Albüm Kritik 9 (Metallica / Ride The Lightning)

Sitenin ilk yıllarında doğal olarak beni Metal ile buluşturan (benim yaşımdaki birçok kişi için geçerli olan şey) grup olan “Metallica”nın albümlerinden bahsetmeyi tercih etmişim. O zamanki albüm kritiği yazma ciddiyetim ile şimdiki arasında dağlar kadar fark olduğu için eski yazılarımı (kötü olanları ve değiştirmeye değer gördüklerimi) yeniliyorum. Bu bilgiyi her yenileme yazımda yapmam gerekiyor. Zira Metallica’nın “Ride The Lightning” albümünden 2013 yılının başında yazmışım ve 10 yılı geçmiş. O yüzden de bu tür bilgilendirmelerin önemi var. O zamanlar tabletin ekranında yazmaya çalışıyordum bu yazıları. iPad 3 çıkmıştı ama tabi ki bir orta gelirli Türk genci olarak yeni modelini almak yerine bir önceki modeli olan iPad 2’yi almıştım. Tablet deneyimi yaşamak için can atıyordum. Üniversiteyi kazandığımda babamın hediye olarak aldığı dizüstü bilgisayarımı ona vermek koşulu ile aldırdığım tablet ile her şeyi yapabileceğimi sanıyordum. Aslında bir bakıma epeyce iyi bir şekilde de kullandım. Fakat yazı yazmak gibi benim hayatımın bir anda en önemli aktivitesi olan şeyi tablet ile sürdürmek mümkün değildi. İşte bütün kötü yazdığım albümleri tablet ile yazdım muhtemelen. Çünkü ekran klavyesinde uzun süre yazı yazmak ve hataları dokunarak düzeltmek beni sinirlendirdiği için yazıları çok uzatmadan nerdeyse bu albüm iyi şu albüm orta öbürü ise kötü şeklinde deyip geçiyordum. O günlerin yazılarını telafi etmek bugünlere kaldı. Eh, bir şekilde düzeltmek için kendimde o enerjiyi bulmuş olmam da hatırı sayılır bir şey. Şimdi gelelim Metallica’nın kendini gösterdiği ve en çok ekmeğini yediği albümü olan “Ride The Lightning”e.

En çok ekmeğini yediği albüm derken sizlere öznel bir yorum gibi gelebilir ama grubun bu zamana kadar verdiği canlı performanslara bakarsanız bu albümden herhangi bir şarkı olmadan neredeyse hiçbir çalma listesi hazırlamadığını görürsünüz. Muhtemelen bu konuda “Master of Puppets” ile yarışırlar. Fakat 90’ların sonuna kadar Ride The Lightning’de bulunan şarkılar grubun çalma listesini domine etmeye devam etti. Bugün hala grubun çoğu konserde açılış şarkısı “Creeping Death”tir. Bu yüzden de Ride The Lightning çok önemli bir Metallica albümü olarak tarihteki yerini almıştır. Benim de en sevdiğim Metallica albümü olduğunu birçok başka yazıda dile getirmişimdir. Gerçekten de “Kill’Em All”da hissettiğimiz o ergen ateşinin sadece 1 yıl yanıp sonrasında böylesine muazzam bir albümün gelmesi şoke edici bir şey. Kill’Em All ile bir çağ açan Metallica sadece hızlı ve tek düze şarkılar yapan bir grup olmadığını Ride The Lightning ile çok güçlü bir şekilde göstermiştir. Metal dünyasına hızlı ve ateşli şarkılar ile girerek herkesin dikkatine nazar olan grubun sonraki albümünün de aynı minvalde olacağı beklenir. Fakat Metallica’nın bugün, bu camiada en çok dinlenen ve hala statlar dolduran bir grup olmasının altında yatan en büyük şey 1984 yılında Ride The Lightning ile ortaya çıkmıştı. O da müziğe bakış açıları ve ciddi anlamda yaratıcılık vizyonuna sahip olmalarıdır. İlham perileri epeyce bir süre Metallica’nın stüdyolarında varlığını gösterdi. Ride The Lightning’in kaydında da bunu açık bir şekilde görüyoruz. İddia ediyorum ki bugün Metallica bu albümü baştan sona çalsa (-ki yaptılar bunu sanırım) herkes büyük bir haz ve mutlulukla dinler. Albümün öylesine bir aurası var ki her şarkının muazzam bir görevi varmış gibi. Albümün içinden herhangi birini çıkarırsanız büyük bir eksiklik olur ve aynı tadı alamazmışsınız gibi. Bu söylediğim duruma “Escape” de dahildir. Nedense çoğu kişi bu şarkıyı albümün en değersiz şarkısı olarak görürler. Fakat ben öyle düşünmüyorum ve tıpkı diğer şarkılar gibi severek dinliyorum.


Ride The Lightning ile Metallica ciddi bir tutuma geçmiştir. Bunu hem albümdeki şarkı yazımlarında hem de şarkı sözlerinde görebiliyoruz. Son sürat şarkıların çok da bir anlam ifade etmediğini, o tür şarkıların albümde olması gerektiğini ama domine edici bir tarafı olmamaları gerektiğini anlamışlar. Çünkü bir önceki albümlerinde hızlı ve gaza getirici şarkılar yapan ve en iyi Metal’i biz çalarız, deri ceketlerimizi giyer sahnede at koştururuz minvalindeki şarkı sözleri yerine ölüm, savaş, kölelik, mistik konular gibi konulara değinmişlerdir. Bir sene de bu kadar mı olgunlaştınız be kardeşim demeden kendimi alamıyorum. Prodüksiyon açısından da gayet tatmin edici bir iş çıkarmıştır Metallica. Tabi ki bunu 1984 yılında çıkan bir albüm olduğunu düşünerek söylüyorum. Hoş, ben hala bu prodüksiyonu günümüzdeki birçok modern prodüksiyona sahip albümlere tercih ederim. Fakat o zamana göre başarılı bir iş olmuş. Albümdeki şarkıları her dinlediğimde gözlerim parıldar. Zira bendeki etkisi çok büyük bu albümün. Benim için bir noktada Metal nedir sorusunun felsefi ve olgun bir cevabıdır.

Albümün şarkı listesine bakmadan (15 yıl önce falan herhalde) “Creeping Death”in hep albümün açılış şarkısı olduğunu sanırdım. Bunun nedenini ta başlarda söylemiştim aslında. Grubun birçok konserde Creeping Death ile sahneye çıkması bende böyle bir düşünceye neden olmuştu. Fakat bu şarkı albümün sondan bir önceki (7.) şarkısıdır. Zaten bu albümde birçok şarkının açılış şarkısı olabileceğini düşünüyorum. “Fight Fire With Fire” nasıl şahane bir açılış şarkısı ise “Creeping Death, Trapped Under Ice ve Ride The Lightning” de aynı derecede muazzam açılış şarkıları görevi görürdü. James ve Lars’in çok iyi şarkı yazımlarının en güzel örneklerini bir de bu albümde görüyoruz, duyuyoruz. Tabi burada sadece bu iki adamın şarkı yazdığından söz edemeyiz. Zamanın en büyük bas gitaristi olarak gösterilen ve bu albümde de o muazzam bas tonunu bizlere dinleten “Cliff Burton”ın de şarkı yazımlarında payı vardır. Özellikle albümün kapanış şarkısı olan “The Call of Ktulu”nun büyük bir bölümünü Cliff yazmıştır. Öte yandan “Kirk Hammet”ın en yaratıcı olduğu zamanlarından biri de bu albümdür. Hem şarkı yazımlarına katkısı vardır hem de en şahane sololarını yazdığı albümlerden bir başkası da Ride The Lightning olmuştur (pek fazla albüm sayamayız bunun için zaten). Metallica bu albümde muazzam bir şey daha yapmış ve Metal camiasının bu zamana kadar dinlediği en önemli balad şarkılardan birine imza atmıştır. “Fade to Black” bugün dahi daha ilk notaları duyulduğu anda insanın içine hüznü verebilen bir şarkıdır. James’in gitar ile neler yapabileceğini bir başka yönden gösteren bu şarkıdan sonra Metallica şahane balad şarkılar yazmaya devam etmiştir. Bunu “Master of Puppets, …And Justice For All ve top noktası olarak da Black Album”de gördük.


Ride The Lightning, sadece Metallica’nın en iyi albümlerinden birisi değil (-ki bana göre en iyisi bu albüm) aynı zamanda Metal camiasının en görkemli albümlerinden birisidir. Resmen grubun tarih yazdığını gösteren en büyük kanıtlardan birisidir. Bu yüzden de bu albüm özelinde hiçbir olumsuz eleştiriyi kabul etmek mümkün değildir. Metallica’nın bizlere sunduğu en büyük ve en güzel sanat eserlerinden biridir. Gelecek yıl 40 yaşına basacak bu albümü bugün hala büyük bir haz ve şevk ile dinleyebiliyorsak bu işte Metallica’nın büyüklüğündendir!

Yeniden yazılma tarihi: 16 Eylül 2023

Albüm Puanı: 10/10



Yorumlar