Merhaba dostlarım bugün çok heyecanlıyım ilk önce bunu
belirtmek istiyorum. Blogumun 200. yayınını sizlerle paylaşıyor olmak benim
için büyük bir gurur kaynağı. Yıllardır tek başıma yazdığım bu özel alan,
sizler sayesinde tanındı ve tanınmaya da devam ediyor. Benim için inanılmaz bir
motivasyon kaynağısınız. Sizlere çok ama çok teşekkür ediyorum desteklerinizden
dolayı. Bu 200. yayını ise blogun ilk röportajı ile süslemek istedim. Bu defa
metal müzikten biraz uzaklaşacağız. Sizlere Adana'nın, yani şu anda yaşadığım
şehrin, en sıcak korosu olan "Çokfonik Koro" 'dan bahsedeceğim. Bu
koro hakkında araştırıp kendi düşüncelerimi de yazabilirdim fakat eğitim
görmekte olduğum Çukurova Üniversitesi Fransızca Öğretmenliği bölümünde bu
koronun bir üyesi hocamın olması bende otomatikman röportaj isteğini
uyandırdı.Hadi gelin çok değerli hocam Helene Bayard Çan ile gerçekleştirdiğim
bu inanılmaz zevkli müzik söyleşisini şöyle bir göz atalım. Sırtınızı yaslayıp,
kahvenizi almayı da unutmayın.
Blog Yazarı:
Öncelikle merhabalar Helene hanım, nasılsınız her şey yolunda gidiyordur umarım.
Helene Bayard Çan:
Teşekkür ederim her şey gayet iyi. Sen nasılsın ?
Blog Yazarı:
Teşekkürler ben de gayet iyiyim. Bugün bu röportajda sizden Çokfonik Koro hakkında
bilgi alacağım. Geçenlerde Adana Portakal Çiçeği festivalinde (1-5 Nisan arası)
Çokfonik Koro'da sizi dinleme fırsatım olmuştu. Adana'da akapella (A Capella) tarzında
müzik yapan koroyu ilk defa Çokfonik Koro ile gördüm. Gayet güzel bir
performanstı açıkçası. Çokfonik Koro ile ilgili sorulara geçmeden önce sizi
tanıyalım isterseniz.
Helene Bayard Çan:
Ben Fransızım, ilk başta bunu söyleyeyim. 1998 yılında Türkiye'ye geldim.
Fransa'da eşimle tanıştım daha sonra birlikte Türkiye'ye geldik. Türkiye'ye
gelmeden önce düşündüm tabii ki burada ne yapabilirim diye. Eşim neden
Fransızca öğretmenliği yapmıyorsun dedi. Fransa'da yaşadığım yıllarda
hemşirelik yapıyordum. Benim asıl mesleğim hemşireliktir.1992 yılında
hemşirelik bölümünden mezun oldum. Daha sonra farklı bir okula gittim. Çünkü
teyzem de hemşireydi ve tüm hayatın boyunca hemşire olmak çok zor dedi bana.
Başka bir bölüm okumamı, ihtiyaç halinde yine hemşirelik yapabileceğimi
söyledi. Teyzem eğer bana bunları söylemeseydi kafamda sadece hemşirelik vardı.
Yabancı dillere meraklıyım bu yüzden dil okudum ve bunun yanında antropoloji de
okudum. Antropoloji'yi çok sevdim. Bütün bunlardan sonra zaten eşimle tanıştım.
Blog Yazarı:
Öğretmenlik için tek başvurduğunuz yer Çukurova Üniversitesi miydi ?
Helene Bayard Çan:
Evet sadece buraya başvurdum. Çünkü eşim burada yaşıyor. O zamanlar
üniversitede başka bir Fransız hoca vardı. Eşi ile birlikte Mersin'e geçince
boş kadro oluştu ve ben de burada göreve başladım.
Blog Yazarı:
Türkçe'yi gayet akıcı konuşuyorsunuz. Ne kadar zamanda bunu başardınız ?
Helene Bayard Çan:
Çok zamanımı aldı. Zaten daha tam anlamıyla öğrendim diyemem. Eşimle 1995'te
tanıştım ve hemen Türkçe öğrenmeye başladım. Dil öğrenmeyi çok seviyorum, zaten
bir ülke ile ilgilenmeye başladığımda ilk işim dilini araştırmak ve öğrenmek
olur. 3 yıl boyunca Türkoloji okudum Fransa'da.
Blog Yazarı:
Peki, Çukurova Üniversitesi'nde öğretmenlik nasıl gidiyor ?
Helene Bayard Çan:
Çok yoğunum ama güzel geçiyor dersler, öğrencilerden çok memnunum. Halimden
memnunum yani.
Blog Yazarı:
Türkiye'ye / Adana'ya alışma süreciniz nasıl gerçekleşti ?
Helene Bayard Çan:
Aslında bu biraz kişiye bağlı, bazı kişiler hiç alışamaz ve memnun olmaz. Bir
Türk bile başka bir ülkeye gittiği zaman geri döndüğünde Türkiye'yi
beğenmeyebiliyor. Benim için ilk yıl biraz zordu. Fransa'dan uzakta olmak,
Türkçe'ye yeteri kadar hakim olamamak ve yeni bir işe adapte olmak, alışma
sürecini de etkiliyor tabii ki. Daha sonra alıştım ama, Adana'yı çok seviyorum
ki sıcak havası olan yerleri severim zaten.
Blog Yazarı:
Çokfonik Koro hakkındaki sorularıma geçiyorum. Çokfonik Koro akapella (A
Capella) tarzında müzik yapıyor. İsterseniz ilk olarak Akapella nedir ve bu
türde kendinizi nasıl keşfettiniz ondan başlayalım.
Helene Bayard Çan:
Aslında koroların çoğu akapelladır. Yani enstrüman olmaz. Türkçesi çok sesli
korosu olarak adlandırılıyor. Bir başka anlamı ise polifonik demek. Biz de
koromuzu isimlendirirken, bu iki terimden bir karışım yaptık ve Çokfonik dedik.
90'lı yıllarda üniversitede kurulmuş bu koro ilk olarak, tabi aynı isimle
değil. Sonra ara verilmiş yani koro dağılmış. Bu korodaki eski arkadaşların bir
araya gelmesi ve koro fikrinin tekrar gündeme gelmesiyle Çokfonik olarak 2012
yılında tekrardan yola devam ediliyor. Benim kendimi keşfetmeme gelecek olursak
eğer, küçüklüğümden beri korolardayım zaten. İlkokul yıllarımda "Şarkı
Söyleyen Atölye" (Atelier Chantent) vardı, orada hem şarkı söylüyorduk hem
de el işleri yapıyorduk. Orta okulda da 6 kişilik bir korodaydım. Yani şarkı
söylemeyi çok seviyorum özellikle koro içinde olmayı çok seviyorum. Koro
olmasının güzel yanı herkes eşit. Kimsenin sivrilme şansı yok ve bir uyum
gerektiriyor. Fakat benim sesim korodaki en kısık ses belki de, en az çıkanı.
Şefimiz bana "Sesin ne zaman çıkacak" diyor sürekli. Çokfonik Koro
aslında yeni sayılır önceki üniversite yılları sürecini saymazsak. Yavaş yavaş
oturan bir koro haline geliyoruz. Yakın zamanda bir de dernek kuruldu bu koro
için. Hepimiz amatörüz zaten çünkü sadece müzisyenlik yapmıyoruz, değişik
meslek gruplarından kişiler var fakat en çok öğretmenler var. Amatör olmamıza
rağmen yaptığımız işi çok ciddiye alıyoruz. Bu çok önemli. Ortak bir hedefimiz
var o da müzik. Koronun bir diğer güzel yanı arkadaş grubumuz oluyor ve sadece
müzik yapmıyoruz bu kişilerle. Dışarı çıkıyoruz, geziyoruz ve güzel vakit geçiriyoruz,
sosyalleşiyoruz.
2013 Ankara Korolar Şenliği'nde Çokfonik Koro |
Blog yazarı:
Zaten müzik bir sosyalleşmedir. Ne kadar geniş olursa çevreniz, sosyalleşmeniz
de onla doğru orantılı olarak genişler ve sadece müzik olmaz ortak noktanız.
Helene Bayard Çan:
Evet, zaten koroya gelen kişiler uyum sağlayamıyorsa kendileri ayrılıyor.
Blog Yazarı:
Sizin bu koroya katılma süreciniz nasıl gerçekleşti peki ?
Helene Bayard Çan:
Bir arkadaşım bu korodaydı yani eskiden de üyesiydi. Koro tekrar kurulunca bana
ilgilenir misin dedi, ben de neden olmasın dedim. Zaten müzik üzerine bir sohbet
gerçekleştiriyorduk, teklif edince ben de bir denemek istedim.
Blog yazarı:
Peki, Çokfonik Koro müziğin hangi türlerini seslendiriyor ? Sadece batı müziği
mi var yoksa Anadolu ezgileri de var mı ?
Helene Bayard Çan:
Hepsi. Özel bir sınırımız yok. Kilise ilahilerinden Yunus Emre'ye kadar geniş
bir yelpazemiz var. Türk Sanat müziği yok bir tek, çünkü akapellası zor olan
bir tür. Almanca ve İspanyolca şarkılar söylüyoruz ve İngilizce de var elbette.
Güncel şarkılar (pop şarkılar) da yapmaya başlıyoruz.
Blog Yazarı:
Azerice bir şarkı da söylemiştiniz festivalde. Farklı dillerde şarkılar
söylemek zor olmuyor mu ?
Helene Bayard Çan:
Benim için en zoru Türkçe söylemek. Genelde çok uzun oluyor Türkçe şarkılar.
Sözlerini ezberlemede zorlanıyorum. Bazen ne dediğimi bilmeden söylüyorum.
Fakat İspanyolca ve Almanca olunca sorun olmuyor. Çünkü bu şarkılarda söz daha
az oluyor genelde.
Blog Yazarı:
Çokfonik Koro'yu dinlediğimde kendim ikiye ayırmıştım, bas ve tiz sesler olmak
üzere. Sizin sesinizi bas ses olarak tanımlamıştım. Fakat daha sonra
araştırdığımda ise sizin ses perdenizin "Alto" adlı grupta yer
adlığını gördüm. Bilmeyenler için "Alto" nedir biraz bahseder misiniz
?
Helene Bayard Çan:
Aslında koromuz 4 farklı ses grubundan oluşuyor. Soprano (Koroda ki en tiz
kadın sesi), Alto (Korodaki en kalın kadın sesi), Tenor (En tiz erkek sesi) ve
Bas (En kalın erkek sesi) olmak üzere 4 farklı ses aralığından oluşuyor. Benim
ses aralığım ise alto olarak adlandırılıyor yani en kalın kadın sesi olarak.
Doğal olarak bas seslerden daha tiz bir yapıya sahip alto sesler. Zaten hangi
ses perdesinde olduğumuzu şefimiz ayırt ediyor. Böylelikle müzik kulağımız var
mı yok mu onu da test etmiş oluyor. Genelde bizde iyi anlamda nota bilgisi
olan kişi sayısı yok denecek kadar az. Tabii ki bu bir sorun yaratmıyor fakat
nota bilgisinin olması da gerekli oluyor bazen. Örneğin, yeni bir şarkı
öğrenmek istediğimiz zaman nota bilgimiz olmadığından bu öğrenme süreci yavaş
oluyor.
Blog Yazarı:
Çokfonik Koro kaç kişiden oluşuyor ve şefiniz Anıl Bey ile uyumunuz nasıl ?
Provalarda neler yaşanıyor ?
Adana Portakal Çiçeği Festivali 2015 |
Helene Bayard Çan:
Şu anda 36 kişi civarındayız. Provalarımız çok zevkli oluyor. Önce nefes
egzersizleri ile başlıyoruz ve bu egzersizler bizim stresimizi alıp götürüyor.
Diyafram çalışıyoruz elbette. Diyaframdan sesimizi çıkartamadığımızda zaten
otomatik olarak iyi bir ses veremiyoruz. Oktavlara çalışıyoruz. Provalarımız
haftada 2 gün ve genellikle 2-2,5 saat sürüyor.
Blog yazarı:
Koroyu genellikle çalışan kesim mi oluşturuyor yoksa benim gibi öğrenciler de
var mı ?
Helene Bayard Çan: 2 tane öğrenci var sadece. Çoğu kişiler çalışan kesim.
Blog Yazarı: Bu
zamana kadar Çokfonik Koro ile nerelerde konserler verdiniz ? Konser şarkı
listenizde hangi şarkılar yer alıyor genellikle veya hangi türler ?
Mersin İtalyan Kilisesi Çokfonik Koro |
Helene Bayard Çan:
Konserlerde söylediğimiz şarkılar nerede konser verdiğimize göre değişiyor.
Belirli bir şarkı listemiz yok. Açık havada olan konserlerimizde söylediğimiz
şarkılar farklı oluyor, kapalı mekanlarda söylediğimiz şarkılar farklı oluyor.
Örneğin bir kilise ilahisi için akustik gerekiyor, bu akustiği açık havada
yakalamak çok zor. Şu anki şefimiz Anıl Bey geçen yıl geldi, yani yeni bir
şefe sahibiz diyebilirim. Aynı zamanda kendisi Mersin operasında çalışıyor. Geçen
yıla geç başladık ve Anıl Bey geçen mayısta da askere gidince sezon bizim için
kısa sürdü ve çok fazla konser veremedik haliyle. Fakat bu yıl için çok fazla
planımız var. Mersin, Ankara ve Çanakkale'de koro festivalleri olacak, buralara
gitmeyi düşünüyoruz.
Blog Yazarı:
Peki, bu konserleri gerçekleştirirken maddi desteği nasıl sağlıyorsunuz ?
Helene Bayard Çan:
Dediğim gibi yeni bir derneğimiz var ve sponsor arıyoruz.
Blog Yazarı: Bu
röportaj umarım bulmanıza yardımcı olur.
Helene Bayard Çan:
Evet. Sponsor olmazsa zor oluyor zaten. Hedefimizdeki her konseri
gerçekleştirmek pek mümkün olmuyor. Kendi cebimizden harcamak zorunda kalıyoruz
ve böyle olunca da planladığımız her yere gidemiyoruz elbette. Daha yakın
şehirler ilk tercihimiz oluyor.
Blog Yazarı:
Çokfonik Koro sadece Adana'da faaliyet gösteren bir topluluk değil mi ?
Helene Bayard Çan:
Evet evet. Çokfonik Koro sadece biziz ve başka yerde şubemiz yoktur (sohbet
boyunca hep güldük ama en komik kısım buraydı sanırım).
Blog Yazarı:
Çokfonik Koro ile verdiğiniz konserlerden hangisi sizin en çok hoşunuza giden
oldu ?
Helene Bayard Çan:
Geçenlerde bir okula gitmiştik, dışarıda söylemiştik o gayet güzel geçmişti.
Ama en çok hoşuma giden Portakal Çiçeği Festivali'nde Şinasi Efendi'de
verdiğimiz konser oldu. Dinleyici çok sıcak kanlıydı. Bazı kişiler şarkılara
eşlik ediyordu ve bunu gördüğümüz zaman daha çok motive oluyorduk. Çok mutlu
oluyorduk.
Adana Portakal Çiçeği Festivali 2015 Çokfonik Koro |
Blog Yazarı:
Çokfonik Koro'nun geleceğini nasıl görüyorsunuz ? Sizce bir ömrü var mı ?
Helene Bayard Çan:
Bence geleceği çok parlak. Grup sağlam olduğu sürece ve sürdürdüğümüz bu
ciddiyet devam ettiği sürece istikrarlı bir şekilde devam eder. Beraber
olmaktan çok mutlu oluyoruz. İlk önceliğimiz Adana'da belli bir kitleye sahip
olmak. Daha sonra diğer şehirlerde varlık göstermek. Samimiyeti ve ciddiyeti
bir arada yürütebildiğimiz sürece Çokfonik hızla yükselmeye devam eder.
Blog Yazarı:
Bence de bu güzel koro devam etmeli zaten. Peki, herhangi birinin Çokfonik
Koro'ya girebilmesi için ne yapması gerekiyor ? Kabul süreci nasıl işliyor ?
Helene Bayard Çan:
Genelde sonbaharda koroya kişiler alınıyor. Gazete duyuruları yapıyoruz ve
çevremizde ilgilenen kişilere teklif ediyoruz. Daha sonra şefimiz seslerini
dinliyor ve ona göre alım yapılıyor. En önemli unsur ise koroya devamlılık tabii
ki.
Blog Yazarı: Son
sorum ise Metal müzik bloguna sahip olduğum için metal müzik ile alakalı olsun.
Daha önce hiç metal müzik dinlediniz mi ? Metal müzik hakkındaki genel
düşünceleriniz nelerdir ?
Helene Bayard Çan:
Orta okuldayken Metallica adında bir grup biliyordum. Fransa'da biliniyordu.
Fakat hiç dinlemedim. Scorpions'u dinliyordum. Hatta bu röportaj için biraz
araştırdım Scorpions metal grubu mu değil mi diye. Çünkü metal müzik için çok
yumuşak kalıyordu grubun sesi.
Blog Yazarı:
Metal müzik ilk doğduğundan beri şöyle bir yargı vardır; metal müzik eşittir
şeytanın müziği, siz bu yargı hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Helene Bayard Çan:
Benim için şeytani olması o kadar önemli değil ama bana biraz gürültü olarak
geliyor. Sakin tarz müzikler sevdiğimden bana pek hitap etmeyen bir müzik türü.
Blog Yazarı:
Helene Hanım bu güzel ve bir o kadar da keyifli sohbet için size çok teşekkür
ediyorum. Beni kırmayıp zaman ayırmanız çok ince bir davranış gerçekten. Umarım
hayatta her şey sizin için istediğiniz şekilde gider. Çokfonik Koro ile de
yolunuz açık olsun. Kendinize çok iyi bakın.
Helene Bayard Çan:
Çok teşekkür ederim. Benim için bir zevkti ve dediğin gibi çok eğlenceli ve
keyifli bir sohbet oldu. Sen de kendine iyi bak ve blogda başarılarının devamını
dilerim.
Evet dostlarım sizin de yukarda okuduğunuz gibi çok keyifli
bir sohbet gerçekleştirdik. Çokfonik Koro kesinlikle dinlenmesi gereken bir
topluluk. Adana'da olup da dinlemeyenler kesinlikle bu kötülüğü kendilerine
yapmaktan vazgeçmelidir. Koro'nun etkinliklerini aşağıda vereceğim Facebook
adresinden takip edebilirsiniz. Bir de buradan güzel bir haberi de ben vereyim
Çokfonik Koro Çukurova Üniversitesi'nin Bahar Şenliği'nde yer almayı düşünüyor.
Bununla ilgili güncel haberleri de yine Facebook sayfasından takip
edebilirsiniz dostlarım. Şimdilik kendinize iyi bakın ve hoşça kalın !
Çokfonik Koro Facebook Adresi: https://www.facebook.com/CokFonik
Videolar :
Yorumlar
Yorum Gönder