Beni Etkileyen 15 Metal Grubu / 3- Iron Maiden

Harika sıcak yaz günleri geldi çattı dostlarım. Harika dediğim için birçoğunuz “abi şaka mısın sen” diyorsunuzdur illa ki. Fakat sıcak havayı ve yazı seven biri olarak bu havalara harika demem kadar normal bir durum yoktur diye düşünüyorum. Benim için tek sorun siteye yazı yazmak istediğim zaman bilgisayarımın sıcaklığının yaz mevsiminin verdiği bu harika sıcaklıktan dolayı daha da artması oluyor. Fakat bu duruma da ayak uyduruyorum bir şekilde elbette. Elimi yakmadığı sürece sorun yok. Evet, böylesine sıcak ve samimi bir girişten sonra isterseniz sizlere bahsetmek istediğim konuya geçeyim. Iron Maiden.

Oldukça sıkı bir Metal Müzik dinleyicisi olduğum herhalde artık soru işareti uyandırmaz diye düşünüyorum. Sonuçta dinliyorum, izliyorum, araştırıyorum ve yazıyorum. Metal Müzik'te kendimi geliştirdiğim kadar bir başka müzik türü olan Klasik Müzik'te de kendimi geliştirme çabası içine girdim. Tabi ki henüz yolun çok başındayım fakat bu konudaki gerekli adımları yavaş yavaş atacağım dostlarım. Kim bilir belki ilerleyen yıllarda bu tür ile ilgili bir blog sitesi bile açabilirim. Olamaz mı? Klasik Müzik ile Metal Müzik’in kardeşliğinden sürekli bahsedip duruyorum dostlarım. Aynı kalitede iki müzik türünün bir birlerine çok benzediklerini söylediğimde birçoğu bana “abi biri gürültü öbürü şey” diyerek mükemmel bir eleştiri getiriyorlar. Evet, Metal Müzik’in gürültülü bir yanı olduğunu biliyorum. Metal, içinde barındırdığı asiliği ve bazı temaları nedeniyle zaten o gürültü olmak zorunda dostlarım. Fakat bu eleştiriyi getiren insanlar o “gürültü”nün derinliklerine pek inmeyi tercih etmiyorlar. Bir nebze haklılar tabi ki sonuçta kendilerini pek de ilgilendiren bir müzik değil. İşte tam bu noktada devreye Birleşik Krallığın en gurur verici müzik topluluklarından biri olan Iron Maiden devreye giriyor. Yeni İngiliz Metal Akımını başlatan bu adamlar Metal müziği bambaşka bir noktaya taşıdı. Gürültü dedikleri Metal Müzik’in melodik ve bir o kadar da zekice yaratılan gitar rifflerinin varlığını balyoz gibi indirdi ahalinin başına. Strauss dinleyen biri için Iron Maiden dinlemek çokta bir farklılık göstermeyecektir. Beethoven’ın gerginliğini, Handel’in kutsal tınılarını ve Bach’ın asiliğinin hepsini Iron Maiden’ının yarattığı şarkılarda buluyorsunuz dostlarım.

2001 Iron Maiden Rock In Rio Konseri Kalabalığı
Dünya'da var olan en büyük Metal gruplarının başında hiç şüphesiz Maiden geliyor dostlarım. Metal Müzik yaratıldığından beri en büyük ve en görkemli güncellemesini Maiden ile almıştır. İlk defa bir Metal grubu 3 gitarist ile sahnelerde boy göstermeye başlamıştır. 3 gitarist, 1 basçı, 1 vokal, 1 davul ile adeta küçük bir senfoni orkestrası olmuştur Iron Maiden. Harika virtüözler ve mükemmel bir tenor ile Metal camiasının adeta kalite kokan adamları olmuşlardır. Böylesi bir grubun beni etkilememesi gibi bir durum olabilir miydi sizce dostlarım? Elbette hayır! Iron Maiden ile ilk tanışmam YouTube’da (360p’nin yüksek kalite olduğu zamanlarda) o efsane Rio konserine denk gelmem ile oldu dostlarım. Ben o zamana kadar hiç öyle bir konser izlememiştim dostlarım. Öylesine görkemli, öylesine tüyleri ürpertici bir konserdi ki benim için bugün bile hala Rio konseri bambaşka bir yerdedir. Mükemmel sahne tasarımı ve enerjileri hiç bitmek bilmeyen müzisyenler topluluğu gözlerimi ve kulaklarımı dumura uğratmıştı adeta. Zaten o konserden sonra Iron Maiden’ı araştırmaya ve albümlerini birer birer sindirmeye başladım. Dinledikçe hayranlığım bir üst seviyeye tırmandı ve bugün benim en çok hayran kaldığım gruplardan biri oldu.

Iron Maiden'ın Maskotu "EDDIE"
Iron Maiden'ın her albümü mükemmeldir demek isterdim ama ne yazık ki bu konuda 2 albüm yüzünden bunu diyemiyorum dostlarım. Bunlardan birincisi “The X Factor” dostlarım. Bruce’un gruptan ayrılışından sonra çıkan ilk albümleri olmuştur The X Factor. Bruce’un gidişinin Maiden’ı ne hale getirdiğinin en büyük örneği niteliğindedir adeta. Bir diğer albüm ise The X Factor’den sonra çıkan “Virtual XI”dir. Adrian Smith ve Bruce olmadan piyasaya çıkan son Maiden albümü olmuştur ve aynı zamanda Maiden tarihinin gelmiş geçmiş en başarısız albümlerinden bir olma unvanını da elde etmiştir. Bundan dolayı kocaman tebrikleri ben de buradan iletiyorum kendilerine. Bu iki kötü albümün ardından yuvaya dönen Smith ve Dickinson ile Maiden tarihinin en büyük patlama yapan albümlerinden birine imza atıldı. Brave New World gelmiş geçmiş en iyi Metal albümlerinden biri oldu dostlarım. Benim için de çok özel bir albüm olan Brave New World’deki her şarkı adeta birer mükemmelliğin temsilcileri olmuştur. Zaten bu albümü dinleyen her hangi biri için Maiden çok şey anlam ifade etmeye başlar. Neden bu grubun böylesine göklere çıkarıldığının en büyük kanıtı niteliğindedir.

Yıl 2015’i gösterdiğinde ise Maiden bu defa öyle bir albümle geldi ki her birimiz küçük dilimizi yuttuk. Şahsen ilk dinlememde çok beğenmediğim The Book of Souls albümü şu an benim için adeta kutsal bir kitap niteliği taşımaktadır. Yok yok böyle olmadı ne de olsa kutsal kitaplar benim için bir şey ifade etmiyor. Şöyle diyeyim o vakit, The Book of Souls benim için adeta temiz hava niteliği taşıyor. Dinlediğim de nefes alabildiğim ve nefes aldıkça kendimi iyi hissettiğim bir albüm niteliği taşıyor. Iron Maiden, sadece bir Müzik grubu olmadı Metal dünyası için. Hatta tüm müzik dünyası için… Maiden başlı başına bir kültür oldu dostlarım. Yaşadığımız dünyaya yarattıkları sanat eserleri ile güzellikler vermiş bir grup oldu ve olacakta. Ben daha çok fazla Maiden şarkıları duymak istiyorum. Bu virtüözlerin daha neler yaratabileceklerini çok merak ediyorum. Powerslave şarkısını Maiden’dan başkası bize veremezdi, The Book of Souls’u da öyle. Benim için çok fazla şey ifade eden bu mükemmel gruba ne kadar teşekkür etsem azdır. Onlar hep var olsunlar ve sanatlarını hep icra etsinler. Ölümsüzlük iksirini bu abilere içirsinler eğer varsa. Hoşça kalın dostlarım!




Yorumlar