Albüm Kritik 11 (Falkenbach / Heralding-The Fireblade)

Bu klavyenin başına albüm kritiklerini yazarken genelde iki duygu durumu ile yazıyorum. Eğer albüm iyiyse neşeli bir şekilde ve eğer kötü bir albüm dinlediysem ve onu yazacaksam sıkılgan bir şekilde yazıyorum. Elbette ara duygu durumları da oluyor ama genelde bu iki duygu durumu ile albümleri yazıyorum. Fakat bugün klavyenin başına ne neşe ne de sıkılgan bir şekilde oturdum. Bu duygular yerine bolca hüzün ve özlem ile yazı yazmaya başladım. Herhalde tüm Metal aleminde en çok özlediğim ses “Falkenbach”ın sesidir. Birkaç grup daha var müziklerini duymayı hasretle beklediğim. Fakat Falkenbach hepsinden üstte ve hepsinden derin izler bırakmıştır bana. Bu yüzden de bu efsanevi gruptan 10 yıldır ses çıkmıyor olması çok ama çok üzüyor beni. Bu zamana kadar yüzlerce defa her albümünü dinlemiş, grubun internette herhangi bir yerde kalmış olan bilgi kırıntısını bularak mutlu olmuş ve “Vratyas Vakyas” mahlaslı “Markus Tümmers”e her yıl ulaşmaya çalışarak nerelerdesin be abi diyecek kadar beni kendine bağlamış bir grup oldu Falkenbach. Bildiğiniz üzere hafta sonları artık cumartesi günü eskiden kötü bir şekilde yazdığım albüm incelemelerini tekrar elden geçirirken, pazar günü ise eski tarihli ve siteye yazmadığım bir albümü yazıyorum. Bugün ise hasretinden prangalar eskittiğim Falkenbach’ın 2005 yılında çıkardığı “Heralding-The Fire Blade” albümünü tekrar yazmak için klavyenin başına oturdum.

Falkenbach, Vratyas’ın hep tek başına yürüttüğü bir solo-grup projesi oldu. Elbette bazı albümlerde, bazı şarkılarda farklı müzisyenler eşlik etse de genel olarak Vratyas Falkenbach’ın her şeyinden sorumlu biridir. Falkenbach’ın 1989 yılında çıkarmış olduğu 3 şarkılık “Havamal” demosu ile aslında “Viking Metal”in gerçek anlamda tanımı da oluşmuş oldu. Bakın daha ortada tam anlamıyla bir albüm yok. Fakat Falkenbach adında hem de Almanya menşeili bir solo-grup geliyor ve bu türü Metal camiasına bırakıyor. Temelde Melodic Black Metal’in iskeleti üzerine yazılmış şarkılar duyuyor olsak da Vratyas’ın kafasındaki hinlikleri ve o sofistike müzik dehasını daha bu demodan anlamak mümkün. 1996 yılına kadar hep kendi imkanlarıyla birer ikişer şarkı ile demoları çıkarıyor ve bir şekilde Metal camiasında ciddiye alınmayı bekliyordu sanki Vratyas. Çıkan demolara baktığımızda ise dehşete düşmemek elde değil. Bugün, bu albümde de dahil birçok Falkenbach albümünde son versiyonlarına şahit olduğumuz ve dinlemekten büyük keyif aldığımız şarkılar işte o demolar oluyor. Bu yazıda sizlere söz ediyor olduğum Heralding-The Fireblade albümünde de 1989 yılındaki “Havamal”dan “Havamal”, 1990 yılındaki “Tanfana” demosundan “Læknishendr”, 1991 yılından “Towards Solens Golden Light” demosundan “Roman Land”, 1995 yılında çıkan “Laeknishendr” demosundan “Skirnir” şarkıları tekrar düzenlenerek ve daha rafine bir hale gelerek yer almıştır. Eldeki materyallerin ve demolardaki şarkıların ne derece güçlü olduğunu bu şekilde anlayabiliriz. Gerçekten de Vratyas’ın yaratmış olduğu epik atmosferi hem demolarda hem de stüdyo albümlerinde çok iyi bir şekilde görebiliyoruz. Bu saydığım 5 şarkı haricinde albümde geriye kalan “…Of Forest Unknown…, Heralder ve Walkiesjar” Vratyas’ın yine temellerini daha önce atsa da diğer şarkılara göre tamamlanma süreci bu albümün oluşumu sürecinde olmuş şarkılardır. Heralding-The Fireblade’ın bu halini okuduğunuz zaman e bu adam ne yapmış arkadaş bu albüm için diyebilirsiniz. Şahsen Falkenbach’ı hiç dinlememiş biri olsaydım ben de ilk önce buradan vururdum. Fakat Vratyas’ın farklı bir bakış açısı var. 1989 yılında yazmış olduğu bir şarkıyı zaman içinde sürekli ufak dokunuşlarla değiştiriyor ve daha iyi bir hale getirmeye çalışıyor. Bu demolarda yer alan şarkıların hepsinde gördüğümüz bir nevi evrim süreci gibi bir süreç. Heralding-The Fireblade’de de bu şarkıların artık evrimlerini tamamladığını görüyoruz. Örneğin “Laeknishendr” şarkısının ilk versiyonu ile buradaki versiyonu arasında oldukça fark var ve Vratyas bu şarkı özelinde oldukça fazla çalışmış. Gerek atmosferi gerekse de şarkının içindeki melodik partisyonlar ve vokaldeki iyileştirmeler ile Heralding-The Fireblade’de dinlediğimiz Laeknishendr en iyi formuna kavuşmuştur.


Albümü baştan sona kaç kere dinledim bilmiyorum. Fakat her dinlediğimde böylesine mükemmel bestelerin, basit ve melodik yenden bu derece etkileyici olmalarına inanamıyorum. Aklımıza yer etmiş en iyi besteler en kompleks olanlardır tabusunu aslında ben çoktan kırdım. Fakat bu olgu hala geçerliliğini koruduğu için buna isyan edercesine bir kez daha söylemek istedim. Benim, bugün bir solo-grup projesi ile (NoumenoN) müzik üretiyor olmamdaki en büyük etken Falkenbach adamı Vratyas Vakyas’tır. Müzik olarak aynı şeyi üretmiyorum belki ama beni böylesine cesaretlendirdiği için ben bugün oturup besteler yapabiliyor ve her defasında kendisine durduğum yerde selamlar gönderiyorum. Heralding-The Fireblade beni en çok etkileyen Falkenbach albümü olmuş olabilir. Kesin bir şey diyemiyorum çünkü adamların her albümünden büyük bir şekilde etkileniyorum. Fakat bu albümdeki “Walkiesjar” şarkısını ilk defa dinlediğimde gözlerimin dolduğunu ve elime gitarı alıp bu şarkının her partisyonunu çıkarmaya çalıştığımı ve bir, iki saat sonra başardığımı hatırlıyorum. Bazı albümler sizlere sadece müzik vermiyorlar aslında. Müzikle birlikte hatıra, güzel anlar, heyecan ve heves de veriyorlar. Heralding-The Fireblade işte benim için öyle bir albüm arkadaşlar. 60 yaşıma geldiğimde bu albümü hala dinliyor olacağımı biliyorum. Çünkü bazı gruplar, bazı albümler, bazı şarkılar sizin DNA’nızın bir parçası oluyor artık. Bundan bir kaçış yok. Her sosyal ve entelektüel bir insanın başına gelen bir şeydir bu. Bir de bu albümün bonus şarkılı versiyonundaki “Gjallar”ın da altını çizmeden geçmek istemem. Muhtemelen bu zamana kadar dinlediğim en tüyler ürpertici enstrümental şarkılardan biridir ve her dinlediğimde de aynı duyguları yaşatıyor bana. Gerçekten inanılmaz bir şarkı olmuş.


Alman asıllı bir adamın Viking Metal’i yaratmış olması ve bu yarattığı türün ekmeğini kendisinden başka birçok grubun bugün hala yiyor olması gerçekten çok garip. Falkenbach neden böylesine bir duraklama dönemine girdi hiçbir fikrim yok. Bir türlü fikir de edinemiyorum zaten. Her yıl Markus Tümmers’in bir gün sürpriz yaparak muazzam bir albümle bize merhaba diyeceğini bekliyorum. İstisnasız her yıl bekliyorum gerçekten. Her yıl bu beklediğim son yıl olur umarım diyerek beklemeye devam etmek çok üzücü. Fakat yine de bu umudumu diri tutmaya çalışacağım. O an gelene kadar Falkenbach’ın şahane albümleri ile özlem ateşimi hep har şeklinde tutacağım. Eğer sizler bu zamana kadar Falkenbach dinlemediyseniz bence çok ama çok büyük bir kayıp yaşıyorsunuz. Bu grubun yaptığı müzik gibi yapan bir grup gelmedi arkadaşlar. Gerçekten gelmedi. Oldukça nevi şahsına münhasır bir grup dinlemek herhalde büyük bir heyecan olur dinlemeyenleriniz için. Viking Metal’in (ya da Pagan Metal de diyebilirsiniz) fitilini ateşleyen Markus Tümmers’in ya da mahlası ile Vratyas Vakyas’ın biz Metal dinleyenlere en büyük hediyesidir Falkenbach. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Albüm Puanı: 10/10

Yeniden yazılma tarihi: 23 Eylül 2023





Yorumlar