Merhaba dostlarım bugün sizler için çok sağlam bir Thrash Metal
albümünü değerlendiriyorum. Arkanıza yaslanın ve okumanın keyfini çıkarın.
Thrash Metal ile Metal Müzik dünyasına merhaba dememe rağmen şu anda Thrash Metal sevgim “meh” kıvamında. Bunun nedeni hem benim gün geçtikçe Metal müzik yelpazemi genişletmem hem de Thrash Metal adına artık öyle çokta fazla işler ortaya konulmamasından kaynaklanıyor. Yakın zamanda Metallica örneğinde de gördük ki Thrash Metal artık pekte notalara dökülmeye layık görülmüyor. Fakat benim Thrash Metal’deki favorim olan Slayer’ı andıran “Aura Noir” bu eleştirilerin dışında kalan bir grup oluyor. Her ne kadar yaptıkları müziğe tam anlamı ile Thrash diyemesek de Thrash öğelerini oldukça fazla barındırıyor. Gürültülü prodüksiyon, hızlı gitarlar ve çiğ bir vokal…
Norveç menşeili Aura Noir doğal olarak Black Metal’den oldukça fazla etkilenerek ortaya çıkmıştır. Adamlarda suç yok. Norveç zaten Black Metal’e en çok katkı veren ülke konumunda. Black Metal’den etkilense de Norveçli grup zamanla Thrash Metal’e doğru edepli bir kayma göstermiştir. Grubun 2012 yılında çıkardıkları “Out to Die” benim son zamanlarda dinlediğim en iyi Thrash Metal albümlerinden biri oldu kesinlikle. Hardwired da dahil. İçinde 8 şarkı barındıran albümün toplam süresi sadece 33 dakika civarında. Bu da haliyle böylesine güzel bir albümün tadını damaklarda bırakıyor. Açıkçası ben bittiğini bile anlayamıyorum. Öylesine gaz şarkılarla dolu bir albüm ki bir an bile soluk almıyorsunuz gibi geliyor dinlediğiniz zaman.
Albüm prodüksiyon bakımından kesinlikle olması gerektiği gibi bir iş çıkarıyor. Thrash Metal’de en çok sevdiğim o gürültülü ortamı kulaklarımıza getiriyor. Bu gürültülü ortamı sağlarken enstrümanların ve o enstrümanların ortaya koymuş olduğu harikulade riffleri ve melodileri duymanıza da engel olmamışlar. Benim albümde en çok sevdiğim şey ise kesinlikle vokal oldu. Böyle Black Metal’e kaçacakken orada frene basıp aniden direksiyonu kırıp şerit değiştirerek Thrash Metal’e dönüyor “Aggressor”. Oldukça çiğ ve arkadan koştur koştur gelen müziğe oldukça güzel uyum sağlıyor. Gitar soloları da güzel ama öyle çokta efsane işler çıkarıldığını söyleyemeyeceğim bu kısımda. Davullar da yine benim beğenimi kazanan bir diğer unsur oldu albümde. Thrash Metal’de basgitarların hıza ayak uydurması da oldukça irdelenen bir konudur. Aura Noir. Out to Die albümlerinde bas sesini oldukça güzel bir şekilde dinleyenleriyle paylaşıyor ve ritim konusunda oldukça etkili olduğunu söyleyebilirim.
Slayer ve Kreator’ün izinden gittiği apaçık bir şekilde belli olan Aura Noir’ın bende bıraktığı etki oldukça iyi. En azından Out to Die albümünün etkisi oldukça iyi oldu. Bu albümü dinledikten sonra elbette ki bundan önceki albümlerini de merak ettim grubun. Yakın zamanda onları da edinip dinlemeye başlayacağım zaten. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar dostlarım. Sizlerin de kafa sallamaya ihtiyacınız var ise şu günlerde Out to Die tam size göre olacak. Görüşmek üzere.
Albüm Puanı: 8,5/10
Thrash Metal ile Metal Müzik dünyasına merhaba dememe rağmen şu anda Thrash Metal sevgim “meh” kıvamında. Bunun nedeni hem benim gün geçtikçe Metal müzik yelpazemi genişletmem hem de Thrash Metal adına artık öyle çokta fazla işler ortaya konulmamasından kaynaklanıyor. Yakın zamanda Metallica örneğinde de gördük ki Thrash Metal artık pekte notalara dökülmeye layık görülmüyor. Fakat benim Thrash Metal’deki favorim olan Slayer’ı andıran “Aura Noir” bu eleştirilerin dışında kalan bir grup oluyor. Her ne kadar yaptıkları müziğe tam anlamı ile Thrash diyemesek de Thrash öğelerini oldukça fazla barındırıyor. Gürültülü prodüksiyon, hızlı gitarlar ve çiğ bir vokal…
Norveç menşeili Aura Noir doğal olarak Black Metal’den oldukça fazla etkilenerek ortaya çıkmıştır. Adamlarda suç yok. Norveç zaten Black Metal’e en çok katkı veren ülke konumunda. Black Metal’den etkilense de Norveçli grup zamanla Thrash Metal’e doğru edepli bir kayma göstermiştir. Grubun 2012 yılında çıkardıkları “Out to Die” benim son zamanlarda dinlediğim en iyi Thrash Metal albümlerinden biri oldu kesinlikle. Hardwired da dahil. İçinde 8 şarkı barındıran albümün toplam süresi sadece 33 dakika civarında. Bu da haliyle böylesine güzel bir albümün tadını damaklarda bırakıyor. Açıkçası ben bittiğini bile anlayamıyorum. Öylesine gaz şarkılarla dolu bir albüm ki bir an bile soluk almıyorsunuz gibi geliyor dinlediğiniz zaman.
Albüm prodüksiyon bakımından kesinlikle olması gerektiği gibi bir iş çıkarıyor. Thrash Metal’de en çok sevdiğim o gürültülü ortamı kulaklarımıza getiriyor. Bu gürültülü ortamı sağlarken enstrümanların ve o enstrümanların ortaya koymuş olduğu harikulade riffleri ve melodileri duymanıza da engel olmamışlar. Benim albümde en çok sevdiğim şey ise kesinlikle vokal oldu. Böyle Black Metal’e kaçacakken orada frene basıp aniden direksiyonu kırıp şerit değiştirerek Thrash Metal’e dönüyor “Aggressor”. Oldukça çiğ ve arkadan koştur koştur gelen müziğe oldukça güzel uyum sağlıyor. Gitar soloları da güzel ama öyle çokta efsane işler çıkarıldığını söyleyemeyeceğim bu kısımda. Davullar da yine benim beğenimi kazanan bir diğer unsur oldu albümde. Thrash Metal’de basgitarların hıza ayak uydurması da oldukça irdelenen bir konudur. Aura Noir. Out to Die albümlerinde bas sesini oldukça güzel bir şekilde dinleyenleriyle paylaşıyor ve ritim konusunda oldukça etkili olduğunu söyleyebilirim.
Slayer ve Kreator’ün izinden gittiği apaçık bir şekilde belli olan Aura Noir’ın bende bıraktığı etki oldukça iyi. En azından Out to Die albümünün etkisi oldukça iyi oldu. Bu albümü dinledikten sonra elbette ki bundan önceki albümlerini de merak ettim grubun. Yakın zamanda onları da edinip dinlemeye başlayacağım zaten. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar dostlarım. Sizlerin de kafa sallamaya ihtiyacınız var ise şu günlerde Out to Die tam size göre olacak. Görüşmek üzere.
Albüm Puanı: 8,5/10
Yorumlar
Yorum Gönder