük nedenlerinden biri yukarıda da bahsettiğim o Avant-garde tınılar işte dostlarım. Davul, bas ve gitarların muazzam birlikteliğine tanıklık ettim ben bu albümde. Eminim ki sizler de bu harikulade senteze şahitlik edeceksiniz benim gibi. Vokal konusunda da yine benim oldukça beğenimi kazandı Svart Crown. Jean-Baptiste Le Bail’in o güçlü sesini çok beğendim dostlarım. Balyoz gibi sesi var adamın. Kulaklarınızda çınlıyor böğürmesi.
Albümde beğenmediğim daha doğrusu daha az beğendiğim nokta kayıt kalitesi oldu işte dostlarım. Evet, gürültülü kayıtları severim ama bunda sanki çok iyi olmamış. Bence bir tık daha iyi bir prodüksiyon ayarlaması yapılsaydı işte o zaman Abreaction tam puanlık bir albüm olurdu. Bunun yanı sıra albümde yaratılmak istenen o muhteşem atmosfer de çok iyi bir şekilde yaratılmış dostlarım. Öyle boş bir albüm dinletmiyoruz size diyor Svart Crown. Özellikle “Tentacion” adlı enstrümantal şarkıları bana sorarsanız albümdeki atmosferin özeti niteliğinde. Albümde 11 şarkı yer alıyor ve albümün toplam süresi ise yaklaşık 55 dakika dostlarım. Yani oldukça dinlenebilirliği yüksek bir albüm Abreaction. Zaten albümü baştan sona ben 4 kere dinledim ve hiç birinde de sıkılmadım dostlarım. Açık bir şekilde görülen Deathspell Omega benzerliğinden dolayı beni baya sardı albüm dostlarım. Sizlere de şiddetle tavsiye edeceğim albümlerden biri oldu bu albüm. Mutlaka kulak vermelisiniz dostlarım. Dinlemezseniz pişman olabilirsiniz. Benim müzik kütüphanemdeki yerini çoktan aldı bile dostlarım. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar bir sonraki albüm kritik yazısında görüşene dek hoşça kalın!
Albüm Puanı: 9/10
Yorumlar
Yorum Gönder