Albüm Kritik 36 (Ghost - Opus Eponymous)



Merhaba dostlarım “En Metalci Ülkeler” yazı dizisi bittiğine göre artık kaldığımız yerden, bloğun normal yayın akışına devam edebiliriz. Dün şöyle bir albüm kritiklere göz attım ve büyük bir eksik gördüm, taptığım grup Ghost’un “Opus Eponymous” albümünü değerlendirmemişim. Hemencecik bu eksiği gidermek istedim ve işte sizlere “Opus Eponymous” albüm kritiği..!

2010 yılında metal dünyasında adeta meteor etkisi yaratan Ghost,  korku temasını görselliğe o kadar iyi işlemiş olmasına rağmen yaptıkları müzik hiçte korkunç değil,  tam aksine bizleri 70’lere geri götüren bir yumuşaklıktaydı. Eskilerden birçok kült rock ve metal grubuna benzetilen Ghost, tüm camiada kendisinden söz ettirmeyi “Opus Eponymous” ile başarmıştı.
2010 yılında piyasaya sürülen albüm, ses altyapısı ile eski rock ve metal albüm kayıtlarını andıran bir yapıya sahipti. Gitarlar tok, davul yine aynı şekilde tok, basgitar olabildiğince ön planda ve vokal bir o kadar pürüzsüz. Nameless Ghouls ve Papa Emeritus şeklinde oluşan grup görsellik bakımından da efsane olmuştu. Fakat yukarıda enstrümanların nasıl albümde var olduğunu söylerken bence en büyük alkışı kesinlikle klavyeci hak ediyor. Öyle ki hem arka planda hem de klavyenin yükseldiği şarkılarda ve sololarda müthiş işler başarıyor.
Albümün normal versiyonunda 9 şarkı ve Japonya özel versiyonunda 10 şarkı vardır.(Japonya özel versiyonunda bir “The Beatles” şarkısı olan “Here Comes The Sun” müthiş bir şekilde coverlanmıştır.)  Normal versiyondan bahsedecek olursak, ilk olarak “Deus Culpa” adlı harikulade bir kilise orgu enstrümantal şarkısıyla açılıyor albüm ve hemen ardından artık Ghost’un ilahisi olarak bilinen “Con Clavi Con Dio” geliyor. Bu şarkı baştan sona gerçekten tüyler ürperten bir şarkı. Albümü alıp ilk dinlemeye başladığınız da “Con Clavi Con Dio” ‘ ya geldiğnizde “Lucifer…” diye giriş yapan bir şarkı duyuyorsunuz ve daha ilk sözcükte grubun hangi yolda ilerlediğini anlıyorsunuz. Bu şarkının hemen ardından bir başka kült Ghost şarkısı “Ritual” geliyor. Bu şarkı aynı zamanda albümün “single” olarak ta youtube’ta yayınlanmıştır. “Infestissumam” ‘a kadar tüm konserlerin final şarkısı olan “Ritual” gerçekten de harikulade gitar riffleri ve vokale sahiptir. Aslına bakacak olursanız bunu grubu çok sevdiğim için söylemiyorum 9 şarkılık albümde 2 tanesi enstrümantal olmakla birlikte bütün şarkılar çok iyi şeklinde not alır. Okuduğum birçok yabancı kaynakta aynı şekilde değerlendirmiştir. Opus Eponymous” ‘un bu kadar iyi olmasının ve benimsenmesinin nedeni uzun zamandır klişelerle dolu olan korku temalı metal müziğin başka bir boyut kazanmasıdır. Ne “Death Metal” ne de “Black Metal” ile uzaktan yakından alakası olmayan bu albüm “Heavy Metal veya 70s Rock” alanına geri dönüş yaparak aslında büyük bir özlemi gidermiştir. “Elizabeth” ‘e geldiğimiz de ise yine ortaya gayet iyi bir iş konmuş ve konserlerde genellikle “Con Clavi Con Dio” ile peş peşe çalınan şarkı bence introsuyla bile gönülleri fethedebiliyor. Hemen ardından gelen “Stand by Him” ise albümün en hareketli şarkısı sayılabilir. Davul ile giriş yapan şarkı, söze ise “Devil’s Power is the greatest one…” şeklinde giriş yaparak bir kez daha şeytana övgüler yağdırıyor. Bu şarkının gitar solosu da ayrı bir güzeldir bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Daha sonra ise yavaş yavaş yükselerek introya giren “Satan Prayer” bizleri karşılıyor. Bu şarkı da diğer tüm şarkılar gibi yine harikuladedir. Fakat bu şarkının sonunda klavye solosu, yine dahi bir müzisyenliğin ürünüdür. Ve şimdi geldik benim albüm de en çok sevdiğim hayranlık duyduğum bir başyapıta “Death Knell” ‘ e! Baştan sona müthiş bir şarkı olan “Death Knell” ‘in tek kusuru ise o sonda ki müthiş klavye solosunun albümde çok kısa tutulması. Belki öyle çok teferruatlı ve çok karmaşık notalardan oluşan bir solo değil ama şarkının atmosferini tamamıyla ortaya çıkarıyor hatta albümün atmosferini de diyebiliriz! “Prime Mover” yine Ghost’un tüm konserlerinde yerini alan bir başka yapıtıdır. Klasik olacak ama yine intro yine intro. O muhteşem gitar introsuna konserlerde klavyede eşlik ediyor aslında olması gereken oymuş ta neyse artık. Ve albümün sonuncu şarkısı “Genesis”… Adının anlamı “Başlangıç ve Doğuş (Deccalin doğuşu kastediliyor burada)” olsa da albümün son şarkısı olarak yer buluyor kendine. Ve enstrümantal bir şarkıdır. Bu şarkı konserlerde genel de bitişin de Nameless Ghoul’ları seyirciye taktim etme şarkısıdır.
Evet, dostlarım albüm 2010 yılının en iyi albümlerinden biri olarak tarihte kendine yer edindi. Korku konseptini artık rock ve heavy metal’ede taşıyan Ghost’un yolu o kadar parlak ki gözlerimiz kamaşıyor. Sizler için “Opus Eponymous” albümünü değerlendirdim dostlarım. İçinizden görüşlerime katılmayanlar olacaktır bu gayet normal sonuçta zevk meselesi fakat bu kesinlikle objektif bir değerlendirmedir. Blogda ki diğer tüm albümler gibi.”Opus Eponymous ve Ghost” metal dünyası için yeni bir sayfa olmuştur bu yadsınamaz bir gerçek artık, dikkat ettiyseniz son zamanlarda köklü gruplar bile Ghost’un müziğini yapma çalışmalarına girmiştir yani o sound da eserler yaratma yoluna girmiştir. Bu yüzden bu albüm bir başarı öyküsüdür. Kendinize iyi bakın ve hoşça kalın!

Albüm Puanı : 10/10



Yorumlar