Death Metal benim için gerçekten garip bir tür. Ne öyle çok seviyorum ne
de dinlemem diyorum. Bu belirsizliği birazda Death Metal gruplarına bağlıyorum
kendimce. Evet, belki çok fazla Death Metal grubu dinlemiyorum ama
dinlenebilirler arasında da beni kendine bağlayan ne yazık ki bir elin 5
parmağını geçmiyor. Böyle bir girişten sonra aslında beni her hangi bir Death
Metal grubunun etkilememiş olması gerekiyordu. Fakat öyle bir grup var ki her
hangi bir türde Metal Müzik dinleyenini etkileyememesi mümkün değil. Polonya’nın
soğuk ve sisli havasında türemiş iblis tohumu olan Behemoth, bu yazının başrol
oyuncusudur.
Behemoth'un yaptığı müzik için softcore Death Metal demek zor. İçinde bolca Black Metal tınıları barındıran bir grup. Zaten Nergal önderliğindeki Behemoth kariyerine aslında bir Black Metal grubu olarak başladı. Daha sonra hoyratlığını biraz daha ağır ve oturaklı hale getirerek Black’i Death Metal ile sentezleyerek dinleyenlerine sunmaya başladı.
Benim için Nergal gerçekten inanılmaz derecede özel bir müzisyendir. Gerek gruba kazandırdığı o muhteşem ürkütücü kimlik olsun gerekse de Behemoth’u Behemoth yapan efsane şarkılara imza atmış olması, bu müzisyene fazlasıyla saygı duyulması gerektiğinin en önemli iki nedenidir.
Behemoth'un ortaya koyduğu albümler genellikle iyi düzeyde albümler olmuştur. Demigod ve Evangelion benim için bu grup tarafından çıkmış, mihenk taşı niteliğinde iki albümdür. Tabi ki yıl 2014’ü gösterene kadar. 2010 yılında kansere yakalanan Nergal’in müthiş bir direnç göstererek iyileşmesi ve ardından gelen o muhteşem albüm ile hiç şüphesiz o yılın en iyi geri dönüşüne ve albümüne imza atması gerçekten takdire şayandır. Hatta Metal dünyasındaki en iyi albümlerden birisi olmuştur “THE SATANIST”. Zaten benim esas etkilenme olayım da The Satanist’ten sonra olmuştur.
Öylesine muhteşem bir albüm yarattı ki Nergal dinleyen herkes grubun kariyerinin en iyi albümü olduğuna kanaat getirmişti. O düşüncenin en büyük destekçilerinden biri de benim dostlarım. Baştan sona her şarkı sizleri cehennemin derinliklerine sokup çıkarıyor. Ben albümü her en baştan sona dinlediğimde adeta aklım duman oluyor. Öylesine kusursuzca yazılmış şarkılar barındırıyor ki albüm, sokaklarda deli gibi herkese albümü dinletmek istiyorum. Açıkçası Nergal’in hastalık döneminden sonra kimse Behemoth’tan böylesine kusursuz bir albüm beklemiyordu. Evet, iyi bir albüm yapar diye bekliyorduk ama The Satanist bambaşka bir deccal olmuş! Zaten şunu kabul edelim “The Satanist” ile hepimiz Satanist olduk! Olunmayacak gibi değil ki…
Behemoth, benim için sevdiğim ekstrem gruplar arasında zirvede olan gruplardan biridir. Gerek yazdıkları şarkılar, gerek konserlerindeki efsane atmosfer (Nergal’in canlı performans vokali hariç, o leş gibi) gerekse de çektikleri olağanüstü video kliplerle kesinlikle özenilecek bir grup. Zaten bütün bunları birleştirdiğinizde her hangi birini etkileyememesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Görüşürüz dostlarım!
Behemoth'un yaptığı müzik için softcore Death Metal demek zor. İçinde bolca Black Metal tınıları barındıran bir grup. Zaten Nergal önderliğindeki Behemoth kariyerine aslında bir Black Metal grubu olarak başladı. Daha sonra hoyratlığını biraz daha ağır ve oturaklı hale getirerek Black’i Death Metal ile sentezleyerek dinleyenlerine sunmaya başladı.
Benim için Nergal gerçekten inanılmaz derecede özel bir müzisyendir. Gerek gruba kazandırdığı o muhteşem ürkütücü kimlik olsun gerekse de Behemoth’u Behemoth yapan efsane şarkılara imza atmış olması, bu müzisyene fazlasıyla saygı duyulması gerektiğinin en önemli iki nedenidir.
Behemoth'un ortaya koyduğu albümler genellikle iyi düzeyde albümler olmuştur. Demigod ve Evangelion benim için bu grup tarafından çıkmış, mihenk taşı niteliğinde iki albümdür. Tabi ki yıl 2014’ü gösterene kadar. 2010 yılında kansere yakalanan Nergal’in müthiş bir direnç göstererek iyileşmesi ve ardından gelen o muhteşem albüm ile hiç şüphesiz o yılın en iyi geri dönüşüne ve albümüne imza atması gerçekten takdire şayandır. Hatta Metal dünyasındaki en iyi albümlerden birisi olmuştur “THE SATANIST”. Zaten benim esas etkilenme olayım da The Satanist’ten sonra olmuştur.
Öylesine muhteşem bir albüm yarattı ki Nergal dinleyen herkes grubun kariyerinin en iyi albümü olduğuna kanaat getirmişti. O düşüncenin en büyük destekçilerinden biri de benim dostlarım. Baştan sona her şarkı sizleri cehennemin derinliklerine sokup çıkarıyor. Ben albümü her en baştan sona dinlediğimde adeta aklım duman oluyor. Öylesine kusursuzca yazılmış şarkılar barındırıyor ki albüm, sokaklarda deli gibi herkese albümü dinletmek istiyorum. Açıkçası Nergal’in hastalık döneminden sonra kimse Behemoth’tan böylesine kusursuz bir albüm beklemiyordu. Evet, iyi bir albüm yapar diye bekliyorduk ama The Satanist bambaşka bir deccal olmuş! Zaten şunu kabul edelim “The Satanist” ile hepimiz Satanist olduk! Olunmayacak gibi değil ki…
Behemoth, benim için sevdiğim ekstrem gruplar arasında zirvede olan gruplardan biridir. Gerek yazdıkları şarkılar, gerek konserlerindeki efsane atmosfer (Nergal’in canlı performans vokali hariç, o leş gibi) gerekse de çektikleri olağanüstü video kliplerle kesinlikle özenilecek bir grup. Zaten bütün bunları birleştirdiğinizde her hangi birini etkileyememesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Görüşürüz dostlarım!
Yorumlar
Yorum Gönder