Albüm Kritik 126 (Skepticism / Lead and Aether)

Şimdi düşünün dostlarım, bizim ülkemizdeki cenaze törenleri ile Avrupa veya Amerika Birleşik Devletleri’ndeki cenaze törenlerini düşünün. Ya da daha doğrusunu söylemek gerekirse Hristiyan dünyası ile İslam dünyasındaki cenaze törenlerini şöyle bir gözlerinizin önüne getirin. Getirdiniz mi? Şimdi hiç yalan söylemeden, kaçamak yapmadan dile getirin hangisi daha kaliteli duruyor? Efsane kilise orgu eşliğinde düzenlenen bir cenaze töreni mi yoksa hoca efendi tarafından ayakta gerçekleştirilen bir dini ritüel mi? Şahsen ben orglu olanı seçerdim. Hoş bana kalsa ikisini de istemezdim ama başka alternatifim olmasaydı kesinlikle yattığım yerden bedenimin huzur bulması adına klişe orgunu dinlemek isterdim. Garip bir giriş oldu değil mi? Olsun bunu da elbet bir yere bağlayacağım. Böyle sap gibi burada kalmayacak. Şimdi dinlediğiniz en yavaş ritimli müziği düşünün. Daha sonra ondan daha da yavaşını hayal edin. Edemediyseniz bugünkü konuğum olan Skepticism adlı bir garip Metal oluşumuna kulak verin. Skepticism’in “Lead and Aether” adlı albümünü incelemekten onur duyuyorum efendim. Toprağınız bol olsun şimdiden.

Skepticism, benim şu ana kadar dinlediğim en yavaş tempoda müzik icra eden grup olma ünvanını kazandı. Onlar için bu unvanı kazanmak çok önemli zaten. Müzik tempoları 55 BPM’ye kadar düşen bir gruptan bahsediyorum yavaşlık derken dostlarım. Yani bazılarınız için ölüm gibi bir müzik icra ediyor bu Finlandiyalı “AĞIR” ağabeyler. Yarattıkları bu müzik türüne “Funeral Doom Metal” deniyormuş. Yani yukarıda bahsettiğim cenaze kesitlerinden boşa bahsetmemişim (biliyoruz da yazıyoruz). Benim bu grup ile tanışmam ise yine online müzik servislerinden dolayı oldu. İlk dinlediğim şarkıları ise bu albümden “Aether” oldu. Açıkçası şarkıyı beğendim ama bir süre sonra haliyle baydı beni. Fakat böyle bir tür icra eden bir grup bulmuşken derinlemesine araştırmamak olmaz deyip grup hakkında bilgi edindim. Daha sonra ise Lead and Aether albümlerini baştan sona dinledim. Açıkçası bu albümü dinlemeniz için kendinizi bir yarım saat kadar albümü dinlemeye hazırlamanız gerekiyor. Öncelikle şu iki soruyu kendinize sormalısınız. Böylesine yavaşlığa ne kadar tahammül edebilirim ve benim bu kadar zamanım var mı? Eğer bu iki soruya baştan ılımlı cevaplar veriyorsanız sorun yok. Fakat katlanamayacağınızı düşünüyorsanız hiç bulaşmayın derim. Elbette bir denemek lazım ama genelde isteksiz yaklaşılan albümler çok fazla dinlenmezken böylesine yavaş tempolu bir albümün hiç şansı yok diye düşünüyorum.

Lead and Aether, benim dinlediğim en iyi albümlerden biri değil. Fakat böylesine bir albüm daha önce hiç dinlemediğim için şu ana kadar bu türde dinlediğim en harikulade yapıtlardan biri olma özelliği taşıyor ki bu türde sadece bunu dinledim (kafalar yandı değil mi?). Böyle bir müzik icra etmeye nasıl karar verilir öncelikle bunu irdelemek lazım diye düşünüyorum. Eero Pöyry adlı klavyecinin kesinlikle bu müziğin oluşmasında çok büyük etkisi var. Zaten kilise orgu tınısı olmasa Skepticism’in de icra ettiği tür bir şeye benzemezdi. Lead and Aether’da olan bütün şarkılar bence bu türde verilebilecek en iyi şarkılardan dostlarım. Atmosfer konusunda kesinlikle çok yüksek bir seviyede Skepticism. Prodüksiyon olarak ise düşük kalite kayıt şeklini tercih etmişler albümde. Zaten grubun diğer albümlerini dinlediğimde de aynı tekniğin kullanıldığını fark ettim. Yani sadece Lead and Aether’a özel bir kötü prodüksiyondan bahsedemeyiz. Vokal de böğüren Matti Tialeus’un sesi o kadar kalın ki bas gitarın tınısını ört pas ediyor. Gerçekten de yuh be kardeşim. O nasıl bir gırtlaktır. Ne yalan söyleyeyim imrenmedim değil keşke benden de öyle ses çıksa.

Bu albümü bir başka grubun albümü ile kıyaslama gibi bir şansım da yok şu an için. Çünkü böyle bir türü icra eden şimdilik Skepticism’i biliyorum. Fakat grubun yayınladığı diğer albümlerle kıyaslamam gerekirse iyi düzeyde bir albüm olduğunu fakat en iyisi olduğunu söyleyemem. En iyisini de gelecek bir günde yine siteye yazıyor olacağım. Tabi bana göre en iyisini… Zaten Lead and Aether’ın çıkış tarihi 1998 yılı olduğu için grubun ikinci stüdyo albümü olma özelliği taşıyor. EP’leri dahil etmiyorum tabi ki. Açıkçası Lead and Aether’dan sonraki albümlerde tempo sanki birazcık hızlanıyor gibi. Ya da bana öyle geldi. Bu kadar yavaşlıkta 1bpm artsa bile anlayabiliyorsunuz belki de. Eğer kulaklarım öylesi bir ayrıntıyı anlayabiliyorlarsa zaten tebrik ediyorum bu iki keratayı. Albümün içinde 6 şarkı bulunuyor ve toplam şarkı süresi yaklaşık 48 dakika. Gerisini siz düşünün artık. Ne kadar kısa süreli şarkılardan oluştuğunu tahmin edebilirsiniz az çok. Ondan dedim kendinizi en az %70 hazır hissetmelisiniz Skepticism dinlemek için.


Açıkçası ben bu adamların yaptığı müziği beğendim. Özellikle bir şeyler okurken Metal müzik dinlemek genelde pek olmuyor. Skepticism’in yaptığı müzik ile gayet rahat okuyabilirsiniz. Bırakın arkada kısık seste tatlı tatlı ağıtlar çalsın. Lead and Aether’ı ben tavsiye ediyorum dostlarım. Özellikle benim gibi kilise orgu veya orgun yarattığı o ürkütücü atmosferi seviyorsanız kesinlikle dinlemelisiniz. Özellikle çok hareketli şarkı sevmeyenlerin de hoşuna gideceğini düşünüyorum. Yalnız şunu da söylemeden edemeyeceğim. Gitarı, klavyeyi ve vokali bir nebze anlarım da davulcunun sıkılmaması için ortada hiçbir neden yok. Adam davul çalarken büyük ihtimal bir yandan da yemek falan yiyordur. O derece yani. Neyse daha fazla konuyu sulandırmadan sizlere veda edeyim ben. Görüşürüz tekrar.

Albüm Puanı: 8/10


Yorumlar