Albüm Kritik 7 (Bloodbath / Breeding Death)

Bugün geriye dönüş yapıyoruz. Uzun zaman önce siteye ilk başlarda yazmış olduğum albüm değerlendirmelerini tekrar ele alacağımı söylemiştim. Hatta bu ele alma işine birkaç albümle başlamıştım. Fakat devamını getirmek kolay olmadı. Zira güncel albümlere daha çok önem vermem gerekiyordu. Fırsat buldukça tekrar yazma işine girişecektim ve pek fırsat bulamadım. Bugün en azından bir fırsat yarattım ve sitenin ilk yıllarında yazmış olduğum albümlerden birini tekrar kaleme alabiliyorum. Bunu yapmamın nedenini herkes tahmin ediyordur. İlk başlarda öylesine bir hobi olarak başladığım Metal Music Share Plus için pek özenli içerikler girmiyordum. Bunları bir şekilde telafi etmenin amanı gelmişti. Bu yüzden de tekrar yazmaya karar verdim. En azından belli bir noktaya kadar olan albüm değerlendirmelerini yeniden yazacağım. 2013 yılının şubat ayında yazdığım “Bloodbath”in ilk EP’si “Breeding Death”ten sizlere tekrar bahsetmek istiyorum. Zira bu EP aynı zamanda benim Death Metal’e giriş yapmamı sağlayan EP oldu. Lafı giriş bölümünde bu kadar uzattıktan sonra isterseniz bu şahane EP’nin detaylarına inelim.

Bloodbath, temelleri 1998 yılında atılmış bir süper grup aslında. Opeth’ten tanıdığımız ve içinde yanan Death Metal aşkıyla bu grubu kuran “Mikael Akerfeldt”, bir ara Anathema’da da davul çalan “Dan Swanö” (Bloodbath’te hemen hemen her enstrümanı çalmış bir arkadaştır kendisi), Katatonia’dan bildiğimiz “Anders Nyström” ve yine Katatonia’dan tanıdığımız “Jonas Renkse”nin bir araya gelmesiyle oluşmuştur Bloodbath. Bu yüzden kendilerine süper grup demenin gayet mantıklı olduğunu düşünüyorum. Benim için Death Metal Bloodbath’e kadar çok bir anlam ifade etmeyen, Black Metal’in yanında daha burjuvazi bir tür gibi görünüyordu. O zamanlar Black Metal’i sevmeye başlayan biriydim (2013 yılından bahsediyorum.). Haliyle Death Metal için ayıracak çok bir zamanım yoktu. Daha önemlisi herhangi bir şekilde hiçbir grup ilgimi çekmiyordu. Bloodbath’i ise YouTube’ta bir konserlerine denk geldiğimde görmüştüm. Kan revan içindeki görünüşleri beni oldukça etkilemiş ve hemen açıp konseri izlemeye başlamıştım. O zamanlardaki internet hızı ile doğru orantılı olarak konser çözünürlüğü de pek iyi değildi. 360p ile konseri izlemeye çalışıyordum. Fakat kayıt iyi olduğu için görüntünün kötü olmasına çok takılmıyor, şarkıların agresifliğinde kendimi kaybediyordum. Birkaç şarkıdan sonra Bloodbath’e bir anda hayran oldum ve adamların o zamana kadar neler yaptıklarını öğrenmek için kısa bir araştırmaya başladım. Breeding Death EP’si ile de bu araştırma sonucu tanışmıştım. Bloodbath, zaten Mikael gibi bir adamın estirdiği rüzgarla dinleyenleri daha en başında etkilemeyi başarmıştı. Breeding Death sadece 3 şarkıdan oluşmasına rağmen oldukça güçlü bir EP ve ben bu EP sayesinde Death Metal2e yakınlaşmaya başladım. Nasıl “Gorgoroth” benim için Black Metal’in başlangıcı olduysa, Bloodbath de Death Metal dinlemeye başlamamın nedeni oldu. Breeding Death Death Metal’in safkan halini temsil ediyor. Fakat bunu aynı zamanda modern bir sound ile bizlere sunuyor. Böyle olunca da ortaya kaslı, kuvvetli bir EP çıkmış oluyor. Oldukça tok sounda sahip gitar riffleri, bas gitarın da yine aynı sounda sahip olması ve Mikael’in dehşet sesi ile dinlediğim 3 şarkının 3’ünden de her seferinde büyük keyif alıyorum. Bu EP’deki 3 şarkı da Bloodbath’in kariyerine harika başlangıcı temsil ediyor. Sonrasında gelen albümlerle de bunu çok iyi bir şekilde kanıtlıyorlar zaten. Fakat Bloodbath ne yazık ki zaman içinde büyük değişimlere uğradı. Özellikle Mikael’in kendi grubunu bırakmasıyla farklı bir oluşum sürecine giren Bloodbath, “Nick Holmes”un gelmesiyle ne yazık ki oldukça iç karartıcı iki albüme imza atmış oldular. Onlar bu yazının konusu değil belki ama Mikael’in ne denli güçlü bir role sahip olduğunu görmek adına altını çizmeden geçmek istemedim.


Toparlayacak olursam; Breeding Death sadece Bloodbath’in kariyerinde önemli bir yere sahip bir EP değildir. Death Metal’e dehşet bir grup kazandıran bir EP’yi de temsil etmektedir. Böylece zamanında oldukça kötü bir şekilde yazmış olduğum Breeding Death EP’sini daha nizami bir şekilde yeniden yazdım.

Albüm Puanı: 8/10



Yorumlar