Bugün, bir başka cumartesi günü ve ben birkaç hafta aradan sonra sonunda bir cumartesi günü klavyenin başına oturdum ve geriye dönüş yapmak için kolları sıvadım. Bu bilgilendirmeyi her defasında yapıyorum ama yapmak zorunda olduğumu da biliyorum. Çünkü mesela bu yazının tarihi 2013’ü gösteriyor fakat ben bu yazıyı 2024 yılında tekrardan elden geçiriyorum. Bundan dolayı da bu bilgilendirme her seferinde şart oluyor. Zira siteyi daimî takip eden okuyucuların haricindeki misafirlerin kafasında herhangi bir karışıklık olmasını istemiyorum. O uyarı ise şöyle; sitenin ilk zamanlarında oldukça üstünkörü ve dilbilgisi açısından kötü yazdığım albüm değerlendirme yazılarını her cumartesi tekrar elden geçirmeye çalışıyorum. Bu zamana kadar ilk 20 albümü baştan yazdım. Bu durum 50 numara ve belki de ötesine kadar gidebilir. Onu şimdiden kestiremiyorum. Bu yüzden de 2013 tarihinde ilk defa yazılmış olan bu albüm değerlendirmesini içinde bulunduğumuz bu yılda yeniden elden geçiriyor ve hem sitenin yazı kalitesini yukarı çıkarmaya çalışıyor hem de albümleri hak ettikleri gibi özenli bir şekilde değerlendirmiş oluyorum. Özellikle bazı albümler var ki onları tekrar yazdığım ve hak ettikleri değeri verdiğim için kendimi de içsel olarak huzuru ve mutluluğu bulmuş gibi hissediyorum. İşte, bu yazının konuğu olan ve benim hayatımda en sevdiğim ilk 10 grup arasında belki de yeri hiç değişmeyecek olan tek grup olan “Falkenbach”tan ve grubun şu ana kadar çıkardığı son albümü olan “Asa”dan sizlere tekrar ve güzel bir şekilde söz edeceğim. Falkenbach’ın herhangi bir albümünün adı geçtiği anda bile gözlerim doluyor. Çünkü tam da Asa’nın çıktığı 2013 yılından beri gruptan hiçbir haber alınmıyor. Hiçbir şekilde bu solo-grup projesinin büyük adamı olan “Markus Tümmers”in de ne yaptığına dair bir bilgi yok. Adeta grup sırra kadem bastı ve bir türlü ulaşılamıyor. Elbette kıyıda köşede ve belki de Alman Metal sitelerinin bazılarında Markus’un ve Falkenbach’ın geleceği hakkında bir şeyler konuşulmuştur ve belki de bir şeyler biliniyordur. Fakat ben hiçbir bilgiye nail olamadım. 1989 yılından bu yana Viking Metal, Black Metal ve Folk Metal sentezi şahane müziğini dinlediğim bir adamın bir şekilde kendisini göstermesini istiyorum. İşte bu hasret yüzünden de Flakenbach ismi geçince bile içime öküz oturuyor ve gözlerim sulanıyor. Neyse, bu kadar duygusal bir girişten sonra şimdi gelelim Markus’un Falkenbach çatısı altında son altın vuruşu olan Asa’nın ne derece büyük bir albüm olduğunu sizlere anlatmaya.
Markus Tümmers deyip duruyorum ama Falkenbach’ta müzik icra ettiği süre boyunca “Vratyas Vakyas” mahlasını kullandı bu büyük müzisyen. Yine de Markus ismini, yani sanatçının gerçek ismini, kullanmayı daha çok seviyorum. Vratyas Vakyas’ın da aynı kişinin mahlası olduğ bilgisini de vermek istedim. 2013’te üniversitedeydim. 3. sınıf öğrencisiydim. Bu siteyi açalı bir yıl olmuştu. Zaten siteyi açmadan önce en çok dinlediğim ilk 3 grup arasında Falkenbach vardı. Bu grubu keşfettiğim günü ve tarihi tam olarak hatırlamıyorum. Fakat sanırım kuzenimin bilgisayarında (bilgisayar dediğim şeyi günümüz süper cihazları ile kıyaslamayın lütfen) Metal Müzik arşivi vardı. Ben de Metal ile içli dışlı olmaya iyiden iyiye kendimi alıştırmıştım. O zamanlar popülerliği sorgulanmayan MP3 Player’lardan sonunda bir tane de ben almıştım ve kuzenimin Metal arşivinden Creative Zen markalı, 1GB hafızalı (o zaman için muazzam bir hafıza idi), ekransız (Apple Shuffle gibi düşünün) MP3 Player’ıma şarkılar atıyordum. Farkında olmadan Falkenbach’tan da “Vanadis, Aduatza ve Donar’s Oak” şarkılarını da atmışım. İşte ne zamanki kulaklığımı takıp da Vanadis’in o borazanlı girişini duydum ve sonrasındaki epik müziğin içime işlemesine izin verdim, işte o noktadan sonra artık ben bir Falkenbach hayranı olmuştum. Daha o zaman bunu hissetmiştim ve daha o zaman bu grubun her haltını bilmek ve her bir şarkısını dinlemek için kendimi parçalayacağımı biliyordum. Öyle de oldu. Bütün diskografisini defalarca dinlediğim ve irili ufaklı her bilgiyi okuyup, bir yerlere not olarak yazdığım bir ilah haline geldi benim için. Bu yüzden de 2013 yılında çıkacak olan Asa’yı da büyük merakla bekliyordum. Özellikle albümden single olarak yayınlanan “Eworun”u duyduğum anda Falkenbach’ın bir kez daha dehşet bir işle geleceğini anlamıştım. Hatta öyle ki bugün dahi Eworun’u grubun en iyi 5 şarkısı içinde gösteririm. Sadece ben değil Falkenbach’ı dinleyen herkesin ortak fikri de budur. Falkenbach, Asa’ya gelene kadar tek kötü bir albüm yayınlamadı. Evet, bu gerçek! Bu, sadece benim söylediğim bir şey de değil. Grubun diskografisinde bulunan her bir albüm hep yüksek puan aldı. Çünkü Falkenbach çok niş bir müzik yapıyordu. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Bugün, herhangi bir Metal sever Falkenbach albümünü, bırakın albümü, herhangi bir şarkısın dinlediği zaman bu grubun diğer herhangi bir gruba benzemediğini anlayacaktır. Markus’un müzik vizyonuna hayran kalmamak elde değil. Her albümünde böyle başarı göstermesi ve her albümünde baştan sona şahane şarkılar yazması ve bizleri çıkarmak istediği o epik yolculuğa gerçekten de çıkarabiliyor olması büyük bir saygıyı hak ediyor. Asa’dan önce yayınlanan “Tiurida”da yaratmış olduğu o sert ve epik melodik sentez Asa’da adeta çağ atlamış bir şekilde karşımıza geldi. Asa, tam anlamıyla bir başyapıt olmuştu artık. Albümden single olarak yayınlanan “Eworun” bunun habercisiydi zaten. Yahu tek bir şarkı bile ıskarta olmaz mı? Ya da tek bir şarkı bile “idare eder işte” denecek kadar katalizör olmaz mı? Olmadı işte! Asa’nın bu derece epik olmasının en büyün nedenlerinden biri de tam olarak bu. Tek bir çürük yumurta yok ve her şarkı dolu dizgin ve her şarkı ruhunuza işleyecek kıvamda!
Asa, hem kaslı bir albüm hem de bu kasların etrafına dolanan çiçek narinliğindeki melodik ve duygusal yönü yüksek bir albüm. İşte bunu başarmak için Markus Tümmers olmak gerekiyor. O yüzden bugün hala bu adamı özlüyorum ve Falkenbach’tan bir ses duymak istiyorum. Çünkü hiçbir grup, hiçbir sanatçı yerini dolduramıyor. “Vaer stjernar vaerdan” ile çok sağlam ve aynı zamanda da çok ulvi bir giriş yapıyorsunuz albüme. Sadece bu şarkıyı dinlemek bile gözlerinizdeki ışıltının artmasına ve kalbinizdeki o adını koyamadığımız bir noktaya dokunmanıza yardımcı olabiliyor. Yahu hem süper şarkılar yazıp hem de muazzam vokal yapabilen bu insandan kötü bir şey dinleme ihtimali nasıl olabilir ki? Ben bu ihtimali ilk defa duyduğum Falkenbach şarkısı olan “Vanadis” ile oracıkta yok saymıştım. Ne güzel ki bir an bile olsun yanılmadım. Asa’daki her bir şarkı kendi içinde hem melodik yoğunluğu hem de sertliği ile adeta kulaklarınızda tıpkı damakta oluşan muazzam lezzetler gibi bir his bırakıyor. Evet, bunu başka türlü nasıl açıklayabilirim bilmediğim için ben de bu yolla açıklamak istedim. Sertlikten de ödün vermemiş Markus. Eworun hariç her şarkı kendi içinde ciddi anlamda sertlik barındırıyor. Hatta albümün 4. şarkısı “Bronzen Embrace”de bu sertlik albümün aynı zamanda en efsanevi noktasına geliyor. Bu şarkıyı dinleyip de burun kıvıracak herhangi birini tanımıyorum. Dinleyip de burun kıvıran olursa onlara da yazıklar olsun demekten de kendimi alamıyorum. Markus’un bizzat her şeyini kendi üstlendiği Falkenbach albümlerinde hep belli bir kaliteyi hissediyorsunuz. Prodüksiyon tarafında da aynısı geçerli. Asa’nın Prodüksiyonu da muhtemelen en iyi Falkenbach prodüksiyonudur. Elbette teknolojinin zaman içindeki gelişimi ve ekipmanların gelişmesi ile stüdyo kalitesi de yükseliyor. Asa da işte öyle bir albüm. Her şey kristal berraklığında kulaklarınızda yankılanıyor. Albümdeki her şarkıyı deliler gibi sevdiğim için şu şarkı diğerinden daha iyidir gibi bir şey diyemeyeceğim. Markus’un bu albümdeki sert, Black Metal riffileri yazma konusundaki gövde gösterisi ve aynı zamanda klasik gitar ile nasıl epik besteler yazılır diye adeta caka satması zaten her şeyin bir nevi özeti oluyor. Diyorum ya tek bir çürük yumurta yok bu albümde.
Falkenbach bir daha ne zaman yeni bir albüm ile gelir bilmiyorum. En son 2020 yılında, grubun albümlerinin çıktığı “Prophecy Records” “The Nine Worlds of Falkenbach (Manifestations 1995-2013)” adında Falkenbach’ın bütün albümlerinin olduğu bir set çıkarmış. Metal Archives’ta hala aktif olarak görünüyor Falkenbach. Bu yüzden hala umutlarımı yitirmeden bekliyorum. Hüzünlü bir bekleyiş bu, biliyorum. Fakat sonunda yüzümün gülmesini diliyorum. Asa, bir başyapıt ve biliyorum ki bir gün Markus Tümmers yeni bir Falkenbach albümü ile gelirse o da bir başyapıt olacaktır. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!
Albüm Puanı: 10/10
** Yeniden yazılma tarihi: 14 Eylül 2024 / Cumartesi
Kritik için teşekkürler. Albümdeki enstrümanların kullanımı, şarkılardaki atmosfer vs. her şeyiyle çok sağlam bir çalışma olmuş.
YanıtlaSil