Daha önce ki yazdığım yazılarda Avrupa ve İskandinav
Yarımadası’ndaki ülkelerin metal ile uğraşlarından bahsettim.Eh artık kıta
değiştirme zamanı geldi çattı.Şu ana kadar bahsetmiş olduğum beş ülke metal
müziğe öyle katkılar yaptı ki bu tür ilk halinden bu yana katlana katlana
büyüdü ve geniş yelpazelere ayrıldı.Metal müziğin bazılarına göre ilk evi diye
bahsedilen bir ülkeye geldi sıra.Özgürlüğün ülkesi olarak dilimize yer etmiş
bir ülke,yani sıra Birleşik Devletler’de !
Günümüzde Amerika daha çok pop,r&b ve rap şarkı ve
şarkıcılarıyla ön plana çıkıyor.Bu durum diğer ülkeler içinde geçerli olsada
Amerika’daki kadar öyle büyük ölçüde değildir.Her türlü ülkeden insana ev
sahipliği yapan bu ülkenin haliyle kültür yelpazesi oldukça geniştir.Her
kesimden insanı mutlu etmekle yükümlüdür (orasını ne kadar gerçekleştirebiliyor
soru işareti tabi).Peki bu ülkede ki metalcilerin susuzluğu nasıl
gideriliyor.Yok yok olmadı bu şöyle diyelim bu ülkede metal müziğin yeri tam
olarak nerede ?
-Canım metal dinliyor musun sen ?
-Tabiki !
-Hangi grupları peki ?
-Metallica,Slayer
Yukarda ki diyaloğu hepimiz yapmış ve zamanında hepimiz aynı
cevabı vermişizdir (Slayer kesin olmasa da Metallica kesin).Dünya’da yüzbinlere
varan metal grubu olmasına rağmen nedense bu müziğe gönül vermiş olanlar hep
Metallica ile başlamışlardır.Özellikle ülkemiz de “Nothing Else Matters” dedin
mi zınk diye Metallica sesi çıkar (her ne kadar metal bir şarkı olmasada).Heavy
Metal’in dalga dalga büyüdüğü sıralarda birkaç ağır abi bir araya gelip “Ulan
biz daha hızlısını çalarız milleti coşturur öyle evine göndeririz” diyorlar ki
bu ağır abilerden biri Lars Ulrich (gevşeğin tekidir) diğeri ise James Hetfield’tır.Ve
thrash metal’i peydahlayan isimler olarak tarihe geçiyorlar.Amerika yayılan bu
metal müzik dalgasından en çok etkilenen ülke olmuştur.Öyle ki Metallica canavarını
ortaya çıkarmış ve 1990 yılına kadar dünyanın ağzını açık bıraktıracak albümler
çıkaran grup adeta insanlara ilham kaynağı olmuştur.Hemen ardından Slayer işin
içine şeytanı ve pentagramıda katarak Thrash Metal’i sonsuza kadar yaşatmaya
adeta yemin etmiştir.Thrash Metal yüksele dursun esas olay bunlarında öncesinde
başlıyor Özgürlüğün Ülkesinde ! 70’li yıllarda rock müzik rock müzik olmaktan
sıkılmış olacak ki giderek sertleşip evrim geçirim metal müziğe
dönüşmüştür.Amerika’da o yıllarda metal müzik ile uğraşanların giyim tarzı bir
garipti.Seks marketlerinden fırlamış adamlardan tutunda,daracık tayt giyip
penisini sergileyen elemanlara kadar çeşit çeşit tarzda gruplar ortaya
çıkmıştır.Ama herhalde hiçbiri Kiss kadar o döneme göre cürretkar ve ilginç
olamamıştır.Yüzlerine yaptıkları makyajlar (maskeler) daracak deri giysilerin
üzerine demir kalın iğneli desenler ile adeta gözleri şoka uğratan bir tarz
yaratmıştır grubun üyeleri.Yaptıkları müzikte heavy metal damgası yediği için
çılgınlıkta sınır tanınmamıştır artık.Hatta bu giyim tarzları ve müzikleri
mahkeme salonlarına kadar taşınmıştır.Aynı dönemlerin bir başka kült grupları ise
Blue Öyster Cult ve Aerosmith olmuştur heavy metalde.Daha önce de dediğim gibi
metal müzik dalga dalga büyürken ülkelerde bu müziği genişletmeye ve yeni yeni
kollar eklemeye devam etmiştir,öyle ki heavy metalin revaçta olduğu zamanlarda
Mötley Crüe ve Quiet Riot gibi yine tarz gruplar bu defa Glam Metal adı
altından performans sergilemeye başlamıştır.Yaptıkları müzikle o dönemde adeta
yaprak gibi ordan oraya savrulan rockçı ve metalci gençleri de kendilerine
çekmişler ve her konserleri hıncahınç dolmuştur.Heavy,Thrash ve Glam Metal’den
sonra en çok benimsenen bir başka metal türüde Death Metal olmuştur Birleşik
Devletler’de.Her ne kadar death metal’in ana vatanı Avrupa gibi görünsede
gelmiş geçmiş en fazla albüm satışını Amerikalı Morbid Angel yapmıştır bu
kategoride.
Amerika’da yeni jenerasyonda etkili gelmeye başladı son
zamanlarda fakat herhalde her Amerikalı grubun ortak kaderi olacak ki,btün
gruplar nerdeyse paranın tatlı kokusunu öyle bir alıyorlar ki esas işlerinin
müzik yapmak olduğunu unutuyorlar.Buna en güzel örneklerden biride Bullet For
My Valentine adlı metalcore grubudur.İlk başlarda “metal sana canım feda” ya
benzer bir şekilde çıktıkları yola “para para para” sözüyle devam
ediyorlar,nitekim ortaya koydukları müzikte ortada zaten.Bunu bu grup yapar
aldırmazsın ama kaldı ki eski topraklarda aynısı.Load albümünü yayınladıktan
sonra “Biz canımızın istediği müziği yapıyoruz” gibi saçma sapan bir röportaj
veren o zaman ki Metallica Reload çıktığında ise “Load için 30’dan fazla şarkı
yazdık hepsini sığdıramadık o yüzden geri kalanını Reload’da topladık” gibi oha
dedirten sözler söyleyerek bir bakıma metal müziğin üzerine toprak atmaya
başlamışlardı.Elbette güzel iş yapan her grup fazla fazla kazansın ama ne
yaptığını unutmadan.Metal’i unutmadan ! Amerika’da ki hayat metal müzik
grupları için çok aşırı rahat herhalde iyi albümlerle çok az karşılaşıyoruz
artık.Ya da müzikle uğraşanlar yelpazelerine başka şeylerde sokmaya
çalışıyorlar ondan sonra işler iyice afedersiniz boka sarıyor
(Metallica-Through The Never Filmi en güzel örnek,Türkçe’ye Bana Biraz Daha
Para Kazandırsana diye çevrildi herhalde).
Şöyle bir toparlayacak olursak şüphesiz ki Amerika metal
müziğe tarihi katkılarda bulunmuş ve yön veren bir çok müzisyenin ana vatanı
olmuştur.Zaten bundandır ki 2. Sırada yer alıyor bu yazı dizisinde,ama geçmişi
unutup şimdiye bakıp bu yazıyı yazıyor olsaydım emin olun listeye bile
giremezdi ! Kendinize iyi bakın ve hoşça kalın !
Yorumlar
Yorum Gönder