Merhaba dostlarım uzun bir ara vermek zorunda kaldığım yazı işlerime
bugün itibari ile tekrar dönüyorum. Uzun süreden beri 2. Albümümün yayınlanması
ile ilgilendiğimden mütevellit son 3 haftadır buralarda olamadım. Fakat elbette
telafi edeceğim. Hatta telafiye yeni aldığım bir albümün değerlendirmesini
sizlerle paylaşarak başlıyorum. Bugün inceleyeceğim albüm aynı zamanda sitede
incelenmiş olan 130. Albüm olma özelliği taşıyor. Tek başıma yürüttüğüm bir
site için bence hiçte küçümsenmeyecek bir sayı olduğunu düşünüyorum. Lafı daha
fazla uzatmadan sizleri MAGNA CARTA CARTEL adlı grubun “The Demon King” adlı EP’sinin
değerlendirmesini okumak için bir sonraki paragrafa alıyorum.
Magna Carta Cartel de ne ola ki diye soranlarınız olabilir. İsterseniz konuya ilk önce oradan başlayalım. Magna Carta Cartel eski Ghost gitaristi olan Martin Persner’in (Aether veya Omega) “Magical Rock Music” türünde yarattığı bir Rock grubudur. Ne zaman ki Ghost projesi devreye girdi MCC tozlu raflara kaldırıldı. The Demon King’den önce yine EP ve bir de LP çıkaran MCC’nin yaptığı müzik oldukça kulağa hoş gelen tınılarla bezelidir. Elbette MCC ilk zamanlarında çok fazla bilinen ve konuşulan bir grup olamadı. Ne zaman ki M. Persner Ghost’tan ayrılıp kimliğini ortaya çıkardığı bir video yayınladı ve o videoda MCC’nin geri dönüş zamanının geldiğini söyledi işte o zaman MCC için dönüm noktası oldu. Ghost dinleyen birçok kişi zaten Omega’yı oldukça fazla beğenen ve onun olduğu müzik projelerine gözü kapalı varım diyenlerden oluştuğundan The Demon King önceki MCC kayıtlarına nazaran daha fazla ses getirdi.
The Demon King’i çıkar çıkmaz alanlardan biriyim ben de. Aslına bakarsanız MCC’yi “Good Morning Restrained”den beri dinleyen biriyim. Yani bu adamların yaptıkları müziğe aşina biriyim. Fakat beni öyle çok heyecanlandıran bir müzik türü icra ettiklerini söylemem zor. Evet, değişik ve kulağa hoş gelen melodilerle dans eden bir tür icra ediyorlar fakat gelin görün ki bu tür beni çok fazla kendisine çekemiyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de benim çok fazla akustik albümler sevmediğimden kaynaklanıyor. Elbette benim de ilgimi çeken ve bayıl bayıla dinlediğim akustik şarkılar var fakat bir albüm konsepti benim için biraz fazla. Bu EP 5 şarkıdan oluşuyor ve MCC’nin geri dönüşünü oldukça iyi bir şekilde temsil ettiğini söyleyebilirim. Açılış şarkısı The Demon King oldukça fantastik bir şekilde giriş yapıyor albüme. Hani söyledikleri o “Magical Rock Music” etiketini yansıtıyor bizlere. Albümde yer alan 5 şarkıdan en çok EP’nin çıkış şarkısı olan “Sway” benim oldukça fazla beğenimi kazandı. Zira şarkıyı bezeyen şarkı sözleri ise oldukça manidar (Ghost’a taşlar geliyor).
EP EP prodüksiyon açısından oldukça kaliteli bir sese sahip. Bütün enstrümanlar kulaklarınızda adeta vals yapıyor. Oldukça kaliteli ve temiz bir kayıt olmuş gerçekten. EP’de yaratılmak istenilen o rüyalar âlemi oldukça iyi bir şekilde yaratılmış. Bu adamlar her ne kadar biz Büyülü Rock Müzik yapıyoruz deseler de Indie Rock aslında içinde bulundukları tür. Tabi ki saf bir Indie Rock’tan bahsedemeyiz bu yüzden zaten Magical Rock Music diyorlar belki de. Çünkü yaratılmak istenen atmosfere uygun şarkıları oldukça iyi seçiyorlar. Burada da Martin’in süper dehası giriyor ortaya haliyle. Nasıl Infestissumam’da Year Zero gibi bir şarkı albümün kilit noktası olduysa bu EP’de de Martin’in yarattığı şarkılar harikulade bir atmosfer yaratmış (Year Zero’yu yazan kişidir M. Persner).
Bu EP hakkında aslına bakarsanız çok fazla söylenecek bir söz yok eğer benim gibi oldukça sert müzik dinleyen biriyseniz sizi de büyük ihtimalle tatmin etmeyecektir. Fakat bir an olsun farklı bir şeyler dinlemek isterseniz de yanı başınızda bulunsun derim. Zira kitap okurken falan oldukça güzel oluyor. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar bir sonraki yazı da görüşene dek hoşça kalın dostlarım.
Albüm Puanı: 7/10
Magna Carta Cartel de ne ola ki diye soranlarınız olabilir. İsterseniz konuya ilk önce oradan başlayalım. Magna Carta Cartel eski Ghost gitaristi olan Martin Persner’in (Aether veya Omega) “Magical Rock Music” türünde yarattığı bir Rock grubudur. Ne zaman ki Ghost projesi devreye girdi MCC tozlu raflara kaldırıldı. The Demon King’den önce yine EP ve bir de LP çıkaran MCC’nin yaptığı müzik oldukça kulağa hoş gelen tınılarla bezelidir. Elbette MCC ilk zamanlarında çok fazla bilinen ve konuşulan bir grup olamadı. Ne zaman ki M. Persner Ghost’tan ayrılıp kimliğini ortaya çıkardığı bir video yayınladı ve o videoda MCC’nin geri dönüş zamanının geldiğini söyledi işte o zaman MCC için dönüm noktası oldu. Ghost dinleyen birçok kişi zaten Omega’yı oldukça fazla beğenen ve onun olduğu müzik projelerine gözü kapalı varım diyenlerden oluştuğundan The Demon King önceki MCC kayıtlarına nazaran daha fazla ses getirdi.
The Demon King’i çıkar çıkmaz alanlardan biriyim ben de. Aslına bakarsanız MCC’yi “Good Morning Restrained”den beri dinleyen biriyim. Yani bu adamların yaptıkları müziğe aşina biriyim. Fakat beni öyle çok heyecanlandıran bir müzik türü icra ettiklerini söylemem zor. Evet, değişik ve kulağa hoş gelen melodilerle dans eden bir tür icra ediyorlar fakat gelin görün ki bu tür beni çok fazla kendisine çekemiyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de benim çok fazla akustik albümler sevmediğimden kaynaklanıyor. Elbette benim de ilgimi çeken ve bayıl bayıla dinlediğim akustik şarkılar var fakat bir albüm konsepti benim için biraz fazla. Bu EP 5 şarkıdan oluşuyor ve MCC’nin geri dönüşünü oldukça iyi bir şekilde temsil ettiğini söyleyebilirim. Açılış şarkısı The Demon King oldukça fantastik bir şekilde giriş yapıyor albüme. Hani söyledikleri o “Magical Rock Music” etiketini yansıtıyor bizlere. Albümde yer alan 5 şarkıdan en çok EP’nin çıkış şarkısı olan “Sway” benim oldukça fazla beğenimi kazandı. Zira şarkıyı bezeyen şarkı sözleri ise oldukça manidar (Ghost’a taşlar geliyor).
EP EP prodüksiyon açısından oldukça kaliteli bir sese sahip. Bütün enstrümanlar kulaklarınızda adeta vals yapıyor. Oldukça kaliteli ve temiz bir kayıt olmuş gerçekten. EP’de yaratılmak istenilen o rüyalar âlemi oldukça iyi bir şekilde yaratılmış. Bu adamlar her ne kadar biz Büyülü Rock Müzik yapıyoruz deseler de Indie Rock aslında içinde bulundukları tür. Tabi ki saf bir Indie Rock’tan bahsedemeyiz bu yüzden zaten Magical Rock Music diyorlar belki de. Çünkü yaratılmak istenen atmosfere uygun şarkıları oldukça iyi seçiyorlar. Burada da Martin’in süper dehası giriyor ortaya haliyle. Nasıl Infestissumam’da Year Zero gibi bir şarkı albümün kilit noktası olduysa bu EP’de de Martin’in yarattığı şarkılar harikulade bir atmosfer yaratmış (Year Zero’yu yazan kişidir M. Persner).
Bu EP hakkında aslına bakarsanız çok fazla söylenecek bir söz yok eğer benim gibi oldukça sert müzik dinleyen biriyseniz sizi de büyük ihtimalle tatmin etmeyecektir. Fakat bir an olsun farklı bir şeyler dinlemek isterseniz de yanı başınızda bulunsun derim. Zira kitap okurken falan oldukça güzel oluyor. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar bir sonraki yazı da görüşene dek hoşça kalın dostlarım.
Albüm Puanı: 7/10
Yorumlar
Yorum Gönder