Black Metal dinlerken en çok sevdiğim şeylerden biri de o karmaşık ve
gürültü dolu seslerin içinden her bir enstrümanın neler icra ettiğini seçmek
oluyor. Odak noktanızı iyi belirlerseniz her türlü enstrümanın ayırt
edebilirsiniz dostlarım. Özellikle basgitarı ayırt etmek en zor olanıdır. Fakat
ona da nihayetinde ulaşabiliyorsunuz. Bu benim için çok zevkli bir aktiviteye
dönüşebiliyor. Sizleri bilemeyeceğim. Muhtemelen 2016’nın en iyi Black Metal
albümünü sizlere sunuyorum dostlarım. Şimdi ortamı daha bir karartma zamanı.
Behexen’in “The Poisonous Path”ini okuyorsunuz.
Bu albümü nasıl tanımlayacağımı öylesine çok düşündüm ki dostlarım çünkü bu albüm için sıradan kelimeler kullanmak bir defa albümü hafife almak demektir. Bizlere yaşadığımız dünyada cehennemi tattırıyor adeta. Hani şu herkesin gideceği yer. Yani öyle bir yer varmış böyle kaka insanlar oraya gidiyormuş. Bir de bunun tam tersi varmış adına cennet demişler. Böyle yanakları al al olan, ak pak insanların ödüllendirildiği yermiş (hüsnü kuruntular işte). Behexen’in bu albümünü dinliyorsanız bir defa o cenneti unutacaksınız. Öylesine bir soundu var ki bu albümün, ağzınız açık böyle aval aval dinliyorsunuz. Aynen şöyle dedim her şarkıda “bundan daha iblisi olmaz abi” ama her şarkıda biraz daha olay çirkinleşti. Finlandiyalı bu kâfirlerin bizlere anlatacakları çok şey var. Kulağınızı verin dinleyin diyeceğim ama böğürmeden pek anlaşılmıyor zaten. Black Metal’in belki de en güzel şeyi budur. Tanrıyı bağrış çağrış eşliğinde yerin dibine sokmak. Tartaros’a yani. Hades’in evine.
Magazin programlarında ünlü kadınların çocukları olunca derler ya “Çiçeği burnunda anne” diye, Behexen’de aynen öyle, çiçeği burnunda bir şeker grup. The Poisonous Path 2016’nın Mayıs ayında piyasaya çıktığından dolayı durum böyle. Olsun yine de çok şekerler. Klasik Black Metal sounduna göre daha tok bir ses alt yapısına sahip bu albüm. Black Metal’in o çok çiğ halini beğenmeyenler, bu albüme kucak açabilirler. Ben her ikisini de bayıla bayıla dinlediğim için sorun yok benim adıma. Satanist riffleri her duyduğumda yüzüm öylesine gülüyor ki anlatamam. Ürkünç yazılmış riffleri o kadar çok seviyorum ki. Tıpkı bu albümdeki enfes sert şarkıların riffleri gibi fakat sadece böylesine aşırı sert şarkılar olması gerekmiyor. Mesela Ghost’un “Year Zero”sunu dinlediyseniz onda da Lucifer’ı dibinizde hissedersiniz.
Black Metal şarkı sözleri sizlere sadece şeytanı öven sözlerden oluşuyormuş gibi geliyorsa durum hiçte öyle değil. Bir defa böyle şeylerden bahsedebilmek için sağlam bir felsefe ve mitoloji alt yapınızın olması lazım. Ortaya sunduğunuz tezlerin güçlü kaynakları olması lazım. Vermek istediğinz mesajları alacak olan insanların da yine aynı zekâ düzeyine sahip insanlar olması gerekiyor. Örneğin “Umbra Luciferi” adlı şarkılarında geçen bir çift dize olan “…The fires upon the throne of Thaumiel / Create the feminine shadow of Lucifer…” ne demek istediğini anlamayabilirsiniz. Fakat eğer sizler müzik ile verilmek istenen mesajın birlikte anlanması gerektiğini düşünenlerdenseniz mutlaka araştıracaksınızdır. Burada ki dizeleri sizlere anlatacağımı sandıysanız maalesef yanıldınız. Araştırın dostlarım, tembellik iyi değil.
Bu efsane şarkılara ses veren Hoath’ın vokal performansına eridim bittim resmen. Diyorum ya adamlar kusursuz albüm yapmışlar. Baştan sona her şarkı ruhunuzu teslim alıyor sizin ve aklınızı sizden alıp daha kuytulara götürüyor. Ben satanist falan değilim dostlarım. Bunu söyledim çünkü baştan sona böyle hevesli hevesli anlattığım için o yargıya varmış olabilirsiniz. Fakat şunu da unutmayın dünyada herkes şeytana tapıyor. Şeytan, tanrı konumundadır. Öyle olmasaydı bugün kaos içinde yaşamazdık. Şeytana tapıyorlar diyorum çünkü kötülüğün sembolü olduğu için. Eğer kötülüğün sembolü karınca olsaydı onun ismini söylerdim.
Behexen'in Black Metal âlemine en büyük hediyesi şimdilik The Poisonous Path oldu. Şimdilik diyorum bu kâfirlerin ne yapacakları hiç belli olmaz. Daha iyisini yaptık derlerse de hiç şaşırmayız zaten. Prodüksiyonuyla, yazılmış müthiş riffleriyle, kulak kanatan efsane vokaliyle ve ambiyansıyla bu yılın en iyi albümlerinden birine imza atmış Fin grup. Behexen, çok tatlısın.
Bu albümü nasıl tanımlayacağımı öylesine çok düşündüm ki dostlarım çünkü bu albüm için sıradan kelimeler kullanmak bir defa albümü hafife almak demektir. Bizlere yaşadığımız dünyada cehennemi tattırıyor adeta. Hani şu herkesin gideceği yer. Yani öyle bir yer varmış böyle kaka insanlar oraya gidiyormuş. Bir de bunun tam tersi varmış adına cennet demişler. Böyle yanakları al al olan, ak pak insanların ödüllendirildiği yermiş (hüsnü kuruntular işte). Behexen’in bu albümünü dinliyorsanız bir defa o cenneti unutacaksınız. Öylesine bir soundu var ki bu albümün, ağzınız açık böyle aval aval dinliyorsunuz. Aynen şöyle dedim her şarkıda “bundan daha iblisi olmaz abi” ama her şarkıda biraz daha olay çirkinleşti. Finlandiyalı bu kâfirlerin bizlere anlatacakları çok şey var. Kulağınızı verin dinleyin diyeceğim ama böğürmeden pek anlaşılmıyor zaten. Black Metal’in belki de en güzel şeyi budur. Tanrıyı bağrış çağrış eşliğinde yerin dibine sokmak. Tartaros’a yani. Hades’in evine.
Magazin programlarında ünlü kadınların çocukları olunca derler ya “Çiçeği burnunda anne” diye, Behexen’de aynen öyle, çiçeği burnunda bir şeker grup. The Poisonous Path 2016’nın Mayıs ayında piyasaya çıktığından dolayı durum böyle. Olsun yine de çok şekerler. Klasik Black Metal sounduna göre daha tok bir ses alt yapısına sahip bu albüm. Black Metal’in o çok çiğ halini beğenmeyenler, bu albüme kucak açabilirler. Ben her ikisini de bayıla bayıla dinlediğim için sorun yok benim adıma. Satanist riffleri her duyduğumda yüzüm öylesine gülüyor ki anlatamam. Ürkünç yazılmış riffleri o kadar çok seviyorum ki. Tıpkı bu albümdeki enfes sert şarkıların riffleri gibi fakat sadece böylesine aşırı sert şarkılar olması gerekmiyor. Mesela Ghost’un “Year Zero”sunu dinlediyseniz onda da Lucifer’ı dibinizde hissedersiniz.
Black Metal şarkı sözleri sizlere sadece şeytanı öven sözlerden oluşuyormuş gibi geliyorsa durum hiçte öyle değil. Bir defa böyle şeylerden bahsedebilmek için sağlam bir felsefe ve mitoloji alt yapınızın olması lazım. Ortaya sunduğunuz tezlerin güçlü kaynakları olması lazım. Vermek istediğinz mesajları alacak olan insanların da yine aynı zekâ düzeyine sahip insanlar olması gerekiyor. Örneğin “Umbra Luciferi” adlı şarkılarında geçen bir çift dize olan “…The fires upon the throne of Thaumiel / Create the feminine shadow of Lucifer…” ne demek istediğini anlamayabilirsiniz. Fakat eğer sizler müzik ile verilmek istenen mesajın birlikte anlanması gerektiğini düşünenlerdenseniz mutlaka araştıracaksınızdır. Burada ki dizeleri sizlere anlatacağımı sandıysanız maalesef yanıldınız. Araştırın dostlarım, tembellik iyi değil.
Bu efsane şarkılara ses veren Hoath’ın vokal performansına eridim bittim resmen. Diyorum ya adamlar kusursuz albüm yapmışlar. Baştan sona her şarkı ruhunuzu teslim alıyor sizin ve aklınızı sizden alıp daha kuytulara götürüyor. Ben satanist falan değilim dostlarım. Bunu söyledim çünkü baştan sona böyle hevesli hevesli anlattığım için o yargıya varmış olabilirsiniz. Fakat şunu da unutmayın dünyada herkes şeytana tapıyor. Şeytan, tanrı konumundadır. Öyle olmasaydı bugün kaos içinde yaşamazdık. Şeytana tapıyorlar diyorum çünkü kötülüğün sembolü olduğu için. Eğer kötülüğün sembolü karınca olsaydı onun ismini söylerdim.
Behexen'in Black Metal âlemine en büyük hediyesi şimdilik The Poisonous Path oldu. Şimdilik diyorum bu kâfirlerin ne yapacakları hiç belli olmaz. Daha iyisini yaptık derlerse de hiç şaşırmayız zaten. Prodüksiyonuyla, yazılmış müthiş riffleriyle, kulak kanatan efsane vokaliyle ve ambiyansıyla bu yılın en iyi albümlerinden birine imza atmış Fin grup. Behexen, çok tatlısın.
Dipnot: Pentagram of The Black Earth’i dinlerken din
değiştirebilirsiniz haberiniz olsun. Onun yerine kafa sallayın bol bol.
Albüm Puanı: 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder