Merhaba dostlarım
bugün Türk metal gruplarının en iyilerinden biri olan Thrown to The Sun’ın yeni
albümü olan “Out of Themselves Things Will Come”’ı sizler için değerlendiriyor
olacağım. Of Oceans and Raindrops’u 2011 yılında yayınlayan grup, bu albüm için
hiçbir kötü eleştiri almadılar ve bunun akabinde birçok eleştirmen tarafından
yılın en iyi yerli metal albümü unvanını aldı albüm. Bence de ilk albüm bütün
övgüleri hak etmişti ki Türkiye’de yapılan en kaliteli metal çalışmalarından
biri olduğu hiç şüphe götürmeyen bir gerçek. Ben de Thrown to the Sun’ı 22
Haziran 2014’te ki Hi-Voltage’da dinleme fırsatı bulmuştum ve canlı
performansları harikulade idi ve bu yeni albümlerini de canlı bir şekilde
dinlemeyi çok istiyorum. Evet, bu kadar gevezelik yeter şimdi ismi bir hayli
uzun olan albüme şöyle bir göz atalım ve yazı boyunca bu albüme kısaca “Out of
Themselves” diyeceğim arkadaşlar.
Ekstrem Death
Metal türü olarak adlandırılıyor grubun yaptığı çalışmalar ve progresif bir
yanı olduğundan da söz edebiliriz. İkinci albümde yine bu tarzda çıkmış bir
albüm olmuş. Albümün çıkmasına yakın bizlerle “Gnomon” adlı şarkıyı, şarkı sözü
videosu şeklinde sunmuştu grup ve şarkıyı öyle çok beğendim ki neredeyse her
gün 5-6 defa dinlemekten kendimi alamıyordum. Şarkı tek başına efsaneyse albümü
düşünemiyorum diyordum kendi kendime ve nitekim de Thrown to The Sun’da
şaşırtmadı yine üst düzey kalitede bir albüm ile metal müzik severlerin
gönüllerini fethettiler. İlk albüm de vokalde Enver Yılmaz ile yola çıkan grup,
Out of Themselves’te ise Başer Çelebi ile devam etme kararı almış. İlk albüm
kritiğinde Enver’i gürültülü vokalde beğendiğimi fakat temiz vokalde yeterince
iyi olmadığından bahsetmiştim ve Başer hem gürültülü hem de temiz vokalde
oldukça iyi iş çıkarmış yeni albümde. Albüm zaten baştan sona kalite kokuyor
buram buram ve prodüksiyon seçimi bunun en önemli nedenlerinden biri olsa
gerek. Enstrümanların sesi gayet net her sesi rahatlıkla duyabiliyorsunuz araya
kaynayan hiçbir riff yok dostlarım. Albümün en vurucu enstrümanı davul olmuş
bana göre gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış Batuhan Bekmen. Şarkılarda klavye
sesini de duyuyoruz bu da şarkılara ayrı bir hava katmış.Albümdeki rifflere zaten diyecek tek bir kötü sözcük bile yok, zeki müzisyenlik ürünü her bir riff ! Albüm toplam 12
şarkıdan oluşuyor. Gnomon açılış şarkısı olarak yer bulmuş kendine. Bence
olması gerekende buydu zaten inanılmaz gaz bir şarkı özellikle şarkının ikinci
kısmı olarak saydığım kısım (3.08 civarı başlayan ataktan bahsediyorum) gerçekten
adrenalin patlaması yaşatıyor. Albümdeki bütün şarkılara teker teker hayran
kaldım dostlarım fakat elbette en sevdiklerim olarak adlandırdıklarım bir adım
öne çıkıyor benim için. “Gnomon”, “Fatigue”, özellikle “In Signs,In Patterns”, “Havens
Echo”, “Maladies to Be Cured”, “Jocasta” “Out of Themselves” yani neredeyse
albümün tamamı benim favori şarkılarım oldu arkadaşlar. Thrown to the Sun ilk klipini
ise Maladies to Be Cured adlı şarkıya çekti ve klipte gayet başarılı olmuş ki
zaten aşağıda izleyebilirsiniz sizlerde.
Ülkemizde de
yavaş yavaş kaliteli işler yapılmaya başlandı fakat sanırım bunlardan en iyisi
Thrown to the Sun. Çünkü Thrown to The Sun’ın yaptığı işler sadece bu ülkede
ilerlemek adına değil aslında, yurtdışını da düşündükleri yaptıkları albümlerle belli
oluyor. Açıkçası Avrupa’daki dev metal müzik festivallerinde Thrown to The Sun’ı
görmeyi çok isterim ve bu hiçte olmayacak iş değil. Albüm başta iTunes olmak
üzere Spotify ve Bandcamp gibi dijital platformlarda var. Alın dinleyin
arkadaşlar desteğinizi bu harika grubun müthiş albümünden esirgemeyin ki biz de
bir Download festivalinde Thrown to The Sun’ın ismini görme fırsatı yakalayalım
ve göğsümüz kabara kabara gezelim. Yazacaklarım bu kadar ben albümü dinlemeye
gidiyorum dostlarım siz de geç olmadan bu iyiliği kendinize yapın ve hoşça kalın!
Albüm Puanı : 10/10
Yorumlar
Yorum Gönder